Genel

Yayla Sahil Platformu yöneticileri ilgi bekleyen sahilin giderek büyüyen sorunlarına dikkat çekti!

Yayla Sahil Platformu yöneticileri Sebahattin Karaman, Sebahattin Çıkıkçı ve Ali Duymaz; belediyenin turizm politikası, sahillerdeki tesisler, kumsallar ve liman başta olmak üzere Yayla Sahilinde yaşanan sorunları dile getirdi.

Yayla Sahili’nde çözüm bekleyen sorunlarla ilgili ilk olarak Yayla Sahil Platformu yöneticilerinden Emekli Öğretmen Sebahattin Karaman, açıklamalarda bulundu.

Yayla’da yaklaşık 25 yıldır ikamet ettiğini ve sıkıntıların yıllardır aşılamadığını, mevcut haliyle ötelenerek devam ettiğini belirten Karaman: “Çevremize baktığımız zaman bölgemizle ilgili hem belediyeden hem hükümetten önemli bir destek alamıyoruz. Son bir veya iki yıl içerisinde Keşan Belediye’sinin ana arterlerde yapmış olduğu çalışmalardan başka Yayla’da herhangi bir iyileştirme çalışması yok. Yollarımız ve sahillerimiz berbat. Örneğin; Özel İdare diye ifade edilen tesislere bayramda tatil için 100 ila 150 haneye yakın insan geldi. Ama o bölgede bir tane tuvalet dahi yok. Bu konuda vurdumduymazlık var. Bu bölgemizin sıkıntıları çok fazla. Altunhan Tesislerinin yan tarafındaki, eskiden kum olan sahile taş yığılmış. O taşları oraya yığmaktan ziyade, oraya bir istinat duvarı yapıp temizleyerek insanların oraya girmesini sağlarsın. Yayla Sahil Platformu olarak bizler bölgemizle ilgili sorunlara yönelik yapılacak çalışmaların bir plana konularak yapılmasını talep ediyoruz.
Bunların yanı sıra limanımızın durumu işler acısı. Liman konusundaki sıkıntılarımız büyük ve yıllardır dile getiriyoruz. Liman Yayla’mıza zarar vermiştir. İl Genel Meclis üyesi olduğum dönemde hükümet tarafından limanla ilgili çalışmalar yapılıp bir proje çizilmişti ama bu hiçbir zaman hayata geçilmedi ve hep ötelendi.”  diye konuştu.

Çıkıkçı: “Türkiye’de yağmalanan bölgeler arasında ön sırada yer alıyor”

Sebahattin Karaman’ın ardından Sebahattin Çıkıkçı açıklamalarda bulundu.

Yayla Sahilindeki sorunların yıllardır çözülmeyip bölgenin kanayan bir yarası haline geldiği ifade ederek sözlerine başlayan Çıkıkçı, şunları kaydetti: “Bu sorunlar resmi kurumlar aracılığıyla bir türlü çözüme kavuşamadı.  Bizler bu yaraya merhem olmak için yola çıktık ve karınca kararınca uğraş vermekteyiz. Saros Körfezi 8 Aralık 2006 tarihinde 26370 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararla Teşvikli Turizm Koruma ve Kollama Bölgesi ilan edilmesine rağmen şu anda Türkiye’de yağmalan bölgeler arasında ön sırada yer almakta. Kimin ne yaptığı belli değil. İşgal edilen alanlardan valinin, kaymakamın, jandarmanın ve olaylar dibinde yaşanmasına rağmen köy muhtarının dahi haberi yok. Oradan köylü bir teneke kum aldığında tepesinde biten jandarma, günlerce yapılan çalışmaların yanından geçtiği halde haberi olmuyor. Burayı kimin çevirdiğine dair bilgisinin olmadığını söylüyor. Bu konular hakkında basına dahil bir bilgi verilmiyor. Böyle bir döneme girdik. Bu bizler için çok acı bir dönem. İleride tedavisi imkansız durumlara yol açacak.”

“Liman, Yayla Sahili’ni tamamen bitirdi”

Yayla Sahili’ne en çok tahribatı yaratan yerlerden bir tanesinin de Yayla Sahili Limanı olduğunun altını çizen Sebahattin Çıkıkçı: “200 yıllarında başlayan inşası onlara göre Devlet Limanlar Havayolları Genel Müdürlüğü’nün denetiminde ve 2007 yılında bitirilmiş gibi gözüküyor. Bu külliyen yalan. 2007 yılında kendi sitelerine koydukları duyuruda bitti diye belirttiler. Bizler burada kamyonlar taş taşıyıp liman inşaatı devam ediyor diye itiraz edince hemen bunu siteden kaldırdılar. 2008 ile 2010 yılları arasında inşaatı devam etti. Keşke inşaat devam etmeseydi. Çünkü Yayla Sahili’ni tamamen bitirdi. Eskiden çekilen fotoğraflarda kumsalın metrajı çok net bir şekilde görünmekteydi ama şuanda burada kumsal diye bir şey yok. Sadece serbest gezen eriştelerden oluşmuş bir talaş yığını var. Bu durum sahili tamamen yok etti ve İstanbul’daki boğaz kenarındaki yalılar durumuna getirdi.  Burada bir sürü bina yıkıldı. Oradaki talaşlarda oluşan çürümeden dolayı metan gazı üretmekte.  Bundan dolayı garip bir kokuya sebep olmakta. Lodos rüzgarlarıyla gelen ters istikamet Yayla Sahilinde oturan insanları koku yönünden rahatsız etmekte. Akşamları lodos rüzgârları estiği zaman bunun kokusu bütün sitelerdeki evlere dahi gelmekte.”

“Koy, talaş ve eriştelerle kapanacak ve bu durum büyük felaketlere sebep olacak”

Buranın biran önce rehabilite çalışmalarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Çıkıkçı, açıklamasına şöyle devam etti: “Yoksa buradaki bataklığa çocuklar falan girerse boğulup çıkamaz. Bataklık tamamen talaş ve eriştelerden oluşmakta. Sahil boyunca uzanan 20 ila 30 metrelik kumsal tamamen yok oldu. Şu anda dalgalar yalı şeklinde evlerin duvarlarını dövüyor. Evlerden bir kısmı yıkılırken, bir kısmının da altına betonlarla takviye yapıldı. Kimlerden tadilat raporu aldılar bilmiyorum ama bunlara kesinlikte tadilat raporu verilmemesi lazım. Çünkü kumsalın altı eşilmiş ve altını betonla doldurarak takviye yaptılar. Kuvvetli lodos rüzgârları ile tekrar yıkılması mümkün. Bu pislik ve rezillik kaldırılmazsa bu koy talaş ve eriştelerle tarafından kapatılıp daha büyük felaketlere sebep olacak.”

Çıkıkçı: Liman ÇED RAPORU

Limanın rehabilite edilmesine yönelik mücadeleleri kapsamında 2011 yılında bazı başvurularda bulunduklarını hatırlatan Sebahattin Çıkıkçı: “5.11.2012 tarihinde ÇED başvurusu yapılması istendi. Bununla birlikte Kuzey Çevre Teknolojileri ve Danışmanlık Şirketi; Karayolları Genel Müdürlüğü’nd, Kıyı Yapıları Tersane Genel Müdürlüğü’nden, Edirne İl Özel İdare ve Keşan Belediyesi’nden olumlu görüş bildirmelerini istedi. Bu kurumların hepsi olumlu görüş bildirmelerine rağmen Bodrum Kaymakamlığı’ndan buranın su hareketleriyle ilgili bir inceleme yapılması istendi. Konuyla ilgilenmedikleri için kendimiz bir tekne kiralayıp 5 saatlik bir çalışmayla buradaki su hareketlerini ve yeraltı kumun hareketlerini inceleyip Ulaştırma Bakanlığı’na sonuçları gönderdik. Ulaştırma Bakanlığı, Kuzey Çevre Teknolojileri Sanayi ve Danışmanlık Ticaret Limitet Şirketine sahile paralel mendirekler  yapılması işini vermiş. Bu şirket, başka bir şirkete taşeron firma olarak dalgakıran için istenen ÇED raporunun hazırlanması için gerekli mendirek yapılmasını sunmuş. Bölgenin zemini, akıntı ve su hareketliliği araştırması için görevlendirmişler. Bu işin ön müdahalesi izini alınması için zemin etüttü çalışmalarından dolayı deminde söylediğim 5 saatlik çalışmayla sonucu kendilerine bildirdik.” dedi.

“Lodos rüzgârlarına açık olan bölgede bir sürü ev yıkıldı”

Konuyla ilgili bütün ölçümlerin yapılıp Çevre Bakanlığına rapor halinde sunulduğunu ifade eden Çıkıkçı: “Bunun neticesinde 18.01.2013 tarihinde Edirne Kültür Turizm Müdürlüğü’ne ve Bodrum Kaymakamlığı Su Altı Müze Müdürlüğü’ne dağıtımlı yazı yazarak onların görüşleri talep edildi. Edirne Bölge Müdürlüğü ve Bodrum Kaymakamlığı’ndan gelen cevabi yazılarda ‘ÇED raporu hazırlanmış ve bu rapor kontrol edilmesi amacıyla Ulaştırma Bakanlığı’na teslim edilmiştir. Ulaştırma Bakanlığı’nca incelenmesi tamamlanmış olup 29.05. 2013 tarihinde Çevre Bakanlığı ÇED Şubesi onayına sunulmuştur. Bu aşamadan sonra Çevre Bakanlığı’nın ÇED Şubesinde rapor format yönünden incelenecek ve uygun bulunması halinde çoğaltımı yapılacaktır’ denilmektedir.  Ancak bunun akabinde gelen cevabi yazıda ‘bu bağlamda yukarıda sözü edilen imar planı ve ÇED raporu yürürlükteki yasalar çerçevesinde yetkili kuruluşlar tarafından onaylandıktan sonra bütçe imkanları dahilinde ileri yıllar yatırım programı çerçevesinde söz konusu batık dalgakıran inşaatları gerçekleştirilebilecektir’ ifadeleri yer almakta. Yani bütçe imkanları 1 saat sonrada sağlanabilir, 20 gün veya 10 yıl sonrada sağlanabilir. Böyle bir mülhak ifadeyle karşı karşıya kaldık. Bunun neticesi olarak aşağı yukarı 2010 yılından sonra başlayan tahribat 2023’te Yayla Sahili’ndeki evleri yalı konumuna soktu. Denizin aşındırdığı kum kayboldu ve dalgalar evlerin duvarlarını döver hale geldi. Bölge Lodos rüzgârlarına açık olduğu için burada bir sürü ev yıkıldı.” ifadelerini kullandı.

Duymaz: “Önlem alınmazsa 10 yıl içerisinde yosunlar ve kum limanın içerisini dolduracak”

Yayla Sahil Platformu Başkanı Ali Duymaz’da söz alarak Yayla Sahili’nde yaşanan sorunlarla ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu.

Sahillerdeki sorunların temel nedenlerini; kurumlar arası çekişme, anlaşamamazlık, sorumluluk almama ve liyakatsizlik olarak sıralanabileceğini belirten Duymaz, yasal boşlukların yanı sıra liman konusunda ve turizm anlayışları konusunda yerel ile idari yönetimler arasında da çok büyük boşluklar olduğuna dikkat çekti.

Yayla Sahilinde bulunan liman konusuna değinen Ali Duymaz; “Bir tane uzun mendireğimiz var. Uzun mendireğimizi köşe yapan yani L yapan alanı tamamen kumsal işgali altında. L’nin diğer ucuna doğru bu kumsal ilerlemekte. Kumun içerisine liman yapılmış vaziyette bir durum var.  120 metrelik alanın ortalama 70 metresi şuanda yosun işgali altında ve bu yosunlar ilerlemekte. Uzun mendireğin yarısı, kısa mendireğin yarısından fazlası şuanda işgal altında. Limanımızın iç artık büyük balık tekneleri alamayacak şekilde kumla doldu. Şuanda sadece küçük balıkçı tekneleri girebilmekte. Bu gidişle önlem alınmazsa 10 yıl içerisinde yosunlar ve kum limanın içerisini dolduracak ve liman yerine bize kumsal bir alan oluşacak.” diye konuştu

“Kurumlar bu konularda aralarında anlaşamadıkları için kumsal temizlenemiyor”

Kurumlar arasındaki sıkıntılardan dolayı sahillerdeki kumsalların temizlenmesi konusunda aksaklıklar yaşandığını dile getiren Duymaz, şunları kaydetti: “ESTAB’ın bir kum  temizleme aracı var ama ESTAB’ın bütçesi yetmediği için buraya bir veya iki seneden beridir kum temizleme faaliyeti yapılamamaktadır. Çünkü araç var ama şoför yok. Şoför sorunu belediye veya kaymakamlık tarafından temin edilecek. Kurumlar bu konularda aralarında anlaşamadıkları için kumsal temizlenemiyor. Unumuz, helvamız ve şekerimiz var ama helva yapamıyoruz durumuna dönüştü.”   

“Sahilleri kiraya verme konusunda istedikleri gibi davranabiliyorlar”

Sahillerin başkalarına kiralandığını hatırlatan Ali Duymaz: “Sahiller halkındır diyoruz fakat en ufak bir tesis yapılamamakta. Edirne Valiliği, Keşan Kaymakamlığı ve Keşan Belediyesi aralarında anlaşıp bu sahillere duş, tuvalet gibi  temel ihtiyaçları bir türlü sağlayamamakta ama sahilleri kiraya verme konusunda istedikleri gibi davranabiliyorlar.” dedi.

Keşan Belediyesi’nin sahiller konusunda bizim kadar bilgisi olduğuna inanmıyorum

“Şu an belediyenin bir turizm politikası olduğuna inanmıyorum” diyerek sözlerine devam eden Duymaz, şu ifadelere yer verdi: “Belediye’de turizm ile ilgili bir proje çizecek, projelendirecek ve sahilleri bu proje kapsamında bakacak eleman olduğuna da inanmıyorum. Bu kalitede bir eleman olmayınca yerine bakan arkadaşlarımız dolayısıyla genel anamda Türkiye’de gösterilen liyakatsiz eleman sınıfına girmekte. Ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar turizm konusunda bilgisi, becerisi veya uzmanlık alanı olan insanların Keşan Belediye’sinde istihdam edilmesi gerekmektedir. Keşan, sahillere ne yazık ki hiçbir şekilde doğru yaklaşmamakta. Keşan Belediyesi’nin bizim kadar sahiller konusunda bilgisi olduğuna inanmıyorum. Çünkü; Keşan Belediyesi’ne gittiğimiz zaman bina, yaşayan insan ve tesis sayısı açısından eksik rakamlarla karşılaşıyoruz. Bu rakamlar neden eksik diye sorduğumuzda belediye çalışanları 5 veya 6 yıldan beridir güncelleme yapılmadığına dair cevap veriyor. Güncelleme yapılmadığı için bu rakamlar eksik göstermekte. Örneğin Yayla ve Danişment Sahili beraber bugün Keşan’ın nüfus olarak en büyük sahili. Bizim yaptığımız kaba hesaplamalara göre Yayla ve Danişment hattında 7 bin 200 civarında ev bulunurken, Erikli’de ise bu rakam 7 bin civarında kalmakta. Keşan Belediyesi meclis üyelerinden edindiğimiz bilgilere göre Yayla’daki su abone sayısı 3 bin 500 ile 4 bin arasında olduğunu söylüyorlar. Biz Yayla Sahili’nde bilgisayar ortamında elde ettiğimiz bilgiye göre 7 bin 50 civarında su abonesi bulunmakta. Keşan Belediyesi kadrolarını doğru çalıştırıp güncelleme yapamamakta. Bu güncellemeler de doğru kararların alınmasını engellemekte.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu