Ekmek zammı esnafın gündeminde: “Mideye giden ekmek azaldı”

Artan maliyeteler sebebiyle Keşan’da ekmeğin gramajı düştü ve 2 liradan satılan ekmek 230 gramdan 200 grama indirildi. Yeni tarifenin geçerli olduğu ilk gün gittiği bakkalda 5 dakika arayla iki farklı boyutta ekmek alan Keşanlı esnaf Kemal Ayaroğlu, o anı sosyal medya hesabından paylaştı. Yeni ekmeğin gramajına tepki gösterilen o paylaşım büyük ilgi gördü.
Ekmek 5 dakikada küçüldü
İki ekmeği yan yana koyan ve bu şekilde paylaşım yaparak tepkisini dile getiren Ayaroğlu “Ağlanacak halimize güler duruma geldik” diyerek ekmekteki gramaj ayarını şu ifadelerle anlattı: “Bu olayı pazar günü, pazar günü bakkala ekmek almaya gittiğimde yaşadım. İki ekmek aldım ve döndüm, bir iki dakika sonra yeni ekmek arabası gelince tekrar ekmek almaya gittim o zaman ekmeğin ufalmış olduğunu gördüm. Sonra sosyal medyadaki paylaşımları ve konuyla ilgili çıkan 230 gramlık ekmeğin 200 grama düştüğü haberlerini gördüm. Ben bu duruma tepki gösterdim, yani 5 dakika önce aldığım ekmekle 5 dakika sonra aldığım ekmeğin arasında fark vardı. Herhalde bizim fırıncı bundan geç haberdar olmuş ki, ilk ekmekleri büyük sonrakilerini de küçük yapmış. Artık ağlanacak halimize güler duruma geldik gerçekten de.”
“Mideye giren ekmek azaldı”
Bir lokanta esnafı olarak, işletmesinde her masada en çok tüketilen ekmeğe gelen yeni tarife karşısında zorluklar yaşadığını kaydeden Ayaroğlu, diğer vatandaşların da kendisiyle aynı konumda olduğunu söyleyerek, “Ekmeğe yüzde 15 zam geldi. Ben bir esnaf olarak bunun zahmetini yaşıyorum. Aynı şekilde emekli, ve asgari ücretle geçinenleri de düşünüyorum. Bu insanlar en son Temmuz ayında zam aldılar ondan sonra hiçbir şekilde maaşlarına zam gelmedi; ama yağa, süte, ete ve şekere zam geldi. Bunlar da vatandaşın zaten olmayan alım gücünü iyice öldürüyor. Vatandaş ne yapacak bilemiyorum, ben de bunun için böyle bir paylaşım yaptım. Vatandaşın aldığı para hiç artmadı; ama midesine giren ekmek azaldı. Bir de normal ekmekte yüzde 15 olan zam; alışveriş yaptığımız bir fırında kepek ekmeğe yüzde 25 olarak denk geldi. 2 lira olan ekmeği 2.50 TL yaptılar. Hadi yüzde 15’i kabul ettik; ama neden yüzde 25’lik bir zam geliyor.” sözleriyle diğer gruplardaki zam oranlarına dikkat çekti.
Zamlar bekleyebilir miydi?
Artan maliyetler sebebiyle yeni tarifeye geçilmesini değil, zamanlaması hakkında eleştiride bulunan Kemal Ayaroğlu, “Fırıncılar da belki haklı.” derken, “Tedarik edenler ve üreticiler de belki haklı; ama duyarlı bir vatandaş olarak bunu söylüyorum ki, asgari ücret ve emekli olan vatandaşları da düşünmemiz lazımdı. Fırıncıların ve odaların bunu düşünmesi gerekirdi. Ocak ayında maaşlara zam gelecek, bu da Ocak sonrası yapılabilirdi. Zaten vatandaşın sırtına onca yük binmişken, bir yük de fırıncılar binmemeliydi. Çünkü en elzem şey bu, ekmek yoksa bu insanlar açlıktan mı ölsün?” sözleriyle de yeni yıldan sonra da zamların yapılabileceğine ve bu şekilde mağduriyet oluşmaması yönünde adım atılabileceğine de kayıt düştü.
“Sıvı yağa 10 günde 13 liradan fazla zam geldi”
Öte yandan kendi lokantasında pişirip müşterisine sunduğu yemekler için gerekli olan malzeme kalemlerindeki ani artışların bel büktüğünü de dile getiren Ayaroğlu, özellikle sıvı yağda yaşanan şok fiyat değişimlerini, “Yılbaşında 38 lira civarında olan yağı, şu an 82 lira civarında alıyoruz. Daha 10 gün öncesi 68 lira olan yağ 2-3 gün sonra 75 lira, ondan bir kaç gün sonra da 82 lira oldu. 10 günde yağa 13 liradan fazla zam geldi. İnsaf. Bu çok aşırı yüksek bir rakam. Ben bu yağı yağı yemeklerimde ve kızartmalarımda kullandığım için söylüyorum; bu zamlar bizi aşırı etkiliyor.” sözleriyle anlatırken, bu fiyat hareketlerini müşteri masasına gelen tabaklara uygulayamadıklarını da, “Bunu da benim müşterilerime yansıtma gibi bir şansım da yok.” sözleriyle anlattı.
“Uygun fiyat ile rekabet etmeye çalışıyoruz”
Zamları ardından ilgili odadan gelen fiyat tarifeleri hakkında da konuşan Ayaroğlu, bu tariflerin de uygulamaya elverişleri olmadığını belirterek, “Tarife olayı tam bir muamma. Oda bizim fiyatlarımızı belirliyor; ama Keşan’da yada Türkiye’nin hiçbir yerinde bu fiyatların uygulanabildiğini ben sanmıyorum. O fiyatları vermeye kalksak kimse yemek yiyemez. Fiyatlar çok yüksek, biz de uygun fiyatlara vermeye çalışıyoruz. Burada rekabet de işin içine giriyor. Tarife 30 lira iken siz 20 liraya verdiğinizde rekabeti de yönlendirmiş oluyorsunuz. Yemek sektöründe rekabetin fiyatta değil, kalitede olması gerektiğini düşünüyorum. Ben kıymayı 70 liraya alıyorum; ama 40 liraya satılan kıymalar da var. Bu kıymayı kullanan arkadaşlarımız var mıdır bilmiyorum; ama ancak fiyat bu şekilde kırılabilir. Kalite düşerse fiyat da düşer. Biz mümkün olduğunda fiyatlarımızı kabul edilebilir seviyede tutuyoruz. Ben ve eşim işyerinde beraber çalıştığımız için ancak bu şekilde rekabet etmeye çalışıyoruz.” derken, son olarak şu ifadeleri dile getirdi: “Herkes yemek zorunda; ama bu şekilde olduğunda herkes cebine bakıyor. Bir tane poğaça ve bir bardak çay ile öğün geçiştirmeye çalışan insanlar var. Daha ucuz ne olabilirse onları yiyerek geçiştirmeye çalışıyorlar. Uygun fiyat ile rekabet etmeye çalışıyoruz; ama Allah sonumuzu hayır etsin. Çok iyi görmüyorum.”