Kamu zararına vurgu yapan Pekcan: “Sayın Başkan kul hakkı yiyorsun!”
Yaşanan olaylı yıkım süreci ile Keşan ve bölge gündeminde geniş yer tutan Keşan Belediyesi’nin eski hizmet binasının yıkımında sular durulmuyor. Yaşanan süreç hakkında dün açıklama yapan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun ardından, Helvacıoğlu’nun hedefine aldığı Cumhuriyet Halk Partisi Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan konuştu. Binanın olaylı yıkım sürecinden, belediye çalışmalarına kadar çok sayıda konu üzerinden Helvacıoğlu’nu adeta topa tutan Pekcan, yapılan işlerle ilgili büyük kamu zararı oluştuğunu dile getirerek, ” “Yıkımda yediğin kul hakkının haddi hesabı yok. 30 ayda bir dikili ağacın yok” diye konuştu.
Keşan Belediyesi’nin eski Hizmet Binası’nda yaşanan yıkım süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunarak sözlerine başlayan Recep Pekcan, açıklamasında şu ifadeleri kaydetti:
“Aslında kendisi provokasyon yapıyor.”
“Yıkım sürecinde, esnafımızın yanındaydık. Onlara yardımcı olmaya çalıştık. Sürecin doğru işlemesi için bir şeyler yaptık. Belediye başkanının dediği gibi provokasyon değildi. Ama o öyle görmek istiyor. Aslında kendisi provokasyon yapıyor. Okan vekille birlikte gidip, yaptığımız açıklamada olan ve yaşanan şeylerden bahsettik. Fakat, belediye başkanı yanlış söylenen bir şeyler varsa, düzeltmek yerine bambaşka konulara girdi. Etik ve ahlaki değerler, özel hayat ayaklar altına alındı.”
“Halkından korkan bir belediye başkanı olur mu?”
“Eski belediye binası, %80 hasarlı denilerek insanlar tahliye edilmeye başlandı. İnsanlar işyerlerini boşaltmaya başlamıştı. Fakat, süreç yeniden verilen sürelerle ilerledi. Bizim eleştirdiğimiz konu, insanların oradan çıkarılma yöntemleridir. Hiç umursanmamaları ve ne haliniz varsa gidin görün denmesidir. Verilen süre bitmeden ve halen orada çalışan esnaflar olduğu halde onların maddi manevi durumu göze alınmadan bir süreç yaşandı. Haziran ayından sonra uzatılan bir süre var. Kolluk kuvvetleriyle bir takım tebligatlar verilerek, insanlar çıkarılmaya çalışıldı. Ben ilgili mülki amirle konuyu görüştüm. Onlar da işini yapıyorlar. Ama burada ilginç olan şey, ilk defa Keşan Belediyesi, halkı ve esnafı, kolluk kuvveti kullanarak çıkarmaya çalışıyor. İşler karıştı ve ihale süreci iptal edildi. Aradan geçen süreç içerisinde, ben orada belediye başkanını görmedim. Halkından korkan bir belediye başkanı olur mu? Yanlış yapıyorsan ve yaptığın işten sıkıntıların varsa, o zaman insanların yanına çıkamazsın. Belediye başkanı da, öyle yaptı.”
“Çok büyük bir kamu zararı oluştu”
“Keşan Belediyesi’nin 8 Kasım 2021 Pazartesi günü saat 10.30’da belediye binasındaki işyerlerinin tahliyesine başlanacağı bildiriliyor. İlgili yazı, 3 Kasım’da teslim ediliyor. Başka birine ise, 11 Kasım 2021 Perşembe günü tahliye edileceği ifade ediliyor. Gönderilen başka bir yazıda ise, 25 Kasım’a kadar oturun ki, herhangi bir talan olayı yaşanmasın deniyor. Daha sonra gidip yıkıma başlanıyor. Öncesinde bazı engelli derneklerinin de bulunduğu yerlerin elektrik ve suyunu keserek, çıkmaya zorluyorsunuz. İnsanlar taşınmaya çalışırken bir yıkım süreci başlatılıyor. Aldıklarını demirbaş olarak dile getiriyorlar. Düğün Salonu’ndan masa, sandalye ve klimalar alınırken, petekler, kazan ve para yapacak şeyler söküldü. Alüminyum pencereler sökülüyor. Belediye, 4 Kasım’da söküm işlemlerine başlıyor. Buradaki kritik nokta ekonomik olarak geçinemeyen insanların bir şeyler kazanmak için oraya gidip talan ve söküm yapması değildir.
Bunları söken belediyedir. Bunları çok net bilmemekle birlikte hurdacıya satılırken, bir kısmı da kademeye gittiğini biliyorum. İhale şartnamesinde, binanın yıkımı sonucu enkazdan çıkacak malzemenin tahmini bedelinin 796 bin 140 TL olarak belirlendiği görülüyor. Eğer ihale yapılsa ve şartlar bozulmamış olsaydı, belediye en az 800 bin TL civarında para alacaktı ihaleden. Belediye kendi eliyle şartnameyi bozduğu için ihale yapılamıyor. Doğrudan teminle, Keşan’dan değil; İstanbul’dan bir şirkete veriliyor. Ama burada çok büyük bir kamu zararı oluştu. Bunun hukuken bir suç olduğunu biliyorum.”
“Biz de yıkım yaptık ama kimseye ne halin varsa gör demedik”
“Pazaryeri ve belediye binası yapılırken, oradaki insanlar için yerler yapılmıştı. Galerici esnafının mağdur olmaması için yer yapıldı. Pazarcı esnafı için büyük bir hal yapıldı. Biz de yıkımları yaptık ama kimseye ne halin varsa gör demedik. Köy garajı ve eski belediye binasının bulunduğu alanlarla ilgili herhangi bir projesi yok. Başkan proje yaptırıyorum diyor ama elinde görsellerle gezen bir arkadaşımızdır. Köy garajı, 14 Ocak 2020 yılında yıkılmış. O süreçten bu yana herhangi bir proje yok. Depreme dayanıklı olmadığı için rapor alındı. Buraya konteynırlar konulsaydı ve insanlar işlerin devam etseydi. Proje olacağı zaman yaşanan durum bu diye insanlara anlatılabilirdi. Eski İtfaiyenin yeri, 18 Şubat 2020 tarihinde yıkıldı. Oradaki insanlara da, çıkın denildi. Ama geçen süreçte herhangi bir şey yok. Başkan balçıkla güneşi sıvamaya çalışıyor. Ortada bir proje yok. Başkan yatıp kalkıyor ve kafasından bir şey uydurup getiriyor ve kendisi nasıl istiyorsa öyle yapılmasını istiyor. Tartışmadan onaylayacaksın düşüncesi içerisinde. Keşan yararına olacak her projeye biz zaten varız. Projesi olmayan yerlere projesi var denildiğinde, sistem tıkanıyor. Her iki projede de, yıkımı beceremiyor. Başkanın yaptım diye övündüğü konular yol ve kaldırımdır. Hep beraber karar verilen şeylerdir. O kadarcık iş bile düzgün şekilde yapılmıyor.”
“Kamu zararı söz konusu, bunları da soracağız”
“Muammer Aksoy Caddesi’nde beton asfalt yapıldı ama üzerine asfalt atılmaya çalışılıyor. Burada da, kamu zararı söz konusu. Muhtar Ali Çevikel Caddesi’nde beton asfalt yapıldı ve 1 ay sonra asfalt söküldü. Üzerine normal asfalt yapıldı. Bunların cevaplarını herkes öğrenecek. Oluşan kamu zararlarının hepsi tahsil edilecek. Olan suiistimallerin hesapları, Türkiye’de olduğu gibi Keşan’da sorulacaktır. İhale edilen yerlerde belediye personeli ve araçları çalışıyor. Bizim araçlar niye orada? Bizim çocuklar neden orada çalışıyor? Bizim araçlar niye orada? Bizim çocuklar neden orada çalışıyor? Bunu arkadaşa sorduk; burasını yaptırıp söktürdünüz, bunun parasını ödediniz mi? Ödemediyseniz ne kadarını ödemediniz ve nasıl anlaştınız? Üzerine asfalta kaç para harcadınız? Tek seferde yapılsaydı kaça çıkardı, bu şekilde ne kadar bir zararınız oldu? Buna da cevap alamadık. Mehmet Gemici Caddesi’ni biliyorsunuz, oraya da 3 kere asfalt atıldı ve şu an kaldırım asfalttan daha da aşağıda. Son rezalet de Rasim Ergene Caddesi meclis üyesi arkadaşlar ve vekilimizle gezdik. Esnaf çok şikayetçi, yol öyle bir daraltılmış ki; bir araba arıza yaptı, bitti. Bir kişi eşya taşıyacak yol kapandı. Ortaya bir refüj yapmışlar, araçlar da dönemiyor. Bir de orada çok ilginç bir şey var, kocaman elektrik direkleri dikiliyor. O kadar büyük ve masraflı direklere gerek var mı? Bu direkler kaç para? Kimden ve nasıl alıyorsunuz? Neden bu kadar sık aralıklarla dikiyorsunuz? 10 direkle geçilecek yerde neden 30 direk var. Bunları da soracağız. Bunun yanında Rasim Ergene Caddesi kocaman bir cadde, neden ihaleye çıkarmıyorsunuz? Neden parçalayarak doğrudan teminle istediğiniz insana veriyorsunuz? Bunları da soracağız.”
“Hepsi dosyalar ile teslim edilecek”
“Bir konu da rahat olun sevgili Keşan halkı, bunların hepsiyle ilgili çalışmalar ve dosyaları da hazırlanıyor. Denetleme komisyonumuz kurulduğu zaman her birini tespit ediyor. Başkan çıkıp anlatıyor, ama bunlar orada kalıyor. Bir müfettiş geldiği zaman bakılacak yerler hep bunlar; ama bizim her konu ve yapılacak her şeyle ilgili çalışmamız var. Bir dahaki belediye seçimlerinde bizden bir arkadaş geldiğinde bunların hepsi dosyalar ile teslim edilecek ve seçimden önce de bunlar konuşulacak.”
“30 ayda bir dikili ağacın yok”
“Olan şeyler de çalışmıyor. Başkan bir açıklasa ya, Keşan’ın bir arıtması var. Bu arıtma çok uzun bir süre çalışmadı. Öylece doğaya verdiniz. Bunu mezbaha ile olan kan gideri vardı, bunu mecliste konuştuk. Sonra çalıştığını söyledik, çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. 30 yıldır bizim sahip olduğumuz şeyi çalıştırmak lazım. Yayla ve Erikli arıtması da çalışmıyor. 30 ayda bir dikili ağacın yok. Başladığı proje var. Kar yağdığı zaman Keşan pazaryerinde çay dağıtacağım sayın başkan. 30 ayda belediyenin üzerini kapatmayı bile beceremedin. Defalarca proje yaptın, ranta çevirmeye çalıştın, değerli yerleri satmaya çalıştın. Biz kredide her türlü kolaylığı sağladın, 30 ay geçti onun üzerini kapatalım bari be mübarek!”
“Hiçbir konuda bilgisi yok”
“Belediye Başkanı’nın hiçbir konuda bilgisi yok. Aslında sorunun temeli de belki de burada. Dersini çalışıp geliyor, eline verilen bilgileri okuyor. Arada kendinden konuşmaya başlıyor, o bölüm çok tehlikeli, o bölümde çok fazla hata yapıyor; ama temelde bir bilgisi yok. ‘Deprem analizi ne zaman yapıldı?’ sorusuna müdüre dönüp soruyor. Konu çok güncel, üç aşağı beş yukarı nasıl tarihini bilmezsin? ‘Yıkım ne kadar sürecek?’ sorusuna ’16 Kasım’da ihale var’ derken müdürü uyarıyor: ‘İhale şartları bozuldu, ihale iptal’ diyor. İnanılır gibi değil. Orada konuşma yapılırken doğrudan teminle verilmiş, yıkım da sürüyor. Başkan ihalenin şartlarının bozulduğunu ve ihalenin iptal edildiğini bilmiyor. Ve bu adam Keşan’ı yönetiyor iyi mi!
“Dersini çalışıp gelmesini bekliyoruz”
“Gasptan bahsedilirken, ‘Esnaf 700 dükkanı gasp etti’ diyor. Keşan esnafına ‘Siz dükkanları gasp ettiniz’ diyor. Sonra esnafı sevdiğini söylüyor, bir kira artışı oldu akıllara zarar. Kantarın topuzu bu kadar kaçmaz ki. Erikli suyu çarşafa dolandı, ne olacağı belli değil. Ne sayı tespit edildi? Yayla’ya su gitmeyecek denildi, su verildi. Yapılan iş kötü, hak edişler nasıl ödendi? Arada su müdürü değişti. Yaptığın hiçbir iş de düzgün olmuyor ki, hepsi çorbaya dönüyor ve bitmiyor. Onunla ilgili açıklamasını bekliyoruz, dersini çalışıp gelmesini bekliyoruz; yakında özelleştirilen su ve kanalizasyon işini de konuşacağız.”
“Sen kimsin de ‘Sen o aileye yakışmıyorsun’ diyorsun?”
“Son açıklamasında da bunu yaptı, etik ve ahlaki değerlere dikkat etmek gerekir. Siyaset yapıyoruz, her birimizin bir ailesi işi ve çevresi var. Her seferinde yaptığı gibi özel hayata girmeye kalkarsak çok büyük sıkıntı çıkar. ‘Sen o partiye yakışmıyorsun’ diyor. Sen kendini ne sanıyorsun? Kaymakam gibi davranıyorsun, emniyet müdürü , jandarma komutanı, meclis üyelerine korumaların gibi davranıyorsun. Sonra ‘Sen o aileye yakışmıyorsun’ da dedi. Neredeyse 40 seneye yakındır siyaset ve hekimlik yapıyorum. En çok dikkat ettiğim şey, paçama bir damla bile çamur bulaşmaması. En çok korktuğum şey haram yemektir, dolayısıyla da aynaya batığım zaman kendimi de seviyorum ben. Ailem için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Sen kimsin de ‘Sen o aileye yakışmıyorsun’ diyorsun? O topa girdiğimizde ben hiç konuşmam; ama bir gün biri bir konuşmaya başlar, çok sıkıntı olur. İşini yap, siyasetini yap ama bu konuda ‘dost’ tavsiyesi de diyemeyeceğim, benden sana tavsiye. “
“Eğer utanıyorsan neden o partiye girdin?”
“Bu son açıklamada Okan vekille ilgili bir takım şeyler söyledi, o cevabını gönderdi; ama hiç ağzına almaması gereken birini de ağzına aldı genel başkanımıza da bir takım şeyler söyledi. ‘Kılıçdaroğlu bile gelse’ diyor! Sen kimsin be? Kimsin sen de benim genel başkanıma laf ediyorsun. Böyle kendini bilmezlik olur mu?
Ben kendimi bildim bileli CHP’liyim ve aslanlar gibi de rozetimi takıp söylüyorum. Senin ağzından bir kere ‘AKP’liyim’ lafını duymadım. Seni o koltuğa oturtan, aday yapan AKP. Sen partinden mi utanıyorsun? Partinle çok büyük sıkıntıların mı var? Yatıp kalkıyorsun hep ‘CHP’, yahu bir kere de ‘AKP’liyim’ de. Utanma. Eğer utanıyorsan neden o partiye girdin? Senin ilçe başkanının, milletvekilinin, meclis üyenin haberi yok. Belediyede yaptıklarından müdür yardımcılarının bile haberi yok.
Senin o ‘yakışmıyorsun’ dediğin yere gelmek için ne kadar çabaladığını da ben biliyorum; ama genel başkanımızı bile karıştırıp buraya geldikten sonra, çok yakında yaşanacak genel seçimden sonra olacak iktidar değişimi ile geldiğimizde seni ilgili ile izleyeceğim. Gereği de yapılacak arkadaşım.”
“Yıkımda yediğin kul hakkının haddi hesabı yok”
“Yanlışlar yaparız; ama en tehlikeli olan şey kul hakkı. Ben tanrıya inanırım ve en çok korktuğum şey de kul hakkıdır. Sayın başkan çok kul hakkı yiyorsun! Yıkımda yediğin kul hakkının haddi hesabı yok. Oradaki bir esnafın sana ettiği bedduayı dinleyemedim bile. Kul hakkı yemekten vazgeç. Yatacak yerimiz olmaz o zaman.”
“Bütün Ankara ve TBMM seni görecek ve meşhur olacaksın”
“Sana mutlu bir haber ve vereyim, bu rezillikten sonra şimdi meşhur olacaksın. Tüm Ankara ve meclis seni duyacak. Okan vekilimiz gen sorusunu hazırlamış İçişleri Bakanımızın cevap vermesi temennisiyle, hakkında bu yıkımla ilgili bir gensoru verilecek. Bütün Ankara ve bütün TBMM seni görecek ve meşhur olacaksın.”
Elektrik faturasından TRT payının kaldırıldığını ve iktidar değişikliğinde diğer kaçak ve okuma bedeli gibi diğer kalemlerin de kaldırılacağını ifade eden Pekcan, açıklamalarına 10 Kasım ile ilgili söylediği şu sözlerle son verdi:
“İnsanlar eksik ve sıkıntılı oldukları yerleri çok konuşurlar”
“Son bir çağrım var. Yarın 10 Kasım. İnsanlar eksik ve sıkıntılı oldukları yerleri çok konuşurlar. Dünkü açıklamada yine, sayın başkan Atatürk fotoğrafını gösterip ‘Biz de Atatürkçüyüz’ diyordu. Senin o bölümünde bir sıkıntın var demek ki. Ben ADD başkanlığı yaptım, Atatürk’ün kurduğu partide de siyaset yapıyorum; ama hiç Atatürk üzerinden siyaset yapmadım. Ama sen yatıp kalkıp ‘Atatürk’ deyip duruyorsun. Burada bir sıkıntı var herhalde.”
“10 Kasım’da Cumhuriyet Meydanı insanla dolsun”
“Yarın 10 Kasım burada törenler oluyor ve halk çok eksik. Bu törenler ve bayramlar seçilmişler ve atanmışlar için icat edilmiş bayramlar değildir. Sahip çıktığımız oranda yaşamaya ve değer kazanırlar. En üzüntülü günümüz 10 Kasım. Ben yarın tüm Keşan halkını hiç çekinmeden aramıza gelin. Önümüze ve arkamıza geçin. Yarın 10 Kasım’da Cumhuriyet Meydanı insanla dolsun. Gösterin. Saygınızı, özleminizi gösterin. Bugünlerde yaşamamızı sağlayan ve bizim hiç de sahip çıkmayı beceremediğimiz bu düzende Atatürk’ümüze saygınızı gösterin. Söz verin. Yarın hep beraber Cumhuriyet Meydanı’nda buluşalım.”