GenelGündemKeşanTürkiyeYaşam

Keşan Kent Konseyi’nden torba yasa tepkisi: “Baltayı doğaya değil vicdana vurdular!”

Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı, TBMM’ye sunulan ve zeytinlikler ile ormanları “yatırım alanı” kapsamına alabilecek yeni yasa teklifine tepki gösterdi.
Dr. Özdağlı: “Bu sadece doğaya değil, halkın iradesine de bir darbedir.”

Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı, hazırlanan yasanın zeytinliklerden ormanlara, kıyılardan meralara kadar birçok doğal alanı sermayeye açtığını belirterek, “Bu yasa geçerse sadece ağaçlar değil, vicdanlar da budanacak.” dedi.

Meclis gündemine alınan ve “yatırım alanları”nın kapsamını genişleten yeni torba yasa teklifine yönelik tepkiler büyürken, Keşan Kent Konseyi Başkanı Dr. Uğur Özdağlı da, yayımladığı açıklamada, yapılmak istenilenin doğaya ve halkın söz hakkına açık bir müdahale olduğunu vurguladı.

Dr. Özdağlı, açıklamasında şunları dile getirdi:

Baltayı Doğaya Değil, Vicdana Vurdular!
Sessiz bir çığlık yükseliyor bu topraklardan.. Zeytin ağaçlarının dallarından, ormanların serinliğinden, toprağın kalbinden geliyor.
O çığlık, “durun!” diyor, “bir yeri daha yok etmeyin!”.. Ama duyan yok!
Çünkü artık doğanın kaderi, birkaç kişinin vereceği kararlara teslim ediliyor.
Yeni Yasa, Eski Acıların Tekrarı!

Meclis’e getirilen torba yasa, tam anlamıyla doğaya karşı bir savaş ilanı! Zeytinlikler, ormanlar, meralar, kıyılar… Hepsi tek kalemde “yatırım alanı” yapılabilecek. Üstelik hiçbir yerel kurumun, halkın, çevre örgütünün itiraz hakkı kalmadan.. Çünkü karar artık sadece Saray’da kurulacak bir üst kurulda.. Halk dışarda.. Uzman dışarda.. Doğa dışarda.. İçeride kim var? Yatırımcı. Ve sadece o!
ÇED mi? O da Artık Formalite!

Eskiden bir enerji tesisi ya da maden sahası kurulacaksa ÇED raporu gerekirdi. Kuş türleri sayılır, yeraltı suları incelenirdi.
Bugün? Yeni yasa diyor ki: “ÇED süreci çok yavaş, bunu kısaltalım!”
Yani artık “Bu ormanda ne yaşar?” diye sormadan kepçe girecek, dinamit patlayacak.
Kamu yararı deniyor.. Ama hangi kamu bu?
Köylünün zeytinliği elinden alındığında, yaylaya taş ocağı kurulduğunda kim kazanıyor?
Belli ki biz değiliz!.. Kazanan hep aynı: Rant.
Bir Orman Daha Yanmadan… Yıllardır orman yangınlarında, sel felaketlerinde, susuzlukta hep şunu söyledik: Doğayla oynanmaz!

Ama şimdi oynuyoruz, hem de yasal kılıfla!
Yeni yasa, doğanın kalan son direnç noktalarını da iş makinesine yem etmeye hazırlanıyor.
Ruhsatlar hızlandırılacak.. Kurum görüşleri kaldırılacak.. Tarım alanları madenle dolacak.. Zeytinlikler enerjiye feda edilecek.. Ve biz; suyumuzu, toprağımızı, geleceğimizi kaybedeceğiz!
Halkın Sesi Susturuluyor! Yeni yasa sadece doğayı değil, halkın sesini de susturuyor.
Bölge halkı, köylüler, meslek örgütleri, çevreciler artık sürecin parçası değil. İtiraz hakkı yok. Mahkemeye gitmek zor. Çünkü kararlar “stratejik yatırım” diyerek hukukun üstünde bir kılıfla korunuyor.

Bu, demokrasiye de darbedir! Bu, yerel katılımın mezar taşını dikmektir. Bu, halktan alınan bir ülkeyi, rantçılara devretmektir. Susmayacağız! Bu yasa geçerse, sadece ağaçlar kesilmeyecek. Vicdanlarımız da budanacak. Toprak sadece taşınmaz olmayacak, yaşanmaz hale gelecek. Köyler boşalacak, dereler kuruyacak, çocuklar nefes almak için şehirlere kaçacak. Ama biz susmayacağız!
Çünkü bu toprakların her karışında bir annenin duası, bir çocuğun gülüşü, bir çiftçinin emeği var.
Hiçbir yasa, bunlardan daha güçlü değildir. Baltayı toprağa değil, talana indirenlere karşı; birlik olmanın zamanıdır!”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu