ÖZEL HABER

Pandemi ile birlikte işleri yoğunlaşan kuryeler trafikte görülmek istiyor!

Pandemi sebebiyle gündelik hayatın neredeyse durma noktasına gelmesine rağmen durum kuryeler açısından tersine gelişti. Paket servislerin artması ve online alışverişe dönülmesi sebebiyle iş yükü artan ve her gün ağır mesai yapan kuryeler, iki tekerlek üzerinde geçen hayatlarını anlattı.

Gün içinde iş yerlerinden aldıkları paketleri müşteriye ulaştıran ve sonrasında tekrar dönüp yine müşteriye doğru yola çıkan kuryeler, adeta motosikletlerinin üzerlerinde yaşıyorlar. Yağmur çamur demeden, ellerindeki siparişleri müşterilerine mümkün olan en kısa zamanda ulaştırmaya çalışan motosikletli kuryelerin en çok istedikleri ise ‘Anlaşılmak ve fark edilmek’.

“Kuryelik itibar kaybetti”

Özellikle de pandemi ile birlikte sayıları hızla artan ve artık fastfood işletmelerinin yanı sıra, farklı iş kollarında da kuryelerin kullanılmasının mesleklerinde itibar kaybına yol açtığını dile getiren motokurye Ali İnanç, “Pandemiden önce yalnızca restoranlar kurye ile çalışıyordu; pandemiden sonra market, manav hatta tekel bayileri bile kuryeye sistemine döndü. Herkes kurye ile çalışınca bir rağbet oldu, herkes kurye olunca da bu sefer meslek öldü.” derken, bu sebeple de aldıkları günlük yevmiyenin de iş verenler tarafından aşağılara çekildiğini belirterek, “Eskiden bir kuryenin günlük fiyat aralığı 100-120 TL arasındaydı, pandemiden dolayı işsiz kalanlar da kurye olmaya başlayınca yeni gittiğiniz bazı işyeri sahipleri ‘Senden önceki kurye 100 liraya çalışıyordu’ deyip ücretleri düşürmeye başladı. ‘Seni almam başkasını alırım’ diyerek bahaneler üretmeye başladılar.” şeklinde konuştu.

Giderek azalan jest: “Bahşiş”

Öte yandan gün içinde müşteri ve iş yeri arasında mekik dokuyan İnanç, bir jest olarak bırakılan bahşiş ve para üstü konusunda da zaman zaman problemlerin yaşandığını söyledi. “49 liralık sipariş veren bir müşteri 50 lira verip 1 lira için talepte bulunuyor. Bahşiş veren yok denecek az. Kar oluyor, yağmur yağıyor, gidene kadar ölüyoruz bunu bilmiyorlar. Ama bazı müşteriler var, çok iyi davranıyorlar. Bahşiş de veriyorlar, ‘Geç gelse de olur’ diyerek anlayışla karşılıyorlar. Biz sürekli müşteriyle diyalog halindeyiz. Bazen geç gidebiliriz, yanlış sipariş götürebiliriz. Diyalog bizim için çok önemli. Pandemiden dolayı korkuyorlar, biz onları anlıyoruz ve her türlü önlemi alıyoruz.” diyerek müşterilerden de aynı oranda anlayış beklediklerini dile getirdi.

1 yılda 190 kurye hayatını kaybetti

Kuryelerin en büyük sorunu ise trafik. Tüm Anadolu Motosikletli Kuryeler Federasyonu‘nun verilerine göre Türkiye’de ilk koronavirüs vakasından bu yana 190 motokurye trafik kazalarında hayatını kaybetti. Pandemiden önceki sene ise bu rakam 19 olarak kayıtlara geçmişti.
Gün içinde sayısız kez trafik kazası tehlikesi atlatan kurye Mehmet Töngel, yolda taşıtların kendilerini görmelerini istediklerini dile getirdi. “Yolda bilinçsiz şoförler var, bize yol vermelerini istiyoruz.” diyen Töngel, “Saygı duysunlar istiyoruz; çünkü sonuçta biz de taşıtız ve can taşıyoruz. Onlar bir kapalı kutunun içinde ama biz de iki tekerlek üzerindeyiz. Hayatımız, yaşamımız bunun üzerinde gidiyor. Paket yetiştirmek için acelemiz oluyor; çünkü müşteri bekliyor. Arabaları geçmeye çalışıyoruz; sağa geçsek sağa, sola geçmeye çalışsak sola kırıyorlar direksiyonlarını sürücüler.
Ayna kontrolü yapmadan park halinden yola çıkıyorlar. Benim başıma geldi, bir sürücü gelen var mı diye yola bakmadan önüme çıktı. Ya arabaya çarpacak, yada motoru yatıracaktım o anda, ben de motoru yatırdım. O sürücüye ‘Canıma mı kastın var?’ diye sordum, ‘Ben seni görmedim’ dedi bana. Daha dikkatli olmalarını istiyoruz onlardan. Diğer sürücülerin bizim farkımızda olmalarını istiyoruz.” şeklinde konuşurken, bu sözlere bir başka motokurye olan Faik Tekin ise, “Yolda hiç yokmuşuz gibi davranıyorlar, hiç yokmuşuz gibi ve dikkat etmeden önümüzde kapılarını açıyorlar. Sinyal vermeden önümüze atlıyorlar, hatta direk üzerimize sürenler de oluyor. Bize hiç saygı yok.” sözleriyle katıldı.

“Fırtına olsun, dolu olsun yağmur olmasın”

Tüm bunlara ek olarak siparişlerin gittiği yerlerde yaşananlar da motokuryelere zorluk çıkarıyor. Bin bir güçlükle geçilen yollar sonrasında varış noktalarına gelen kuryeler bazen ya müşteriyi bulamıyor, ya da yanlış verilen adresler ile uğraşıyor. “Siparişleri götürmek için gittiğimiz yerlerde bazen çok ilginç müşteriler çıkıyor.” diyen Tekin, “Bazen telefonu açmıyorlar, açıp da cevap vermeyenler var. Bunun yanında çoğu evin zilinde isim yok, siparişi veren müşteriye ulaşmakta zorluk yaşıyoruz.
Soğuk havalar oluyor, bazen dize kadar kar yağıyor. Yine de siparişi götürüyoruz, ‘Geç kaldın’ diyorlar. Bilmiyorlar tabi dışarda nasıl bir hava olduğunu” diyerek müşteriyi mutlu etmek konusunda zorluk yaşadıklarını belirtirken karşılaştığı en büyük zorluğu ise “Yağmur yağmasın, fırtına olsun, dolu olsun; çünkü yağmurlukla hareket edilemiyor, müşteriyi aramak için telefonu kullanamıyoruz, dokunmatik telefonlar işlevsiz oluyor. Eldiven giyiyoruz, ıslanıyor. O yüzden fırtına olsun; ama yağmur olmasın.” sözleriyle tanımladı.

“Bu işe gönlümüzü koyduk”

Son olarak yaşadıkları onca zorluğa rağmen kuryeler yine de işlerini çok seviyorlar. Özellikle de güneşli günlerde açık havanın tadını çıkaran tadını çıkaran kuryeler mesleklerinden memnun. “Bizim işimiz bu, yapmak zorundayız.” diyen kurye Emrullah Pelen, “Kar, yağmur, çamur sıkıntı yok, gönül koyduk ve yapıyoruz. Hem eğlenceli bir meslek, hem de sıkıntıları da var. Mesela güzel havalarda motor üzerinde geziyor olmak; ama trafik gibi zorlu şartlarda sıkıntıları da oluyor.” sözleriyle de iki tekerlek üzerinde geçen günü özetledi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu