Edirne AFAD Müdürü Altındal: “Araba alırken gösterdiğimiz hassasiyeti ev alırken de gösterelim”
Edirne İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ali Altındal yaptığı açıklamada; deprem ve binaların güvenliği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Keşan’daki vatandaşların ‘şehrin zemini kaya’ diyerek rahat olmamaları konusunda uyarılarda bulunan Altındal, ‘Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın geçtiği Saros Körfezi ile Keşan merkez arasında; İzmir Seferihisar depremindekinden daha yakın, binalarımızı depreme dayanıklı hale getirmemiz şart” dedi
“Keşan ikinci derece deprem bölgesinde”
Deprem olacak yerleri bölgelere ayırdıklarını belirten Altındal, “Bölgeleri; birinci, ikinci ve beşinci dereceye kadar ayırıyoruz. Keşan ilçe merkezimiz ikinci derece deprem bölgesi dediğimiz alanda yer alıyor. Son 1 yıldır ivme değerinden yola çıkıyoruz yani noktasal olarak gidiyoruz. Ada ada, parsel parsel istediğimiz noktanın ivme değerini çıkartıyoruz. Depremden dolayı yaşanacak etkiyi ivme değerinden ölçüyoruz. En düşük ivme değerini 1, en yüksek ivme değerini de 5 olarak alırsak Keşan merkezin ivme değeri 3 ile 4 arasında değişir. Orta üstü yüksek sayabileceğimiz bir değer ama bunlar bizi aldatmasın. İzmir Seferihisar depreminde gördük ki, depremin olduğu merkez nokta ile yıkımın yaşandığı Bayraklı arasında 80 kilometre var. Burada, şöyle bir hadise var. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın geçtiği Saros Körfezi ile Keşan merkez arası daha yakın. Aynı şiddetteki bir depremde yıkıcı etkisinin daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Bu bize neyi veriyor? Binalarımızı daha sağlam yapmamız gerektiğini, ev alırken aynı araba alırken ki hassasiyeti göstermemiz gerektiğini, araba alırken nasıl ekspertiz yaptırıyorsak ev alırken de depreme dayanıklılığına bakmamız gerekiyor.” dedi.
“İzmir’le karşılaştırdığımız zaman biz daha yakınız ve daha riskliyiz”
Ali Altındal sözlerini şöyle tamamladı: “Küçük yerde yaşamamızın getirdiği bazı artılar var. Evi kimin yaptığına, nasıl malzeme kullanıldığına ve yapım tekniğine ulaşabiliriz. Bilmiyorsak bunu yapan üniversiteler, özel firmalar var. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nden de bilgi alınabilir. Mutlaka binaların depreme dayanıklı olup olmadığını bilmeleri, ölçtürmeleri eğer dayanıklı değil ise, illaki bina yıkılacak demiyoruz, güçlendirme yapmalarını öneriyoruz. Çünkü insanları deprem değil; binalar öldürüyor. Altını çize çize söylüyorum; “Binalarımızı depreme dayanıklı hale getirmemiz şart.” Deprem açısından riskli bir bölgeyiz. İvme değeri ile nokta nokta çıkartılıyor. Bütün ilçenin aynı olduğunu söyleyemeyiz. O yüzden evin olduğu yerin lokasyonunun değerlendirilmesi lazım. Bölgesel gitmek bizi yanlışa götürür. Ada ada, parsel parsel gidiyoruz ve belediyelerimizle paylaşıyoruz. Belediyelerimizde bu sonuçlara göre imar izni veriyor. İzmir’le karşılaştırdığımız zaman biz daha yakınız ve daha riskliyiz. O yüzden bir tık daha bu konuya eğilmemiz lazım.“