
CHP Kırklareli Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu, TBMM Çevre Komisyonu’nda yaptığı konuşmada Trakya’daki kanser vakalarına dikkat çekerek; “Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden 1’inin sebebi kanser” dedi.
Gündoğdu komisyon toplantısındaki konuşmasında; “Dünyada sadece Amazon’da ve Kanada’da var olan, bizim de Kırklareli’mizde bulunan longoz ormanlarına sahip kuş cenneti Kırklareli İğneada’yı göz bebeğimiz gibi korumamız gerekirken maalesef, nükleer santral planları yapılıyor, Türkiye’nin havası Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 35 daha kirli hâline gelmiş. Her dört kişiden 3’ü hava kirliliği olan yerlerde maalesef yaşıyor. Yine, Trakya, Marmara ve Ege’deki nehirlerimizin su kalitesi 4’üncü dereceye yani en çok kirli seviyeye yükselmiş ve özellikle Ergene’yle ilgili birçok defa konuşmalar yaptık, önergeler verdik, Mecliste tartıştık ama hâlâ bir sonuca ulaşamadık” dedi.

“5 ÖLÜMDEN 1’İNİN NEDENİ KANSER”
Gündoğdu, Trakya’daki kanser vakalarına dikkat çekerek; “Yine, bilim insanlarımızın araştırmasına göre, , Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her 5 ölümden 1’i ve yine, Kocaeli Dilovası’nda her 3 ölümden 1’i, Antalya’da her 10 ölümden 1’inin sebebi kanser.Yıllardır bunları konuşuyoruz, komisyonlar kurduk, hükûmetler, sayısız bakanlar gitti, geldi ama sözde çalışmalarda kaldı bu işler. Ve baktığımızda, Marmara Denizi’ndeki balıklara, kabuklu canlılara bile zehirli kimyasal maddenin bulaştığına hep beraber şahit olduk” ifadelerini kullandı.
Gündoğdu, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
Yirmi yıldan bu yana çevreyle ilgili AK PARTİ neler yapmış, biraz onlara da bakmak gerekiyor.
AKP, Dünyada Alp’ler den sonra oksijen oranı en yüksek bölge olan Kaz Dağları’na siyanür dökerek… Şimdi, Sayın Bakan Yardımcımız da orada. Zümrüt gibi ormanları çölleştirmeye devam ediyor,
Yine, Türkiye’nin en temiz gölü, 2 milyon yaşındaki Salda‘ya millet bahçesi ayaklarıyla iş makinaları sokuluyor,
İstanbul’un akciğerleri olan Kuzey ormanlarında milyonlarca ağaç kesilmesi -ki benim yaşadığım bölgelerden bir tanesidir- ve orada yine, kuşların göç yollarının bile değiştiriliyor,
Dünyanın yüzde 100 doğal ormanlarından biri, dünyanın en yaşlı bitki örtüsüne sahip 25 bölgesinden biri, sadece endemik olarak da değil, bünyesinde Buzul Çağı’ndan bu yana orada yaşayan bitkileri barındıran Cerattepe’ye siyanür bulaştırılıyor,
Yine, dünyada sadece Amazon’da ve Kanada’da var olan, bizim de Kırklareli’mizde bulunan longoz ormanlarına sahip kuş cenneti Kırklareli İğneada’yı göz bebeğimiz gibi korumamız gerekirken maalesef, nükleer santral planları yapılıyor,
Zeytinlikleri korumak, geliştirmek yerine yine yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarımızı maden sahası için yol, tesis vesaire işgallerle yok edilmeye çalışılıyor,
Yani kısacası yirmi yıldan bu yana çevreyi böyle o kadar güzel koruyorsunuz ki ülkemizde her yıl 30 binden fazla insanımız hava kirliliğine bağlı sebeplerden maalesef ölüyor.
Türkiye’nin havası Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 35 daha kirli hâline gelmiş. Her dört kişiden 3’ü hava kirliliği olan yerlerde maalesef yaşıyor.
Yine, Trakya, Marmara ve Ege’deki nehirlerimizin su kalitesi 4’üncü dereceye yani en çok kirli seviyeye yükselmiş ve özellikle Ergene’yle ilgili birçok defa konuşmalar yaptık, önergeler verdik, Mecliste tartıştık ama hâlâ bir sonuca ulaşamadık.
Yine, bilim insanlarımızın araştırmasına göre, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne’de her beş ölümden 1’i -bakın, her beş ölümden 1’i- ve yine, Kocaeli Dilovası’nda her üç ölümden 1’i ve yine, Antalya’da her on ölümden 1’inin sebebi kanser, değerli arkadaşlar.
Yıllardır bunları konuşuyoruz, komisyonlar kurduk, hükûmetler, sayısız bakanlar gitti, geldi ama sözde çalışmalarda kaldı bu işler.
Ve baktığımızda, endüstriyel atıklar Marmara Denizi’ndeki balıklara, kabuklu canlılara bile zehirli kimyasal maddenin bulaştığına hep beraber şahit olduk.
Hatta müsilajla ilgili, biliyorsunuz Sayın Bakanım, Marmara Belediyeler Birliğinin düzenlediği ve kıyısı olan tüm belediyelerin katıldığı toplantıda da ortak bir metne sizinle beraber imza da attık ama ben hâlâ orada çok da bir şey yapıldığını görmüyorum ve inanmıyorum da.
Şimdi, yine, bir teklifte böyle cezalar düşürülüyor. Cezalar düşünce bilemiyorum, Marmara daha mı temiz olacak?
Az önce söylediniz ama bana göre olmayacak.
Bakın, 1’inci maddedeki değişiklikle büyük tonajlı gemilere uygulanan ceza miktarları 2023 uyarlamaları nedeniyle, orantısız arttığı gerekçesine dayandığı iddia edilerek düşürülmeye çalışılıyor.
Şimdi, Marmara Denizi’ndeki müsilaj, deniz kirliliği sorunu da göz önünde bulundurulduğunda, yaptırımların caydırıcı nitelik taşıması bize göre önemlidir; doğrusu da budur yani bana göre bunun aynı kalması daha iyidir diyorum.
Yine, 2’nci maddede…
“Şehirlerdeki araçlara nasıl yer buluruz? Daha fazla araçla yolculuğa nasıl teşvik ederiz?” maddesi var.
Şimdi, yirmi yılın sonunda Ak Parti’nin şehircilik anlayışının nasıl iflas ettiğinin de en önemli itirafıdır bu aslında, ben size söyleyeyim.
AK PARTİ diyor ki: “Biz yirmi yıldır tüm şehircilik planlarımızda toplu taşıma yerine bireysel araçlarla yolculuğa teşvik ettik; son dönemlerde başladık.
” Şimdi “Araçlar nereye park edecek? Yer bulamıyoruz.” Diyorlar.
AK PARTİ’nin hatalarının hangisini konuşacağımızı da bilmiyorum;
Araçları park etmek için kıyılara, denizlere dolgular yapılmak zorunda kalınmasını mı, bozulan deniz ekosistemini mi, kıyı kullanım haklarını mı konuşalım yoksa milyarlarca
lira yatırım yapılarak araçların bekleme yerleri için harcanacak kaynak israfını mı konuşalım burada?
Şimdi, bu konularda, on yıl önceki gibi, yirmi yıl önceki gibi plansızlık… Yine cezasını kimler ödeyecek?
Yine vatandaşa yüklenecek tabii. Çevreye verilen zararlar dışında, bunun ciddi anlamda mali külfeti de olacak.
Kent planlamasını hatalı yapan sizlersiniz, bugün düzeltmeye çalışarak ağır bedeller ödeten yine sizlersiniz.
Şimdi, 2’nci madde, gerçekten, plansızlığın, öngörüden yoksunluğun da acı bir itirafı aslında; bunu da görüyorum ben.
Hatalı şehircilik politikaları nedeniyle otopark sorunu büyük şehirlerde kriz noktasına geldi; bunu büyükşehirlere gidenlerin tamamı görüyor, hangisine gidersek gidelim.
Yine, maddede bahsedilen dolgu alanlarının altına hangi teknolojiyle otoparklar yapılacak, onları da merak ediyordum…
Konuyu uzatmayayım ama, kamu kaynakları burada heba ediliyor ve edilmeye de devam ediliyor.
Mesela Bakanlıkça uygun görülen, burada özellikle de sıkıntılı olan husus, adam alımıyla ilgili başvuruların İklim Değişikliği Bakanlığınca uygun görülmeye bağlanması; sübjektif olmayan, öznel bir değerlendirme hakkı getirilmesi.
Yani, birçok şey var da… Evet, iyilere biz de destek veriyoruz ama iyi olmayan, maalesef, kafamızda sorunlar oluşturan, soru işaretleri bırakan durumlara da şerh koymak zorundayız.