HaberlerÖZEL HABER

Süleyman Eren ile dünden bugüne siyaset ve hizmet üzerine..

Geçmişten bugüne, siyasete atılmış pek çok isim, kendilerine yöneltilen ‘Neden siyaset?’ sorusuna birbirine çok yakın cevaplar vermiş olabilirler. Ya da birbirinden çok farklı; hayatın öğretileriyle harmanlanmış, bilinç süzgecinden geçmiş, özümsenmiş; amaç olmuş, hedef olmuş, dava olmuş, yol olmuş, yaşam biçimi olmuş bambaşka cevaplar da vermiş olabilirler.
İnsanların doğup büyüdüğü yerler, insanları doğurup büyütenler; düşünceye de kişiliğe de şekil vermiştir. Yazanlar, konuşanlar, yapanlar; söylemleriyle, eylemleriyle iyi ya da kötü izler bırakmıştır insanların hayatlarında.. İstisnasız hepimiz taşırız bu izleri.. Çünkü; böyle şekilleniriz, yolumuzu böyle bulur, kimlik kazanır “Ben” oluruz.
Kelimelerin ifade ettiği kadar da kolay değildir bu oluş hikayesi. Zorlu bir yolculuktur bu.. Nefes kesen anları da vardır, nefesini tutturan anları da..
Derin izler taşıyan ve izler bırakan bir hayat mücadelesi Sayın Süleyman Eren‘in hayatı da..
Kendisine meslek olarak öğretmenliği seçen ve bu mesleğin emekli ettiği Eren; Keşan’da bir dönem MHP İlçe Başkanlığı görevini yürütmüş, 2014 yılında MHP’den Belediye Meclis üyeliğine seçilmiş ve 2017 yılında siyasi yaşamını İYİ Parti’de sürdürme kararı almış, kendi deyimiyle, emekli bir siyasetçi.. Bir de kendisini, yaşadığı sürece asla emekliye ayırmaya niyetli olmadığı anlaşılan, iyi bir okur..
Süleyman Eren ile kesanonline olarak samimi bir sohbet gerçekleştirdik ve dünden bugüne siyaseti, eğitimi, hizmeti, Türkiye’yi ve Keşan’ı konuştuk..

Siyasete nasıl ilgi duydunuz? Biraz siyasi geçmişinizden bahsedelim. Süleyman Eren’i bir iki cümleyle tanımlarsanız bize neler söylersiniz?

“Büyük Doğanca Köyü’nde doğdum. İlk ve ortaokulu orada okudum ve sonra Kepirtepe Öğretmen Okulu’nu kazandım.  Sonraki yıllarda da Aydın Ortaklar Öğretmen Okulu’na nakil gittim ve oradan mezun oldum.”

“Siyasete yakınlığım okuduğum kitaplarla başladı”

“Siyasete yakınlığım okuduğum kitaplarla başladı. Aydın Öğretmen Okulu’nda da siyasi fikrime yakın zemin buldum ve 1967 yılında ‘Ülkü Ocakları’na girdim. Seminerlere ve çalışmalara katılarak siyasete başlamış oldum. İlk kez 1967 yılında MHP’ye oy kullandım. Ben hangi partiye oy verdiysem annem de o partiye oy verdi ama babam oyunu MHP’ye kullanmadı. Babam bizleri küçük çocuk olarak gördüğü için ‘Türkiye size kaldıysa..!’ derdi ve 1977 seçimlerine kadar mensubu olduğum partiye oy vermedi.
İlk olarak Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde öğretmenlik yaptım. 1975 yılında 28 yaşında Keşan’a Halk Eğitimi Merkezi Müdürü olarak atandım.
3 – 3,5 yıl Keşan’daki görevimi sürdürdüm. Hükümet değişince Lalapaşa’ya sürgüne gittim. 2 yıl Lalapaşa’da kaldım, tam ihtilal olurken tekrar Keşan’a geldim. Keşan’ın Mercan ve Büyük Doğanca Köylerinde çalıştıktan sonra Keşan Zafer ilkokuluna Müdür olarak atandım ve Zafer İlkokulundan emekli oldum.
70’li yıllarda Ülkü Birliği Başkanlığı ardından da Kamu Çalışanları Başkanlığı yaptım. 2000 yılında emekliye ayrılınca siyasete atıldım ve MHP’de 2 dönem ilçe başkanlığı yaptım. 2014 yılında Belediye Meclis üyeliğine seçildim ve 5 yıl görev yaptım ve İYİ Parti kurulunca da İYİ Parti’ye geçtim.”

Keşan Belediye Meclisi’nin MHP’li üyesi Süleyman Eren, partisinden istifa etti. Eren, Meral Akşener’in Genel Başkanlığında kurulan İYİ Parti’de siyasete devam edeceğini açıkladı.” (27.10.2017)

Neden Siyaset?

“Benim büyük dedem Çanakkale Savaşı Arıburnu Çıkartması sırasında şehit olmuş. Onların hikayeleri ve kitaplardan okuduğum kahramanlık hikayeleri sanırım beni siyasete yönlendirdi.
Babamın okuma yazması yoktu ama bana sürekli kitaplar alır ve ona da okumamı isterdi. Babamın tarihe olan merakı sayesinde okuduğum kitaplardan da etkilenerek ‘Milliyetçilik‘e merakım başladı. Öğrencilik yıllarımda milliyetçi bir gazete olan ‘Yeni Star Gazetesi’nde hoşuma giden bütün yazarları okurdum. Bu yazarlardan bir tanesi Türkiye’nin de renkli simalarından olan Osman Yüksel Serdengeçti idi.
Bir gün okulda arkadaşımla konuşurken, okulun önüne bir taksi geldi ve içinden genç biri indi. Bu kişi konuştuğum arkadaşımla tanışıyormuş. Ege Üniveristesi sekreteriymiş. Bize, ‘Gelin sizi Söke’ye götüreyim, gezelim.’ dedi. Arabaya bindik ve Söke’ye gittik. Orada Mahbup Kılıç isimli bir banka müdürü ile bir bahçede buluştuk. Bu kişi bize milliyetçiliği, Turancılığı ve dış güçleri anlattı ve bize bir kitap hediye etti. Zaten anlatılanlar çok hoşuma gitmişti, kitabı okuyunca daha da çok sevdim. Banka müdürü ‘Haftaya yine gelin çocuklar ben buradayım, konuşuruz.’ demişti. Ben de arkadaşım Mehmet’e, ‘Hadi yine Söke’ye gidelim’ dediğimde o da bana ‘Yok gitmeyelim, O Türkeşçi’ dedi. Mehmet Adalet Paritiliydi. Ben tekrar gittim ve banka müdürü benim ülkücü olmama sebep oldu.”

“Biz lideri, doktrini ve teşkilatı hiç tartışmadık”

“Biz rahmetli Başbuğu Alpaslan Türkeş‘in direktifleriyle, öğrettikleriyle yetiştik. Başbuğu Türkeş’le en az 13 – 14 defa karşı karşıya gelme imkanım oldu. Elini öpme şerefine nail oldum hatta beraber fotoğraflarımız da var. Bizde lider, doktrin, teşkilat tartışılmaz. Biz lideri, doktrini ve teşkilatı hiç tartışmadık. Şimdi düşünüyorum da doğru yapmışız; Türkeş gibi bir lideri tartışmak bizi aşardı. Gözümüz MHP içinde açıldı. Hep onun yanındaydık. Beraber mücadele ederek çalıştığımız çok arkadaşımız oldu. Rahmetli Türkeş‘ten sonra Devlet Bahçeli partiye genel başkan oldu. Yine ona tabii olduk. Aşağı yukarı 20 sene Bahçeli‘nin yanında yürüdük. Daha sonra yollarımız ayrıldı. Ama Milliyetçi Hareket Partisi yine benim partim. Yarın Türkiye’de ne gibi gelişmeler olur bilinmez, partiye geri dönmeyeceğimizi kimse söyleyemez. MHP’deki partili gençler bizim evlatlarımız, yaşıtlarımız da arkadaşlarımız, ülküdaşlarımız. Biz MHP’ye karşı değiliz. Yalnız tutumlarda değişiklik olunca buradan ayrılıklar başladı. Yoksa yine MHP’nin sevdalısıyız, Ülkücü Hareket’in sevdalısıyız. Yarın neler olur bilinmez. İleride MHP ve İYİ Parti birleşebilir. Birleşme olursa yine oraya döneriz. Orda yerimiz baki. Benim Milliyetçi Hareket Partililiğimi, ülkücülüğümü hiç kimse tartışamaz. Övünmek gibi olmasın Keşan’ın ilk ülkücülerinden biri benim. 1967 yılında Ülkücü Hareket’in içine girdim daha kimse bilmiyordu. Onun için ben MHP’den tamamen kopmuş, ayrılmış değilim. Yol değiştirdik. Zaman ne gösterir bilemeyiz. İyi olmadı keşke böyle olmasaydı da bu yolda beraber yürüseydik.”

“Bütün partilerin hedefi iktidara gelmektir”

“Her siyasi partinin bir hedefi vardır. Bütün partilerin hedefi iktidara gelmektir. Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli memleketin bekası için böyle olmasını düşünerek işbirliği yaptılar. Tabi Sayın Bahçeli bizim bilmediğimiz şeylerin çok daha fazlasını bilir. Bizim görmediğimiz şeyleri de mutlaka görüyordur. Öyle gerektiği için yapmıştır. Bazı şeyler Sayın Genel Başkan’ın takdiridir. Ona söyleyecek sözümüz olmaz.”

“Azerbaycan meselesinde muhalefet ve iktidarın bir ve bütün olup bu meselenin arkasında durması çok sevindirici. Hükümeti bu yönden takdir ediyorum.”

“Esir Türkler, Ülkücü Hareket’in davasıydı”

“Dış politikayı çok iyi bilmiyorum ama Suriye meselemiz acaba hata mıydı? Bugün Azerbaycan’ın elbette ki yanında olmamız, desteklememiz bana göre her Türk’ün hem kardeşlik duygusu hem de görevi. Zaten bugün Türkiye’de Azerbaycan meselesinde muhalefetiyle, iktidarıyla herkes bir bütün olmuş durumda ve Azerbaycan’ın yanında yer alıyor. Devletin ve bugünkü hükümetin Azerbaycan’ın yanında olması bizim için çok sevindirici bir durum. Bütün milletlerin esaretten kurtulmasını istediğimiz gibi Türk milletinin de Azerbaycan’da, Ermenilerin güdümünde olan Karabağ’da yaşayan insanların da özgürlüğüne kavuşup tekrar Azerbaycan’ın yönetimine geçmesi en büyük arzumuz. Geçmiş yıllarda da hep esir Türklerin yanındaydık. Esir Türkler Ülkücü Hareket’in davasıydı. Ülkücü Hareket belirli dönemlerde Türkiye’de Esir Türkler haftası düzenliyorduk ve bizim hedeflerimizden bir tanesi de ‘Turan’dı. Bizi Turancılıkla suçlarlardı. Bizim düşüncemizdeki ‘Turan’ şuydu aslında; ‘Orta Asya’da ve diğer ülkelerdeki esir Türklerin hürriyetine kavuşması.’ Onların gidip orada bir Türk Devleti kurması yahut onları bize bağlamak gibi bir düşüncenin içinde de değildik. Ogün çok iyi anlatılamadı ya da karşı taraftaki arkadaşlarımız bunu çok iyi anlayamadılar. Hatta bizlerle Turancı diye dalga geçerler, gazetelerdeki karikatürlerde bizleri atın üzerine bindirip elimize ok ile yay verip kafamıza börk giydirip Turan’a yollarlardı. Atatürk, oradaki esir Türklerin bir gün kurtulacağını ve oradaki Türklerle bağımızı koparmamız gerektiğin 1933 yılında söylüyordu.
Diyordu ki; ‘Buradaki Türklerle irtibatı kesmeyelim.’ Biz kültür birliği devam etsin istiyorduk. Bugün Avrupa Birliği olduğu gibi keşke Orta Asya ya da Asya Birliği olsa da yine beraber ekonomik ve kültürel yönden beraber olabilsek daha güçlü oluruz. Bugün Azerbaycan meselesinde muhalefet ve iktidarın bir ve bütün olup bu meselenin arkasında durması çok sevindirici. Hükümeti bu yönden takdir ediyorum. Destekleyerek çok isabetli bir iş yaptı.”

“Eğitim verecek kadroların çok iyi yetişmesi lazım”

“Eğitim verecek kadroların çok iyi yetişmesi lazım. Kadrolar çok iyi yetişirse çok iyi elemanlar yetişir. Çok iyi ustalar olursa çok güzel eserler meydana çıkar. Pandemi dolayısıyla eğitim-öğretim sıfıra düştü. Öğrenciler bu süreçte ödevle sınıf geçecek. Ödevle elde edilen başarı nasıl olacak? Bu süreçte Türkiye’nin çok ihtiyacı olan bir nesli kaybedeceğiz gibi geliyor bana. İhtiyacımız neyse ona göre yetiştirmeliyiz. Bana göre, geçmiş hükümetler zamanında da, sanat okullarına önem vermedik. Bir ülkenin kalkınması için teknik elemana ihtiyaç vardır. Biz teknik elemandan ziyade, kadro fazlası eleman yetiştirdik. Diyelim ki 100 bin öğretmene ihtiyacımız var, biz 300 bin öğretmen yetiştirdik. Ben öğretmen çıktığımda 10 -15 gün içinde tayinim çıktı. Bugün öğretmenler 10-15 sene bekliyor. Bu bir genç için ağır bir durum. İnşallah bundan sonra ihtiyaca göre kadrolar yetişir.”

“Gençlerin teknoloji yönünden gelişimlerini takdir ediyorum ancak..”

“Gençlerimizin teknoloji yönünden gelişimlerini takdir ediyorum. Bizim zamanımızda olmadığı için haşır neşir olamadık. Bugün bu konuda onların gerisindeyiz. Fakat bazen görüyorum iki kişi bir araya geliyorlar, devamlı telefonla meşguller. Sohbet yok, ellerinde bir kitap veya gazetede yok. Ben kütüphaneye 15 günde bir kitap değişimi için giderim. Orada bir iki tane genç görüyorum. Gönül isterdi ki daha çok genç göreyim, bana sıra gelmesin.
Bir bilge şöyle diyor: ‘İnsan kitap okursa hayal eder, hayal ederse düşünür, düşünürse fikir sahibi olur, fikir sahibi olursa birey olur, birey olursa sürü olmaktan kurtulur.’
Bilge çok doğru söylemiş. Üzerine söz söylenmez. Keşke okusalar. Bazı arkadaşlarımız akıllı telefondan okuyormuş. Kitap okumanın bir keyfi, zevki var. Kokusunu alarak tekrar tekrar okuyor, cümlelerin altını çiziyorsun. Bunun da ayrı bir keyfi var. Gençler ne yazık ki bu keyiften mahrum kalıyor.”

“İYİ Parti, iyi gidiyor”

“Edirne’de İYİ Parti iyi tuttu ve çok kaliteli bir milletvekili çıkardı. Sayın Orhan Çakırlar’ı ben 15 yıldır tanıyorum. İYİ Parti’ye yakışır bir milletvekili. Edirne’de teşkilatlar sağlam. İl Başkanımız Ekrem Demir de devamlı çalışma halinde. Teşkilatlarla irtibatı koparmıyor. Çalışmalarını takdir ediyorum. Meral hanım kendini ispatladı. Türkiye’de sıfırdan başlayarak işi buralara getirdi ve şimdi de il il, ilçe ilçe gezip vatandaşın dertlerini dinliyor. Bilhassa bayanlar arasında daha çok itibar kazandı ve taraftar topladı gibi geliyor bana. Daha önce başka partileri destekleyen bayanlarla konuşuyoruz, ‘İlk seçimde oyumuz Meral hanıma’ diyorlar. İyi bir çalışma yapıyor ve tutarlı davranıyor. İYİ Parti, iyi gidiyor.”

Helvacıoğlu‘nun başarılı olacağına inanıyorum”

“Keşan Belediyesi çalışıyor. Mustafa Helvacıoğlu bulunduğu vaatlerden dolayı çalışmak zorunda. Vaatlerin arkasında duracaktır. Ben Mustafa Helvacıoğlu‘nun başarılı olacağına inanıyorum. Ticaret Odası’nda kendini kanıtladı, başarılı olduğunu gördük. Verdiği sözlerin arkasında duracağına ve bu sözlerin altından kalkacağına inanıyorum. Sayın Belediye Başkanı’nın bana göre şöyle de bir avantajı var. Keşan’ın altyapısı geçmiş belediyeler zamanında yapıldı. Sayın Helvacıoğlu‘na düşen iş; Keşan’ı güzelleştirmek ve eksikleri tamamlamak. İyi bir kadro kurdu. Tecrübeli başkan yardımcıları var yanında. Belediyede çalıştığım dönemde tanıdığım kadarıyla atadığı birim amirleri de tecrübeli ve başarılı kişiler. Belediye personeli de uzun yıllardır çalıştığı için tecrübeli.”

“Belediye personeli vatandaşa karşı biraz daha güler yüzlü ve ilgili olmalı”

“Yalnız belediye personelin bir kısmı vatandaş geldiğinde iş yaparken lütfen yapıyor ve vatandaşa güleryüz göstermiyor. Sayın Başkan’a bunu iletmek istiyorum, belediye herkesin belediyesi, vatandaşla biraz daha fazla ilgilenip tebessümle yaklaşsalar bana göre daha verimli olur. Bu sadece bu dönem için geçerli değil, geçmiş dönemde de böyleydi. Mesela; Mehmet Özcan belediyeye gittiğin zaman, işin olur olmaz ayrı ama seni hoş karşılar giderken de uğurlardı. Helvacıoğlu‘nun da böyle olduğunu biliyorum. Ama personel maalesef, uğurlamasın da hoş karşılasın, ‘Buyrun, nasıl yardımcı olabiliriz?’ desin diye vatandaş bekliyor.”

Keşan’ın çözüm bekleyen sorunları

“Bana göre en büyük sorun işsizlik, Belediye başkanın tek başına bu işsizliği aşması mümkün değil. Ancak kendisi de iktidar partisinin belediye başkanı olduğu için partiyle işbirliği yaparak, planlanan Organize Sanayi Bölgesi’ni değerlendirebilirlerse Keşan’da işsizliğin önüne bir nebze geçilebilir. İnsanlar ekonomik yönden rahatlayabilir. Ticaret Odası Başkanlığı’ndan geldiği için Sayın Mustafa Helcvacıoğlu bu işi de becerebilir, bu sıkıntıların altından kalmada başarılı olabilir.”

“Sahillerde yaşanan en büyük sıkıntı su ve konaklama”

“Sahiller sıkıntılı. Sürekli gidip geldiğimiz için duyuyoruz. En büyük sıkıntılar su ve konaklama.. Su meselesi hakikatten büyük sorun. Demek ki sahiller artık gelenlere cevap veremiyor. Konaklama için daha farklı çözüm yolları bulunmalı.”

Keşan’da yol ve kaldırımlar

“Keşan’da yol ve kaldırımlar geçmiş dönemin en büyük sıkıntılarından birisiydi. Sayın Mustafa Helvacıoğlu bu işe iyi başladı. Ana caddeleri asfaltlamaya başladı. Ben sabah yürüyüşe çıkınca görüyorum. Adliyenin ve TOKİ Konutlarının yanında çok güzel kaldırımlar yapılmış. Asfalt ve kaldırım işini yapıyor ve başarılı olacağı kanaatindeyim. Daha önce kendisine bir arkadaşımız; ‘Yollar götürür, yollar getirir.’ demiş. Gidenleri yollar götürdü. Gelenleri de yollar getirir. Eğer yolları iyi yaparsa yollar hep getirir. Ama yolların hakkından gelemezse yollar götürür. Bu da unutulmamlı.”

“30 yıl tamamen başarısız dersek insafsızlık olur”

“Geçen 30 yılda sadece başarısızlıkları görüp başarıları görmemek bence uygun değil. Bu 30 yıl içerisinde başarılı işler de yapıldı. Keşan’ın altyapısının bir kısmı yapıldı. Artıma tesisi olsun, çöplük meselesi olsun bunların hepsi yapıldı. Yani 30 yılın tamamı başarısız değil. Elbette başarısız işler de vardır ama başarılı işler de var. 30 yıl tamamen başarısız dersek insafsızlık olur. Başarı da başarısızlık da var 30 yılda. Altyapı bitti Keşan’da ama gözle görülmeyen şeyler çabuk unutulur. 5 yıl sonra Sayın Mustafa Helvacıoğlu‘na; ‘Başkan şunları şunları yaptın, şunları da yapamadın’ diyeceğiz. 5 yılda başarı da başarısızlık da olacaktır ama gönül hep başarılı olsunlar ister. İkisini de göreceğiz. Başarısızlıkları da Sayın Başkan’a ileteceğiz, başarılarını da takdir edeceğiz.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu