Gündem

TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özdağlı’dan, pandemiye “dur!” diyecek tedbir önerileri

TTB (Türk Tabipler Birliği) Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Dr. Uğur Özdağlı, korona virüsle geçen yaklaşık bir yılın son durum tablosunu açıkladı. Artan vakalar sonrasında, tedbirlerin yetersiz ve yenilginin kaçınılmaz olduğunu belirterek daha etkili kararlar alınması gerektiğini dile getiren Dr. Özdağlı, “Sadece ekonomi odaklı bir salgın yönetimi kaybedilen onlarca, binlerce canın hesabını verebilir mi?” diye sordu.

Soğuk  ve zor mevsim koşulların başında bedensel ve ruhsal sağlığımızın korunması ve hayatın devamı açısından zor bir döneme girildiğini aktaran Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Dr. Uğur Özdağlı, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Gerçek sayılar turkuaz tabloda belirtilenden fazla”

Sağlık bakanlığının turkuaz tablosunda açıklanan verilerin eksik ve yanıltıcı olduğunu aylardır vurgulamamıza rağmen bugünlerde  pozitif vakasında tabloya eklemesini olumlu buluyoruz . Ama sağlık alanında bizzat çalışan insanlar olarak pozitif vakaların , hasta sayılarının , yoğun bakım ve ölüm oranlarının açıklanan sayılardan daha fazla olduğunu üzülerek gözlemlemekteyiz. Pandemiyle mücadelede başarının sağlanması ve sürdürülmesi için kaçınılmaz olan en önemli şey bilimsel ve şeffaf bir durum değerlendirilmesidir.

Gerçeklerin eninde sonunda gün ışığına çıkmak gibi bir huyu vardır . Eğer gerçek durumu doğru analiz edemezsek,  gerçekleri değerlendirip bu duruma karşı yeterince önlem alamazsak yenilgi kaçınılmaz olacaktır.  Gerçek sayıların ve oranların topluma ve konunun uzmanlarıyla paylaşılarak çözümlere ait topyekün bir mücadelenin önü açılmalıdır.

“Güven kaybı onarılamayacak düzeylere gelmektedir”

Turkuaz tabloda açıklanan ölüm sayılarının bir büyükşehirde  ölen insanların sayılarından bile çok  daha az olduğu ilginç bir durumla karşı karşıyayız. Dünya sağlık örgütünün önerdiği  hastalık ve ölüm tanılarının ülkemizde doğru girilmeyerek  gerçek ve olası vakaların gizlendiği bir ortamda salgınla  başa çıkmanın mümkün olmadığı artık kaçınılmaz bir gerçektir. Bu durum gerek ulusal gerekse uluslararası bilimsel saygınlığımıza bir gölge düşürmektedir.

“Israrcı olmaktan başka bir çaremiz kalmadı”

Hasta sayısı,  vaka sayısı , toplam ölümler ,yoğun bakım sayıları son günlerde yapılan güncelleme ile çok farklı bir boyuta taşınmıştır. Bu verilerin değerlendirilmesi ve şeffaf bir biçimde paylaşılmasında ortaya çıkan aksaklık ve güven kaybı onarılamayacak düzeylere gelmektedir.

Salgınla mücadelenin en ön saflarında savaşan sağlık çalışanlarının hastalık can kayıplarında hala meslek  hastalığı düzenlemesi yapılmayarak motivasyon kayıplarının önü açılmıştır. Meclis alt komisyonlarında bu konunun oyalamadan ,kurnazlık ve art niyet gözetmeksizin derhal yasalaşmasını sağlanmalıdır.

Kısa vadeli  çözüm önerilerimizi paylaşmak ve derhal hayata geçirmek için ısrarcı olmaktan başka bir çaremiz kalmamıştır .

“AVM’ler ve pazaryerleri kapatılmalı, şehirler arası yolculuk kısıtlanmalı”

Pazar yerleri kapatılmalı ,vatandaşın temel gıda ve temizlik ürünlerine kolayca ulaşabileceği ,kalabalık olmadan alışverişini yapabileceği , kontrollü giriş çıkışların, saatlerin köy köy, mahalle mahalle planlanarak kalabalık olmadan maske ve mesafe gözeterek alışverişin düzenlendiği yerler oluşturulmalı.

AVM ler kapatılmalı ,sadece temel gıda ve temizlik ürünlerinin satıldığı mekanların çalışması düzenlenmeli .

Çay ocakları kapatılarak mesafeli yaşam önlemleri arttırılmalı.

Sınır kapıları transit geçiş ve uluslararası taşımacılık dışında karşılıklı insan geçişine mutlak suretle kapanmalı

Park ,bahçe , mesire yeri vb ortak toplanma alanlarımda bank ve oturma yerleri kaldırılmalı , insanların yakın temasına izin verilmemelidir.

Yasaklar ve kısıtlamalar nedeniyle sokağa çıkamayan insanların temel gıda ve temizlik ürünleri başta olmak üzere tüm ihtiyaçların sağlanması ve ulaştırılmasına için başta yerel yönetimler ve sivil organizasyonlar sorumluluk almalıdır,

Yaşlı ve engelli vatandaşların beden ve ruh sağlıkları açısından belli saatlerde dışarıya çıkarılarak  fiziksel mesafe gözeterek hareket etmeleri organize edilmeli bunun için sokak ve mahallelerde uygun koşullar oluşturulmalıdır.

Şehirler arası yolculuklar acil durumlar dışında kısıtlanmalı ve toplu seyahatlerin önüne geçilmelidir.

Temel gıda ve temizlik malzemesi üreten yaşamsal  öneme sahip işyerleri dışında tüm alanlarda üretime ara verilmelidir.

Sağlık çalışanlarının düzenli aralıklarla PCR ve  antikor taramaları yapılarak kendilerinin ve baktıkları hastaların korunması için tedbirler alınmalıdır.

Başta karantina ve Covid 19 polikliniklerinde çalışan sağlık çalışanları olmak üzere ihtiyaç duyan tüm sağlıkçıların ailelerinden ayrı mekanlarda konaklama ve dinlenme alanları  belirlenerek yakınlarının salgından zarar görmemeleri için gerekli planlamalar yapılmalıdır.

“İlk değil, son da olmayacak”

Dünyada ve ülkemizde  büyük salgınlar ilk kez yaşanmadı ve son da olmayacak.  Veba salgını, İspanyol gribi, Sars , Mers  ve Ebola ilk akla gelen örnekler .

Salgınlarda toplumla sağlığın tüm unsurları   arasındaki güven ve dürüstlük ilişkisinin korunması ve güçlendirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Bu durum sadece vaka sayılarıyla değil tedavi, aşı dahil salgınla ilişkili her şeyi kapsamalıdır.

Bütün  salgınlardan çıkarılacak ortak sonucun ;  salgınların bilimsellikle ve şeffaflıkla çözüleceği , bu sayede toplumun farklık sosyal ve sınıfsal katmanları arasında bir köprü kurarak milletçe dayanışmayla ile atlatılacağı gerçeğini unutmamalıyız. 

Bugün yapılan şey , hasta olmak   sadece insanların ve çevresindeki kişilerin suçuymuş gibi sürekli tekrarlamak ve düşmanlaştırmaktan   başka bir şeye hizmet etmemektedir. Hasta olmak sadece insanların suçu mudur ?

Yüzyıllardır ülkesine , devletine vergileriyle  destek veren vatandaşın kısa süreliğine de olsa temel ihtiyaçlarını karşılamanın  vakti gelmiştir.

Sadece ekonomi odaklı bir salgın yönetimi, kaybedilen onlarca binlerce  canın hesabını verebilir mi ?

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu