Büyüklerin savaşının kaybedeni her zaman çocuklar!
Türkiye’nin göçmenlere ‘açık kapı politikası’ uygulayacağını açıklamasının ardından mülteciler, Avrupa kapısına akın etti. Göçmenleri kabul etmeyen Yunanistan ve Bulgaristan ise sınır kapılarında geniş önlemler aldı.
Karayolu ile ülkelere giremeyen binlerce mülteci ise kiraladıkları botlara binerek ülkelere girmeye çalışıyor.
Tüm bu olayların ortasında kalan çocukların durumları ise tüm insanların yüreklerini dağlamaya devam ediyor. Günlerce süren yolcukları boyunca aileleri ile birlikte uzun ve zorlu bir yola çıkan çocuklar, güzergahları boyunca soğuk hava şartlarında üşüyor, aç kalıyor, susuz kalıyor ve hastalanıyorlar.
Bazen bir noktaya kilitlenip sabit kalan bakışları, belki evlerine duydukları özlemden, belki de yolculukları boyunca gidecekleri yerlerde kendilerini neyin beklediğini bilmemelerinden kaynaklanıyor..
Henüz 1 aylık el kadar bebeklerden 9-10 yaşlarına kadar bir çok çocuk, çetin şartlar altında ne olduğunu anlamadan, yaşananları bir ‘oyun’ sanarak yollara düşüyor.
İçlerinde sınır kapılarında gaz yiyen de var, yollarda ayağında bir çift çorabı olmayan da var, sarıldıkları battaniyeye sıkı sıkı tutunarak soğuktan donmamaya çabalayan ve minik bir ekmek parçasıyla doymaya çalışan var.
Onlar, yaşıtları gibi korsancılık oynamıyorlar, onların umuda yol alan botları, Yunan askerleri tarafından patlatılıyor ve soğuk sularda boğuluyorlar..
Tıpkı Aylan Bebek gibi.
Mülteci ailelerin çocukları sonunda ölüm de olan amansız yolun yolcusu olmak zorunda bırakılıyor..
Onların oyuncakları yok, oyunları ise kaçış!
Uzayıp giden günler boyunca bir yollara savrulan küçücük çocuklar, adeta yardım isteyen gözlerle etraflarına bakıp, küçücük bedenlerinin bu dünyaya neden sığamadığını sorguluyorlar.