Sarıkeçe, tartışmalara neden olan AK Parti Kongresi’nin ardından sert konuştu
İYİ Parti Keşan İlçe Başkanı Zafer Sarıkeçe, tartışmalara neden olan AK Parti’nin 7. Olağan Kongresi’nin ardından çok sert konuştu. Kongreden yansıyan görüntülere karşın, esnafın halen kapalı olmasına veryasın eden Sarıkeçe, siyasi kimliğini bir yana bırakıp esnaf olarak konuştu: “1 Nisan’da işletmemi açıyorum”
“Çözüm adına ilerleme yok”
Konuşmasına gerek yerel iktidar, gerekse Türkiye genelinde hükümetin gündeminin çok sık değiştirildiğini ve hazırlık yapıp konuşmaya fırsat bulamadıklarını belirterek başlayan Zafer Sarıkeçe, koronavirüs tedbirleri sebebiyle kapalı olan ve zor durumda olan esnafın durumunu anlatarak başladı, “12 aydır işyerleri kapalı olan esnaflar var, bunu biz söylemeye bıktık” diyen Sarıkeçe, şu ifadeleri kullandı: “Bıktık; ama ilgili olan kurumlar bıkmadılar ki en ufak bir çözüm adına ilerleme yok. Sadece gelip fırça çekiyorlar, ceza yazıyorlar. Çözüm adına ise bize sunabilecekleri yalnızca krediler oluyor, onların da günü başlamış insanların nasıl ödeyeceklerinden yana düşünceleri yok. ‘Ölme, ayakta kal’.. verdikleri çözüm bu.
“Bize yükleniyorlar”
Muhalefet olarak bize yükleniyorlar; ama bizim elimizden gelenin ne kadar ve ne olabileceğini düşünerek yorum yapmalarını rica ediyorum. Gidip belediye başkanının gırtlağını sıkıp, kasasından alıp fakire fukaraya dağıtacak bir halim yok. Yasal çerçevede gündeme getiren biziz; ama Sayıştay diyerek ardına saklanarak bu para çıkarılamıyorsa, bizlere ‘görevlerini yapmıyor’ demelerine katılmıyorum. Yapıcı eleştirilere varım; ama bu konuyla ilgili eleştirilecek makamın biz olmadığımızı düşünüyorum.
Burada heyecanla youtube’da ‘5 milyon dağıttık’ diyen Belediye Başkanı’ndan başlayarak, oda başkanlarına kadar o kişilerin ‘niye biz hala Sayıştay ile uğraşıyoruz?’ diye sormaları insanların yapması gerekendir.
“1 Nisan’da işletmemi açıyorum”
Siyasetçi kimliğimi bir kenara koyarak konuşmak istiyorum, ben de bir esnafım. Artık öyle bir noktaya geldik ki; ya çalacağız, ya gasp edeceğiz ki evimizi geçindirelim, borçlarımızı ödeyebilelim. 45 senedir çalmadım, bu saatten sonra bunu yapmaya da niyetim yok; ama görüyorum ‘çözüm’ diye gelenler ‘sorun’ çıkartmaktan öte gitmiyor. Ama bakıyorum ki, Keşan’da ‘yasal’ evrağı eline geçiren bir takım arkadaşlar hayatını çok güzel devam ettirebiliyor. Şunu anlıyorum, herkes kendi derdine düşmüş. Ben de esnaf Zafer Sarıkeçe olarak 1 Nisan itibariyle işletmemi açıyorum. Açmak zorundayım, yoksa açmayıp çok daha büyük felaketlere sürükleneceğim. Öyle bir noktaya geldik ki bunu ben söylüyorsam benim gibi yüzlerce, binlerce eşin dostun düşünemiyorum ne halde olduğunu. Bunu makamı işgal ederek söylediğim için özür dilerim ama benim esnaf tarafım da var. Bizler ağaç kavuğundan çıkmadık. Sonuçta çoluk çocuk bakıyoruz. Bir yerlere yaslanmadan, bir yerlerden nemalanmadan, onuruyla, namusuyla yaşamaya çalışan insanlarız. Durumun nerelere geldiğini etkili ve yetkili kişiler görür diye umuyorum. Artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Kimseyi de karşıma almak niyetinde değilim ama aileme bakmak zorundayım.
“AK Parti kongresini gördükten sonra…”
Kongrelerde maşallah ne bir hastalık belirtisi var, ne bir hastalık izi var,
AK Parti kongresini gördükten sonra mantığım ülkede koronavirüsün olmadığını söylüyor. Gerçekten bu ülkede bir sıkıntı olsaydı öyle bir rezilliğin altına imza atılmazdı. Tabi ki cevapları hazırdır. 3 gün sonra çıkarlar ev hanımlarını suçlarlar. İşletmelerin açık olduğu zamanki vaka sayılarıyla kapandıktan sonraki artan vaka sayıları inanılmaz farklı. Şu an biz kapalı olmamıza rağmen Türkiye’deki vaka sayısı yaklaşık 30 bin civarında. İşyerleri açıkken bu rakamların yanına bile gelmiyorduk. Çünkü bizim işletmemize gelen arkadaşların ateşi ölçülüyordu. İlk dönemler biz aileleri ile şeffaf bir plastik ile bölerek yan yana dahi oturtmadık. Daha sonra şartlar esnetildi, aileler bir masada oturabilir denildi. Bizler de bu uygulamaları biraz esnettik. Bu işletmeler açık olsaydı biz buna HES kodunu da dahil ederek oraya gelen bütün müşterilerin güven ve huzur içinde sağlıklarına hiçbir engel olmadan bizler de bir parça ekmek yiyerek kendimizi bu rezilliğin içine düşürmezdik.
“Bugünün yarınları da var”
Bize destek adı altında verdiğiniz tek destekler krediler. Bu gün ödediğimiz kredilerin adı yardım. 200 yılda olacak olayları yaşıyoruz. 30 sene devletine vergi ödeyen, sigorta ödeyen bu insanlar, ömürde bir kere size muhtaç oldu. Siz bunu bile yüzünüze gözünüze bulaştırdınız. Gelin bize fırça çekin, bir kaç tane ceza yazın ama belli başlı mekanlara uğramak aklınıza bile gelmesin. Kanuni adı altında sihirli bir evrak var. Bu evrakı alan işini yapsın ama diğerleri ölsün. Tebrik ediyorum size de bu yakışırdı zaten. Bugünün yarınları da var. inşallah bu insanlar bunları okuyordur. Günü geldiği zaman okutmasını da bilir diye düşünüyorum.
“Hakkımızı aramasını bilmiyoruz”
15 gün kapanalım dedik. Tahmin ediyorum zor bir zaman. Bırakın 15 günü ‘2 gün kapanmaya razı değiliz’ diyen esnaflarımız var ama 12 ay kapalı kalan esnafları düşünerek 15 gün sıkamaz mıydık? 15 gün sonra bütün memleket düzelecekti. Ev hanımlarımız sanki başka memleketlerde yaşıyorlardı da geldiler son bir ayda burada vaka sayılarını arttırdılar. O kadar saçma sapan komik olaylara dayandırılarak cevaplar hazırlanıyor. Kapalı esnaflar adına konuşuyorum. Biz de demek ki hakkımızı tam anlamıyla aramasını bilmiyoruz. Bu ülkede sessiz kalırsan vur abalıya. Bu insanların sıkıntı olduğunda gözüne sokmadan, bakın biz bunu yapıyoruz demeden bir şeyler yapalım zihniyeti kalmamış. Bazı vatandaşlarımız çıkıyor bizim üzerimizden siyasilere yürümeyin diyorlar ama çok fazla tesiri olmasa da biz bunları görev ediniyoruz.
“Sazlıdere’ye gitsin görsün kaç bin tane ağacın canına kıymışlar”
Sözlerinin son bölümünde, Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvcaıoğlu’nun, CHP Keşan İlçe Kadın Kolları Başkanı Nermin Arhatır’ın evinin önünde ağaç kestiği ve bu konuda gereken tutanağın tutulduğu yönündeki açıklamasına değinen Zafer Sarıkeçe, şunları söyledi; “Sayın Başkanın canlı yayında bir tane ağaca feveran ettiğini görüyorum. Keşke bir ağaç kadar Keşan’daki o insanları, o esnafları da düşünebilse. Sazlıdere’de gitsin görsün kaç bin tane ağacın canına kıymışlar. Ondan sonra o bir tane ağaç için ettiği feverana ben de onunla beraber üzüleceğim. Danışmanları güzel çalışıyor. İnsanlar şimdi onu; ‘İstanbul Sözleşmesi ne oldu, lebalep kongreleriniz durumu nedir?’ sorularını, Keşan?ın yüzme havuzuna dönen yolları gibi sorularla sıkmasınlar diye günü kolay geçiştirmişler. Ağaç Nermin Arhatır Hanıma ait olmasaydı dile getirilir miydi böyle bir cümle? Kendisini tebrik ediyorum. Çok büyük bir doğa sever. İnşallah aynı ilgi alakayı insanlarımız için gösterir. Köy garajının orada yıktığı dükkanları, sokakta bıraktığı insanların bu gün ne iş yaptıklarını biliyor mu, aklına getiriyor mu o dükkan sahiplerini? Düşünüyor mu, bu kış kıyamette bu insanların durumu ne olacak? Böyle konulara da değinmesini kendisinden rica ediyorum. Çukur kapanır. Ağaç yerine gelemez. Güzel cümle ama Cumhurbaşkanı da 4 tane ağaç için demişti. Bu tezatlığa dikkat çekmek istiyorum. Bir gün doğa sever olup bir gün asfalt sever olmasınlar.”