GündemÖZEL HABERSANAT

Heykeltraş Recep Yalçın, zarar gören heykeller konusunda içini döktü!

Keşan sokaklarına renk ve hareket veren; ancak son günlerde adları kendilerine verilen zararlarla konuşulan heykeltıraş Recep Yalçın kesanonline.com’a konuştu. Zaman geçtikçe adeta parça parça eriyen heykel ve şehir mobilyalarına verilen tahribat karşısında çok üzüldüğünü belirten Yalçın, çok emek verilerek ortaya çıkan eserlere sahip çıkılması için “Lütfen artık, zarar vermeyin. Keşan’a yakışan şeyler, lütfen kırmayın.” diyerek çağrıda bulundu.

“Hedefimiz mesaj vermek”

Keşan’ın bir çok noktasında görülen ve şehri güzelleştiren heykeller günden güne zarar görüyor. Parmağı, eli, kolu koparılan eserler, doğdukları atölyeye geri dönmek zorunda kalırken; onarımlarının ardından geldikleri şehir meydanında tekrar zarar görüyor. Bu şekilde bazı heykeller atöyle ve meydan arasında git-geller ile ömrünü tamamlamak zorunda kalıyor.
Bu eserlerin yaratıcısı heykeltıraş Recep Yalçın, gördüklerini ve yaşadıklarını mikrofonlarımıza anlattı. Keşan’da 10’dan fazla heykeli ve bunun yanında kent mobilyası olduğunu söyleyen Yalçın, “Aslında hedefimiz burada hedefimiz mesaj vermek” diyerek, “Özellikle de bunu yaya geçitlerinde yapmaya çalıştık. Keşan’da biliyorsunuz bir trafik sorunu mevcut, Özellikle de sürücülerin yaya geçitleri konusunda bir algıya sahip olmalarını amaçladık. Bunun için de mesaj veren heykeller yapmaya çalıştık. Örneğin, daha önce Alparslan Türkeş Meydanı’nda bulunan yaşlı bir teyzemizi elinden tutarak karşıya geçirmeye çalışan çocuk heykelimiz vardı; aynı zamanda uyarı anlamında elinde de bir uyarı levhası vardı; ama tabi bu heykelimiz de bazı olumsuz sebeplerden dolayı tekrar atölyeye geldi.” diyerek hedeflediklerinin insanlara yaklaşmak ve dile getirmek istedikleri şeylere ulaşmayı amaçladığını ifade etti.

Toplumsal bir hedefe yönelik olarak, uzun mesailer harcağı eserlerinin zarar görmesinden üzüntü duyduğunu dile getiren Heykeltıraş Recep Yalçın, “Bunların üreticisi olarak da en çok üzülen benim. Çok emeğimiz var. Ama yine de bu tip şeyler her yerde yaşadığım bir durum. Türkiye’nin çok yerinde heykeller yaptım, bugün takıp ertesi gün heykelin yerinden söküldüğünü de gördüm. Bu tür şeyler her zaman olabileceği gibi burada da olabiliyor. Olmaya da devam edecek. Hatta zarar verildiğini gördüm ve birebir de yaşadım. Müdahale ettim, çevredeki esnaf da müdahale etti; ama bu küçük müdahaleler heykelin sadece o anlı zarar görmesini engelleyebiliyor” dedi.

“Heykelin telefonunu 3 kez taktık”

Şehir merkezinde de görüleceği üzere, bu eserlerin en çok küçük aksesuarları ve zayıf uzuvları gibi en nazik yerlerinin kırıldığını da belirten Yalçın, “Onun dışında ‘Şurasını parçalayalım, bize lazım olur’ yada ‘Başka bir yerde kullanırım’ gibi bir durum olacağını sanmıyoruz. Zaten gerçek hayatta kullanılabilinecek şeyler değil. Sadece ‘selfie çeken kadın’ heykelinin telefonunu 3 kez taktık. Dediğim gibi bir mesaj vermeye çalışıyoruz. Bu mesajı ulaştırabilirsek, zarar verilme oranını da azaltmaya çalışacağız. İnsanların bunlara zarar vermekten ellerine bir şey geçmeyeceğini algılamaları lazım. Bir süre sonra zaten bunlar da kendiliğinden oluşacaktır. Bu oluştuğu zaman, onların da sokaktaki heykele yada kent mobilyasına zarar verme olayı da zamanla azalacaktır.” derken, bu yolda heykele bakış açısının değişmesi gerektiğine de vurgu yaparak, “Onların zarar verilecek bir şey değil de, bizden birileri gibi davranmalarını sağlamamız lazım; aslında gerçekten de öyleler. Cansız bir varlık olsalar da bu heykeller bizden birileri. Senin benim teyzemiz, yada çocuğu. Biz onun resmini yansıttık ve heykelini üç boyutlu olarak ortaya koyduk. Yabancılaşacak bir şey değil, içselleştirilecek bir durum bu ve bu algılanınca da zarar vermek de ortadan kalkacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Lütfen artık zarar vermeyin”

Son olarak büyük uğraşlar ve yoğum mesailer ardından ortaya çıkan birbirinden güzel eserleri meydana getirmek için, emek verdiğini söyleyen Heykeltıraş Recep Yalçın, “Bir çamur var, şekilsiz bir şey. Buna bir şekil vermeye çalışıyoruz. Terliyoruz. Bazen elimiz kesilebiliyor veya demirlerini kaynatırken gözlerimizi kaynak alıyor. Biz ticari olarak parasını kazanıyoruz; ama emek veriyoruz. Bunlar küçük emekler de değil. Bu yüzden onlarda zarar geldiğinde üzülüyoruz. Lütfen diyorum artık, zarar vermeyin. Keşan’a yakışan şeyler, lütfen kırmayın.” diyerek Keşanlılar’a çağrıda bulundu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu