ÇevreKeşanYaşam

Keşan’da itiraz dilekçelerini teslim eden 4 köyden yükselen ses: “Köyümüze jeotermal istemiyoruz!”

Keşan’a bağlı Kılıçköy, Türkmen, Akçeşme ve Boztepe köyleri sınırları içerisine özel bir firma tarafından yapılmak istenen Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Çalışmaları Projesine karşı çıkan köylüler, imza dilekçelerini Keşan Kaymakamlığına teslim ederken, Keşan Kent Konseyi öncülüğünde düzenlenen basın açıklamasında, projenin 1. derece tarım arazileri üzerinde planlandığını belirtilerek, olası ve tehlikeli sonuçlarına dikkat çekildi.
Köylüler adına konuşan Boztepe Köyü Çevre Platformu Sözcüsü Ali Karakaş, söz konusu projeyle köylünün topraklarına çökülmeye çalışıldığını dile getirerek, “ÇED sürecinde onayına ihtiyaç duyulan tüm kurumların desteğini bekliyoruz, doğru olanı yaparak, projeye uygun değildir diyeceklerini umuyoruz. Unutmayın, biz bu toprakları babamızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.” şeklinde konuştu.

7 Şubat 2025 Cuma günü Keşan’da, Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen basın açıklamasına siyasiler ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı. Açıklamanın ardından toplanan 400 itiraz dilekçesi Keşan Kaymakamlığı’na teslim edildi.

“Bu artık tüm Trakya’nın toprağına sahip çıkma mücadelesidir!”

Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı, burada yaptığı konuşmada; “Bugün burada, toprağımızı, suyumuzu, meralarımızı korumak için bir araya geldik. Çünkü biliyoruz ki; bu topraklar sadece taş ve topraktan ibaret değildir; bu topraklar bizim geleceğimizdir, çocuklarımızın ekmeğidir! Yıllardır suya hasret kalmış bu verimli araziler, Hamzadere Barajı’yla berekete kavuştu. Çiftçimiz, üreticimiz suyla buluştu, umutlandı. Ama şimdi ne oluyor? Birileri çıkmış, özel şirketlerin menfaatine, bizim topraklarımızı elimizden almaya çalışıyor! Çeşitli bahanelerle, türlü vaatlerle göz boyamaya çalışıyorlar. Diyorlar ki: ‘Kaplıca yapacağız, otel yapacağız, sera yapacağız.’ Sorarım size, buraya otel mi gerek, üretim mi? Sera mı gerek, çiftçiye destek mi? Şimdi bir de Kocahıdır’ın meralarına, Hacıköy’ün, Beyendik’in, İbriktepe’nin bereketli topraklarına güneş panelleri, rüzgar santralleri kurmak istiyorlar. Yetmiyor! Karlıköy halkı ‘Meralarımıza patlatmalı taş ocağı istemiyoruz!’ diye direniyor! Yetmiyor! Paşayiğit, Kocaçeşme, Karasatı köyleri ‘Maden ocakları istemiyoruz!’ diye ayaklanıyor! Mecidiye halkı taş ocaklarına karşı dimdik duruyor, yeni ocaklara izin vermiyor! Bu artık sadece 2-3 köyün tarlasının, merasının mücadelesi değil! Bu artık tüm Trakya’nın toprağına sahip çıkma mücadelesidir! Her gün, her gece özel şirketler masa başında dosyalar hazırlıyor. Meralarımıza, topraklarımıza nasıl el koyacaklarının hesabını yapıyorlar. Planları hazır, bahaneleri bol! Biri çıkıyor, ‘enerji’ diyor, biri çıkıyor, ‘yatırım’ diyor. Ama hepimiz biliyoruz ki, onların derdi ne çiftçi, ne köylü, ne de bu memleket! Onlar ağacın yeşilini, başağın sarısını tanımazlar! Onlar sadece doların, Euro’nun renklerini bilirler! Atalarımızdan bize miras kalan bu bereketli ovaları özel sektöre devredip, onların kemiklerini sızlatmayın! Bugün bize 40-50 dekar demiyorlar, tam 5800 dekar verimli tarım arazisini elimizden almak istiyorlar. Oysa devletin görevi, bu toprakları korumaktır, satmak değil! Ama yasaları hiçe sayarak, ‘milli çıkar’ adı altında, ‘stratejik yatırım’ diyerek, bizim topraklarımızı özel şirketlere peşkeş çekmeye çalışıyorlar. Biz köle olmayacağız! Biz kendi köyümüzde, kendi tarlamızda ırgat olmayacağız! Sizlere büyük paralar teklif edebilirler, tarlanıza değerinden fazla fiyat biçebilirler. Ama unutmayın, bu topraklar sadece para değil, bir mirastır. Atalarımızdan bize kalan, bizim de çocuklarımıza bırakmamız gereken kutsal bir emanettir. Toprağımızı kaybedersek, ekmeğimizi kaybederiz. Toprağımızı satarsak, geleceğimizi satarız. Değerli dostlarım, gelin, birlik olalım. Gelin, toprağımıza sahip çıkalım. Gelin, bu oyunlara gelmeyelim. Köyümüzün efendisi olalım! Toprağımızın efendisi olalım! Emeğimizin efendisi olalım! Trakya’nın topraklarını savunmak, geleceğimizi savunmaktır! Hep birlikte, tek yürek, dimdik duracağız!” dedi.

“Topraklarımıza ve meramıza çökme projesi”

– “Umarız ki, bölgemiz için felakete yol açacak bu projeden hemen vazgeçilir”

Daha sonra konuşan Boztepe Köyü Çevre Platformu Sözcüsü Ali Karakaş, 21 Ocak 2025 tarihinde Edirne Valiliğine sunulan Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Çalışmaları Projesi için ÇED sürecinin başladığının ilan edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
“Aynı şirketin istenmemesine rağmen ikinci başvurusu olan bu projenin kötü niyet içerdiğini görebiliyoruz. Keşan merkeze kuş bakışı 7 km mesafede olan, Boztepe Köyü’ne 350 metre mesafeden başlayarak Akçeşme, Türkmen, Müsellim ve Kılıçköy’üne kadar çıkan 5850 dekar alanda sondaj çalışması adı altında Türkiye Jeotermal Kaynaklar haritasına göre jeotermal kaynağın bulunmadığı 1. derece tarım arazilerinde  aramalar yapılmak istenmektedir.

Sondaj yapılmak istenen bölgeden Hamzadere Sulama Kanalları ve Keşan İçme Suyu Hattı, Esetçe Grubu İçme Suyu Hattı geçmektedir. Keşan’ın su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan müşterek su altı kaynaklarını, Akçeşme, Boztepe, Türkmen’de bulunan tatlı su kuyularını etkileyeceği kaçınılmazdır. Çünkü sondaj derinliği 850 ile 1150 metre olacağı bildirilmiştir.

Nasıl olduysa proje alanının çoğunu Boztepe Merası, Türkmen’in Hazine arazileri, Kılıçköy’ün Mera vasfındaki Hazine arazileri oluşturmaktadır. Karşı çıktığımız bu projenin göstermelik bir proje olduğu, hazırlayan firmanın yerin altıyla işi olmayıp üstüyle ilgilendiği apaçık ortadadır. Duyduğumuz söylemlerle konuyu aydınlatmak gerekirse, ısrarcı firmanın göstermelik projeyle amacı mera ve hazine arazilerini elimizden alıp malın gerçek sahibi çiftçileri yapacakları jeotermal ile ısıttıkları sera ve tarlalarda çalıştırmakmış.

Topraklarımıza, meralarımıza çökmek isteyen bu projeye hiç destek yoktur, aksi yani faydalı bir proje olsaydı proje sahibi firma önce den gelip bizimle iletişime geçerdi. Hukukun yanı sıra ahlaka da aykırı olduğunu düşündüğümüz bu yaklaşımı halk olarak görüyor, anlıyor ve reddediyoruz. Eğer ki bu mera ve hazine yerlerinde çiftçilik, tarım yapılacaksa biz halk olarak ezelden beri burada yaptığımız gibi merayı ve hazine arazilerini de işleme gücüne fazlasıyla sahibiz.

Umarız ki, bölgemiz için felakete yol açacak bu projeden hemen vazgeçilir. Neresinden baksanız bölgeye hiç bir faydası veya kamu yararı olmayacaktır. Bölgemizin deprem kuşağında olduğu bir çok bilimsel çalışma da belirtilmiştir, depremleri tetikleme gibi doğal etkileri olabilir. Hava sıcaklığını artırarak iklime etki edebilir. Çıkarılacak suyun ve çamurun doğaya salınıp doğayı kirleteceği projeden anlaşılmaktadır. Çıkacak olan zehirli gazlar neticesinde havayı kirleteceği, çalışma esnasında gürültü kirliliği oluşturacağı ortadadır.

Bu öngörülebilir etkiler gerek Ege bölgesindeki çalışmalardan gerek ise bir çok bilimsel çalışmada kanıtlanmıştır. Mera alanımızda yapılmak istenen sondaj çalışması sırasında çıkacak olan çamur ve sıcak su köyümüze 100 metre mesafede bulunan hayvanların su ihtiyacını karşılamak için yapılmış olan gölete oradan da köy içinden geçen dereye salınacaktır, projede de belirtildiği üzere başka bir alternatif yoktur. Bunu hangi vicdan kabul edebilir 1. derece tarım arazilerini işlenemez hale getirecek bölge köyleri ve Keşan merkezini etkileyecek olan bu projeyi kabul etmiyoruz.

Ola ki şirket yetkilileri biz buralarda sera kuracağız bu suyu da serada kullanacağız diyebilirler. Bu daha da vahim bir durumdur. Birinci derece tarım arazisinde sera olmaz, sera alanları elverişsiz alanlardır, sera yaparken maksat elverişsiz alanları tarıma kazandırmaktır, sera kurulumları hava ve toprak uyumu olmayan yerlerde olur, ısıtma sistemi olan sera alanları kış ayları uzun ve soğuk geçen iklimlerde olur, seralar 12 ay boyunca üretim yapmak amaçlı kurulur, bizim arazimizde kurulacak seraların ısıtma değil soğutma sistemli olması gerekir, bölgemizin son beş yıl ısı verilerine bakın uç sıcaklıkları ortalama 10 derece, kapalı alan sıcaklığı da kışın büyük bölümünde 18 derece civarı olacaktır, bitki büyüme sıcaklığı 18 derece de başlar, seracılık faaliyeti için uygun yer burası değildir, dünyanın hiçbir yerinde birinci derece tarım arazisinde seracılık yapıldığı görülmemiştir, tarıma elverişsiz alanları üretime kazandırmak amaçlı hava sıcaklıkları ve coğrafi şartlar tarım yapmaya uygun olmayan yerlere sera kurulur.

Her ne surette olursa olsun bu proje bölgeye hiç bir faydası olmayacağı gibi köylerimizdeki hayvancılığı bitirecektir. Temennimiz bu projenin iptal edilmesidir. Ülke ekonomisinin sıkıntıda olduğu bu dönemde insanımız açlıkla sınanmasın gıdaya rahatça ulaşsın diye tarım girdilerinin %200 arttığı şartlarda üretim yapmaktayız, ahırdaki hayvanımızı eşimizin kolundaki tek bileziği satıp gübre tohum mazot almak üretimi devam ettirmek için uğraşırken böyle konularla muhatap bırakılmak bizleri son derece üzmektedir.

Teşbihte hata olmaz; iki göz odalı bir eviniz olduğunu düşünün bir gün bir şirket resmi kanallardan evinizin bir odasını alacağını duyuruyor, işte bizim başımıza gelen budur, bize göre utanç verici bu girişimi evimize sahip çıkmak adına istemediğimizi duyurarak itiraz dilekçelerimizi Kaymakamlığa sunduk, ÇED sürecinde onayına ihtiyaç duyulan tüm kurumların desteğini bekliyoruz, doğru olanı yaparak projeye uygun değildir diyeceklerini umuyoruz, unutmayın biz bu toprakları babamızdan miras değil çocuklarımızdan ödünç aldık.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu