Davulunun sesi her yerden hoş geliyor
Tekirdağlı asmalı davul virtüözü Ahmet Çelik, davulun limitlerini zorlayarak önce Uçmakdere’de 600 metreden yamaç paraşütü yaparak çaldı. Ardından Fethiye’de 2 bin metreden yamaç paraşütü eşliğinde yine gökyüzünde konser veren Çelik, bu kez de dalış yaparak denizin altında balıklara davul çaldı. Basında ve sosyal medyada gündem olan genç davul virtüözü, son olarak henüz 3 yaşındaki bebeğe ailesinin talebiyle hastane odasında davul dinletisi sundu.
Havada ve karada davulunu adeta dile getiren ve büyük ilgi uyandıran Ahmet Çelik kesanonline.com’a davul yolculuğunun nasıl başladığını ve bundan sonraki hedeflerini anlattı.
“Her şey küçük bir darbukayla başladı”
Yurt genelinde ve ülke sınırları dışında adından söz ettirmeye devam eden 28 yaşındaki genç asma davul virtüözünün macerası çocukluk yaşlarında başladı. Misafirliğe gidip geldiği bir evdeki darbukaya bir anda bağlanan Ahmet Çelik, o yılları şu sözlerle anlattı: “6-7 yaşlarımdaydım ve her şey küçük bir darbukayla başladı. Akrabamızın evinde küçük bir darbuka vardı. Onlara her gittiğinde ‘yenge ver darbukayı çalayım’ diye başlarını şişiriyordum. Yaş 11 olunca kendi kendime ‘Ahmet, kendine iste ve senin evinde dursun’ dedim ve istedim. O günü hiç unutamıyorum, inanılmaz şekilde mutlu olmuştum. Eve getirince bütün gün darbuka çaldım. Bununla birlikte oyun havası kasetimiz vardı, ona eşlik ederek devam ettim.”
“Bir tane mani bilmem, oyun havasıyla sahura kaldırdım”
O zamandan sonra evinde oyun havası kayıtları eşliğinde pratiğe ve darbukanın büyüsüyle müzik yapmaya devam eden Çelik için yavaş yavaş sahne zamanı da geliyordu. İlk sahne deneyimini bir Ramazan ayında, köyünün sokaklarında yaşayan genç virtüöz, köy davulcusunun artık sahura çıkmama kararı ardından başlayan bol oyun havalı süreci şöyle anlattı: “Bir gün köyün ramazan davulcusu bir gün ‘ben artık çalmayacağım’ dedi. Denemek istedim. ‘Olmazsa da denedik ve olmadı deriz’ dedim kendi kendime ve ramazanda davul çalmaya başladım. İlk 15-20 günde çok zahmet çektim. 21. günde yanımda gelen arkadaşları oynatmaya başladım. Sesi duyanlar ‘kim bu oyun havası çalıyor’ diye merak etmişler. Sonrasında 4-5 dönem daha ramazan davulculuğu yaptım, 1 tane dahi mani bilmem, hep oyun havası ile sahura kaldırdım milleti. Kasap havası, çifte telli ve tulum isteyen bile olmuştu. Sonra lisede arkadaşlarımla bir grup kurduk. 10 yıl kadar Trakya Bölgesi’ndeki düğünlerde çaldık. Onun haricinde de organizasyon şirketimi kurdum. Hem müzisyen olarak hem de organizasyon olarak hizmete devam ediyoruz.”
“Her zaman farklı olmanın kanaatindeyim”
Darbukadan asma davula geçen ve yıllar geçtikçe deneyim kazanan Çelik, arkadaşlarıyla kurduğu ekip ile düğünlerde sahne almaya başladı. Bir süre sonra ise, “Bir işi ya tamamen yapacak, yada hiç yapmayacaksın” diyerek hedefi gökyüzüne koydu. Davulunu gökyüzüne ve deniz dibine taşıyan Ahmet Çelik, ekstrem limitlerdeki deneyimlerini, “Bunu düşündüğüm için de her zaman farklı olmanın kanaatindeyim. Geçen yıl Uçmakdere’de 600 metreden paraşütle atladım ve bu şekilde davul çaldım. Ondan sonra da baktım herkes paraşütle gitar çaldı, piknik tüpüyle yemek yaptı. Bunların da hepsinin fikir babası benim. Sonra olay daha da çığırını aştı, bu yaz Fethiye’de 2 bin metreden atlayarak davul çaldım. Sonra yine bir ilki yaparak denizin altında da dalış yaparak davul çaldım.” sözleriyle anlattı.
“Ağlayan bebek davulu duyunca sustu”
Ana haber bültenlerinde ardı ardına gösterilen ve sosyal medya gündeminde çok geniş yer tutan bu anların yanında Çelik, son olarak 3 saatlik bebeğe ailesinin isteğiyle ‘Neşeli olsun’ diyerek davul çaldı. Henüz yeni doğmuş bir bebeğin davul sesine verdiği tepkiyi paylaşan Çelik şu ifadeleri kaydetti: “Bu ulusal basında ve dünyada ses getirdi. Ağlayan bebek durdu. Bu çok garip bir olay, biz de buna çok şaşırdık. Davulun sesini duyunca mı bilmem artık nedendir, ağlayan bebek sustu. Gerçekten çok güzel oldu. Bu organizasyon ve çekimin yapılması tamamen hastanenin izni ile, aynı zamanda diğer odalarda kalan hastaları ve bebeği rahatsız etmeyecek şekilde oldu.”
“Davul benim için aşktır”
Davulunu bir an için bile yanından eksik etmeyen, her nereye gitse yol arkadaşı gibi gözünün önünden ayırmayan Ahmet Çelik’e davulun kendisi için ne anlam ifade ettiğini sorduk. “Davul benim için aşktır” diyen genç virtüöz, davuluyla aralarındaki ilişkiyi, “Bana davulu anlat deseler ‘aşk’ derim. Çünkü bana çoğu insanın veremediği mutluluğu veriyor. Üzülüyorum, camın bir şeye sıkılıyor; çıkıyorum bir yere ve davulumu alıp 50 dakika aralıksız davul çalıyorum. Kan ter içinde kalıyorum; ama mutluyum. Beni deşarj ediyor. Bazen anlatmakta kelimeler bile kifayetsiz kalıyor.” sözleriyle anlatırken aynı zamanda bir düğünde 3 saat içinde 4 defa tokmak kırdığını yeni tokmak bulamayınca da düğünün bittiğini söyledi.
“Yabancılar davulu duyunca şok oluyor”
Davuluyla gökyüzüne çıkan, denizin dibine giren Ahmet Çelik, bundan sonraki hayalini kayarak davul çalmak olarak anlatırken davulu yurt dışına da taşımak olduğunu dile getirerek, “Güzel bir kayak eğitimi alıp, kayarak davul çalmak gibi bir hayalim var. Yurtdışında güzel yerlerde, komik veya sıra dışı videolar yapma gibi bir planımız var.” derken, yabancıların bizim ritimlere bakışını şu ifadelerle kaydetti: “Yabancıları da oynatmışlığım var. Bir kere şok oluyorlar. Bir gün ‘deli gibi davul çalmak’ dediğimiz bir an vardı, Tekirdağ’da bir düğünde turistler de bu anıma denk geldi. ‘Gelin’ dedim. Oynattık adamları. İnanılmaz güzel de oldu. Anlamsızca oynuyorlar ama farkındalar da ritmin.”
“Hedefim dünyaca ünlü bir asma davul virtüözü olmak”
Röportajın sonunda sevenlerine destekleri için teşekkür eden Ahmet Çelik, ileride daha büyük işlerin de müjdesini vererek, “Ülkede bu şekilde sıra dışı işler yapıyoruz ve bunlar bize katkı sağlıyor. Bundan sonra yurt dışı ağırlıklı olarak güzel planlarımız olacak. Hedefim dünyaca ünlü bir asma davul virtüözü olmak. Ritim ve usullüleriyle, bu yolda ne gerekirse çalışmaya devam edeceğim” dedi.