Prof. Dr. Akalın:
–“Tarımda üretmek zorundayız. Planlı üretime geçerek planlı tarım yapacağız. Devlet planlama teşkilatını tekrardan kuracağız. Tarımı devlet yönlendirmek zorunda. Üreticimizi yönlendireceğiz”
-“Ergene Nehri’nden temiz su akmasını biz sağlayacağız. Ergene Nehri’nin kirliliği oradaki bütün tarım arazilerini etkiliyor. Ergene Nehri’nin tekrar eski haline dönmesi sözünü veriyorum. Bu konuda elimden gelen her şeyi yapacağım.“
14 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri ’ne 20 günden az bir zaman kala adaylar seçim çalışmalarını sürdürüyor.
Millet İttifakı ortağı İYİ Parti; seçime kendi milletvekili adayları ile girme kararı aldığını açıkladı. İYİ Parti 14 Mayıs’ta düzenlenecek 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde Edirne’den 1. sıradan Prof. Dr. Mehmet Akalın, 2. sıradan Dilek Kırmızı, 3. sıradan Hasan Hakan Şahin ve 4. sıradan Hüseyin Erkin’i milletvekili adayı olarak gösterdi.
İYİ Parti Edirne 1. Sıra Milletvekili Adayı Akalın, 26 Nisan Çarşamba günü Keşan FM’de Cavit Deniz moderatörlüğünde yayınlanan “Seçim Özel” programına katılarak, canlı yayında ülke ve bölge gündemine dair sorulara cevap verdi.
1963 yılında Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde doğan Akalın, eğitim sürecinin ardından bazı fakültelerde dekanlık görevlerini yerine getirdi. Siyasete atılıp milletvekili adayı olmak için üniversiteden emekli olduğunu belirten Akalın, üniversitedeki görev yıllarında ihracatçı firmaların danışmanlıklarını yapmasının yanı sıra, tekstil alanında Avrupa Birliği komisyonlarında da yer alarak, bu alanda ve kendi alanlarında makale ve kitaplar yayımladı.
Akalın, isim ve soy isim benzerliğinden dolayı İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Avukat Mehmet Tolga Akalın’la çok sık karıştırıldığı yönündeki soruya; köklü bir aileden geldiğini, uzun yıllardır bölgede ticari faaliyetler yürüttüklerini, dolayısıyla bölge halkının kendisini “Dramalı Mehmet” olarak tanıdığını belirtti.
Akalın, 2007 dönemlerinde 12 bin dolar üzerinde olan milli gelirin, günümüzde çok düştüğünü ve ekonominin kötüye gittiğini vurgulayarak, yüzde 12’lerde gösterilen işsizlik oranının ise gerçekte yüzde 20 oranlarında seyrettiğini ifade etti.
“Çiftçimizi ürün konusunda yönlendireceğiz”
Pandemi sürecinde tarımın ne kadar önemli olduğunun bir kez daha farkına varıldığının altını çizen Mehmet Akalın; “ Pandemi sürecinde ilk olarak aklımıza gelen ve düşündüklerimizin arasında gıda yer alıyor. Tarımda biz üretmek zorundayız. Bunu herkes söylüyor ama nasıl üreteceğiz? Planlı üretime geçerek planlı tarım yapacağız. Birçok siyasetçinin yetiştiği ve şuanda kapalı olan devlet planlama teşkilatını tekrardan kuracağız. Devlet yönlendirmek zorunda. Bakın bütün gelişmiş ülkelerde böyle oluyor ve bugün bize tarım ürünü satıyorlar. Çünkü devlet tarafından yönlendirilip destekleniyorlar. Biz bugün Amerika’dan soya fasulyesi alıyoruz. Bunun yanı sıra Yunanistan’dan 200.000 ton pamuk aldık. Pamuk ekmeye Yunanistan’daki çiftçi mi karar verdi? Hayır devlet onu yönlendirerek sen buraya pamuğu ek ben senden 5 dolara alacağım dedi. Devlet fiyatı önceden belirledi. Bizde böyle yaparak çiftçimizi ürün konusunda yönlendireceğiz. Bizlerde planlı üretim yaparak çiftçimiz ne ürünü ekip sonunda bundan ne kadar para kazanacağını bilecek. Çiftçimiz buğdayı veya ayçiçeğini kaça satacağını bilecek. Türkiye’nin bütün haritasını çıkarıp nerede ne üretileceğinin planlarını ve projelerini hazırladık.” dedi.
“Köylerimizde genç kalmadı”
Esnafın durumun kötü olduğunu vurgulayan Akalın, şu ifadeleri kullandı; “Tarım kesimindeki çiftçimizde para olmazsa esnafta para olur mu? Hayır bu mümkün değil. Onun için biz tarım üretimi, tarımsal kesimi ve çiftçimizi desteklediğimizde esnafımızın da yüzü görecek. Trakya açısından bu böyle. Maalesef köylerimiz bom boş. Seçim sürecinden öncede köyleri gezdiğimizde görüyoruz ki köylerde genç kalmadı. Hükümet maalesef tarımı hiç desteklemedi. Sanayi olmayınca gençlerimiz kaçarak Edirne’den uzaklaştı. Sanayi kısmında çevremize zarar vermeyecek ihtisas organize sanayi bölgeleri kurmalıyız. Mevcut organize sanayi bölgelerimizi de daha çok ihtisas yani çevreye zarar vermeyecek üretimlerle desteklemeliyiz diye düşünüyorum.”
“Ergene Nehri’nden temiz su akmasını biz sağlayacağız”
Ergene Nehri’nin kirlilik sorununa değinen Mehmet Akalın; “Ergene’nin durumu beni derinden yaralıyor. Çünkü ben çocukluğumda Ergene’ye girer yüzerdim ve arkadaşlarla oradan envaı çeşit balık tutardım. Şimdi orada yüzmeyi bırakın ayağınızı bile soktuğunuzda ayağınızın rengi değişiyor. Ben Çerkezköy’de birçok sanayi ile birlikte çalıştım. Oradan nasıl kirlendiğini çok iyi biliyorum. Bunu önlemek bu kadar zor mu? Orada üretim ve ihracat yapıldığını söylüyorlar. Biz ne üretime nede ihracata karşı değiliz ama sen bizim nehirlerimizi kirletemezsin. Bizler buna müsaade etmeyeceğiz. Ergene Nehri’nden temiz su akmasını biz sağlayacağız. Ergene Nehri’nin kirliliği oradaki bütün tarım arazilerini etkiliyor. Ergene Nehri’nin tekrar eski haline dönmesi sözünü veriyorum. Bu konuda elimden gelen her şeyi yapacağım. Yaparsa Akalın yapar. Bir üretim tesisinin üretim ve ihracat yapması bizim akarsularımızı kirleteceği anlamına gelmez.” İfadelerini kullandı.
“Ben buradaki samimiyeti ve siyasi aklı anlamıyorum”
Edirne Bölgesinde tamamlanamayan projeler hakkında konuşan Akalın, açıklamasına söyle devam etti; “Uzun süredir tamamlanamayan Enez – Keşan karayolunun tamamlanıp bitirilmesi bize nasip olacak. Bunun yanı sıra bu bölgeyi tarımsal olarak ilgilendiren Çakmak ve Çömlek Barajları var. Bu iki baraj Trakya’nın sulanabilir arazileri için çok çok önemli. Ben buradaki samimiyeti ve siyasi aklı anlayamıyorum. Çakmakta aşağı yukarı 1,5 ila 4 kilometrelik bir kanal yapılması gerekiyor. Meriç’ten su Çakmak Barajına basılacak ve oradan sulama sağlanacak. Bunu yapmadılar. Siyaseten de bu yapmaları gerekiyorlardı. Çakmaktan Enez’e kadar sulanacak arazilerdeki köylere AK Parti milletvekilleri ve milletvekili adayları rahatlıkla gidip politika yapabilirlerdi. Bu çok büyük bir şey de değil. Meriç’ten Çakmaklı Barajına ortalama bir buçuk kilometrelik bir aktarım söz konusu. Onlar bitiremediler ama inşallah bu bize nasip olacak. Çömlek Köy Barajı aynı şekilde Çakmak Barajının arkasında kısmında kalan sulanabilir arazileri sulayacak. Onunda plan ve projesi çok eski yama ödenek çıkarılmadığı için başlanmadı. Onunda tamamlanması bize nasip olacak inşallah.”
“Böyle bir siyasi yorum ve söylem olabilir mi?”
AK Parti Uzunköprü İlçe Başkanı Önder Kuruşar’ın “ 14 Mayıs gecesi aksi sonuç olursa kaos çıkar” açıklamalasına cevap veren Mehmet Akalın; “Buna ne diyebilirim, böyle bir şey olabilir mi? Bu korkutmaktadır. Böyle bir şey, böyle bir siyasi yorum ve söylem olabilir mi? Bunun anlamı ne demektir? Bunun devamını da getirmeleri lazım. Ne demek istiyorlar yani? AK Parti olmazsa ve seçilemezse biz zorlan geleceğiz mi demektir. Böyle bir şey olamaz. Maalesef siyasetin dili kirlendi. Korku iklimi yaratıldı ve mevcut iktidarda bunun üzerinden maalesef beslendi. Bakın bu da bir korkutmaktadır ama milletimiz bunun cevabını verir. Biz İYİ Parti olarak bunların çok yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bizim dilimiz sevgi dili olmalı. Bu 12 bin yıllık millet, 5 bin yıllık devlet tecrübesi olan bu aziz milletin temelinde sevgi vardır, korkutma yoktur. Kimi kimden korkutuyoruz? Böyle bir şey, böyle bir siyasi söylem olabilir mi? Şimdi bu söylem sizin ilçenizde Uzunköprü de söylenir, yanlıştır. Biz yanlış buluyoruz ve bizim bunu doğru bulmamız mümkün mü? Böyle bir söylem olabilir mi? Bu sadece bugün söylenmiş bir şey değil yıllardır yapılıyor. Ben torunlarımın televizyon izlemesini yani siyasi kimlikle özellikle bu tür ifadeleri kullanan kişileri izlemesini istemiyorum. Çocukların terbiyesi bozuluyor. Kadınlarımıza söylenen şeyi biliyorsunuz. Ben burada söylemekten utanıyorum. Siyasetin dili bu mu olmalı ve öylede olmaz. Korkutmakla, yıldırmayla siyaset olmaz. Sevdirmek lazım. Bu tür söylemler milletimizi ve ülkeyi yönetenler tarafından söylendiği zaman bu içlere de sirayet ediyor. Muhalefet partilerinin içinde de bu tür söylemler söyleniyor. Bu çok yanlış ve siyasetin dili sevgi olmalı. Bizim projelerimiz yarışmalı Bu ülkenin batısında veya doğusunda bu Türkiye’nin her tarafında yanlış bir söylemdir. Olmaz böyle bir şey olmaz. Böyle bir siyasi söylem olmaz. Türkiye’de her zaman seçimler olacak. İktidarlar gelip gidecek ama devlet ebet müddettir ve Türk Devleti devam edecek. Bizi yıldırıp korkutamayacaklar. Ben bunu yanlışlıkla söylenmiş bir siyasi söylem olarak kabul etmek istiyorum. Büyük ihtimalle arkadaşımızda “evet ben burada bir hata yaptım” deyip özür dilecektir diye düşünüyorum. Biz bunun altını doldurmasını isteyeceğiz.”
“Genel Başkanımızın hamlesi Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmamızı garantiledi”
Türkiye’yi dolaşarak halkın sesini dinlediklerini vurgulayan Akalın; “2 buçuk yıldır bütün Türkiye’yi dolaşıp insanımızın sesini dinliyoruz. Genel başkanımız da bunları masada dile getirdi. Bildiğiniz gibi iki büyükşehir belediye başkanımızın popülaritesi milletimiz tarafından çok yüksek. Hem Mansur Bey hem de Ekrem İmamoğlu genel başkanımızın isteği doğrultusunda Kemal Beyle hareket ediyor. Bu hareketten sonra Kemal Beyin kazanma olasılığı kazanma şansı yükseldi. Diyelim o zaman yüzle 50 ile kazanacakken şimdi çok daha emin sonuçla kazanacağız. Çünkü genel başkanımızın yapmış olduğu bu hamle cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmamızı garantiledi.” ifadelerine yer verdi.
“Edirne’yi nüfusu yoğun bölgelerle karıştırmamak lazım”
Hükümet tarafından Edirne’nin cezalandırıldığını dile getiren Mehmet Akalın; “.Maalesef Edirne cezalandırılıyor. Türkiye’mizin her ili önemli ama Edirne’nin durumu başka. Edirne payitaht ve başkentlik yapmış bir il. Bunun yanı sıra yurt dışından gelenlerin ilk gördüğü şehir Edirne. Yurt dışından gelenler Edirne’yi nasıl görüyorsa bütün ülkeyi de öyle görüyor dışarıdan. Edirne’deki birim alandaki tarihi eser sayısı Türkiye’nin hangi ilinde var? Onun için Edirne’yi 400 ila 500 bin nüfuslu bir il ile karıştırmamak lazım. Edirne, merkezi hükümetten çok daha fazla pay alması lazım. Biz bunun mücadelesini vereceğiz.” dedi.
“Bulgaristan suyu salmazsa çeltik ekilemeyecek”
Çeltik üreticilerinin dertlerine değinen Akalın; “Çeltik üreticilerimiz Bulgaristan suyu salacak mı salmayacak mı gibisinden düşünmeye başladı. Bulgaristan suyu çalarsa çeltik ekilecek salmazsa ekilemeyecek. Bu durum böyle olmamalı ve bu durumda devlet gereğini yapmamalı. Devlet eğer o 1 buçuk kilometrelik hattı tamamlamış olsaydı şimdi çeltik üreticisi bunu düşünüyor olmazdı. Sorun sadece bununla bitmiyor. Çiftçi ürünü çıkardıktan sonra fiyat artar mı satayım mı satmayım mı diye düşünüyor. Üretici fiyatlar artar diye ürünü depoda bekletirken yapılan ithalat ile çeltik fiyatları bir anda düşüyor. Bu böyle olmamalı. İşte planlı üretim dediğimiz şey bu. Çeltik üreticisi önceden ürününü kaça satacağını bilecek.” ifadelerini kullandı.
“Hayvancılığı bitirdiler”
Meralarının yok edildiğinin altını çizen Mehmet Akalın, şu ifadeleri kullandı; “Bu durum bölgenin önemli sorunlarından biri. Bunun yanı sıra arz talep dengesini oluşturamadılar. Süt fiyatlarını düşürdüler ve insanlar ineklerini kesmek zorunda kaldı. Her köyde kaç hayvan var? Hayvan sayıları yüzde 50 ila 60 oranında düştü. Neden düştü? Eğer çiftçimizi ve üreticimizi desteklemezseniz sonuç budur. Şuan tamamen ithalata dayalı bir hayvancılık rejimi oluştu ve maalesef hayvancılık bitti. Özellikle Trakya ve Edirne özelinde hayvancılığı bitirdiler.”
“Esnafın kaderini komşuya bağlamak yanlış”
Edirneli esnafın özellikle Batı Trakya, Bulgaristan ve Yunanistan’dakilerin alışverişe gelmeleri için dua ettiklerini hatırlatan Akalın; “Bu işler dua ederek olmaz. Bu konuda gerekenin yapılması lazım. Esnafın kaderini Yunanistan’dan veya Bulgaristan’dan gelecek kişilerin eline bağlamak yanlış. Yarın bir gün Bulgaristan ile bir sorunumuz olsa ve Bulgaristan devleti çıkışlara müsaade etmese esnafımız ne yapacak? Sürdürülebilir ticareti devam ettirmek için tarımı desteklemeliyiz. Biz bunları kafadan söylemiyoruz. Gelişmiş ülkelere bakarak söylüyoruz Bütün gelişmiş ülkeler böyle yapıyor.” dedi.