Haberler

Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Özdağlı, pandemide yoğun bir döneme girildiğine vurgu yaptı

Dünyayı kasıp kavuran kovid-19 pandemisi, ülkemizde şiddetini artırarak devam ettiriyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “İlk dalganın ikinci zirvesindeyiz” şeklinde açıkladığı içinde bulunduğumuz süreçte, vakaların hızla arttığını ve artarak girilmesi kış dönemi öncesinde Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Uğur Özdağlı çok önemli açıklamalarda bulundu.
Salgının devam etmesi muhtemel süresi konusunda İspanyol Gribi örneğini veren Özdağlı, sağlık sisteminde yaşanabilecek sorunlardan, ağır yük altında çalışan hekimlerin durumlarına değinerek yapılan testlerin günlük tabloya yansıması ile ilgili gözden kaçan çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekti.

“Bilim insanlarının ve sağlıkçıların uyardığı noktalar maalesef yaşanıyor.”

Korona virüs küresel pandemisinin yaz sezonunda azalacağı yönündeki söylemlerin aksiye artacağı konusunda daha öncede görüş bildirdiğini belirten Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Uğur Özdağlı, tablonun bilim insanların ön görüleri doğrultusunda devam ederek, yaz aylarını da aştığını dile getirdi. “Nisan sonunda Edirne’de düzenlenen pandemi toplantısına katıldığımda herkes pandeminin bittiğinden bahsederken, farklı bir ses olarak önümüzde yaz ve tatil döneminin olduğunu, bu işin burada bitmediğine ve önümüzdeki kışa hazırlık yapılması gerektiğine vurgu yapmıştım.” ifadelerini kullanan Özdağlı, “Bilim insanlarının ve sağlıkçıların uyardığı noktalar maalesef yaşanıyor.” diyerek şu açıklamalarda bulundu. “Haziran ayında sıfır vakamız vardı ve hiç vaka görülmüyordu. Ama Kurban Bayramı ile başlayan tatil süreciyle vakalar artmaya başladı. Vakalar git gide artıyor. Artık kimse ‘Burada korona hastalığı var mı?’ diye sormuyor. ‘Ne kadar vaka var?’ diye soruluyor. Düğünler, kına geceleri, sünnetler derken hastalık toplum geneline yayılmış durumda.”

İspanyol gribi örneği..

Öte yandan daha Avrupa’yı kasıp kavuran bir başka pandemi İspanyol Gribi‘nden yola çıkan Dr. Özdağlı, “Küresel vakalar yaz – kış ayırmıyor. Geçmişte birinci Dünya Savaşı sonrasında 1917 – 1918’lerde yaşanan ‘İspanyol gribi’ yaklaşık 1-1 buçuk yıl sürmüş. Bizim için referans olacak bir salgın. Avrupa toplumunun Osmanlı da bunun içinde yaklaşık üçte birini katletmiştir İspanyol gribi.” dedi.

Şu anda korona virüs salgını konusunda gelinen son durumu ikiye ayıran Dr. Uğur Özdağlı, konuyu sağlıkçılar ve toplum açısından grupladı.

“Ölüyoruz…”

İlk olarak sağlıkçılar ve çalışma şartları konusuna değinen Özdağlı, “Sağlıkçılar açısından durum vahim” diyerek, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Stajyer Doktor Merve Mercan örneği ile açıklamalarda bulundu.
“Dün 24 yaşında genç bir meslektaşımız olan tıp fakültesi 6’ncı sınıf öğrencisi Stajyer Doktor Merve Mercan’ı kaybettik. Merve Mercan ile beraber yaklaşık 40 doktor bir o kadar da ebe, hemşire ve sağlık çalışanını kaybettik. Ölüyoruz! Tüm hekimler bunu sıkıntısını yaşıyor. Hekimler feryat ediyor. İş yükü altında tükenmişlik sendromu yaşıyor. Bence bir profesör ve doktorun ölümü ile Ali Efendi’nin Mehmet Amca’nın ölümü arasında bir fark yok. Daha anlamlı ya da ondan daha değerli değil ama salgınla uğraşıyorsak salgınla mücadele eden insanlar doktorlar ve sağlıkçılar ise bu konuda belki biraz daha duyarlı olmak lazım. Hekimler yoğunluktan dolayı sıkıntı yaşıyor. Bence bu durumu da ikiye ayırmak lazım. Pandemi hastanesinde çalışanlar ve daha sakin daha rahat koşullarda çalışan hekimler de var. Hekimlerin çalışma koşullarında dengesizlik var. İş gücü ve verimlilik çok sağlıklı kullanılmıyor. Pandemi hastanelerinde acillerde ve yoğun bakımlardaki hekimler çok yoğun çalışıyor. Bunun dışında biraz daha kenarda daha sakin ve esnek çalışmaya geçen çok daha az hasta ile temas eden hekimler var. Dengesizlik bu yükü taşıyan insanlar üzerinde çok ciddi bir ağırlık oluşturmaya başladı.”

“Yapılan testlerin yarısına yakını aslında hedef kitle içinde olmayan grup”

Her akşam Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük korona virüs tablosunda veriler ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Dr. Uğur Özdağlı, pandemide geldiğimiz son noktayı ise şöyle değerlendirdi: “Bakanımız her gün açıklama yapıyor 100 binin üzerinde test yapılıyor, bin 700, bin 800’ün üzerinde vakalar var. Bunlar doğru değil. Eksikliğini çok somut bir şekilde ifade etmeye çalışacağım: Şimdi bakın Türkiye’ye futbol 1’inci ligi açılıyor. Amatör ligler, basket takımları vs. Bir futbol takımı her hafta maçtan önce test yaptırmak zorunda. Çalışan, yönetici, oyuncu derken bir kulüpte aşağı yukarı hafta 50 adet test yapılması gerekiyor. Buna diğer spor dallarını da katın, bir milletvekili ayda 8 test yaptırdığını söylemişti, bundan öte siyasi yakınları ve kendilerini katın, yurt dışına çıkışlarda yapılan testleri de katın. Bu 100 bin testin yuvarlak hesapla, yarısına yakını aslında hedef kitle içinde olmayan, risk taşımayan insanlara yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu rakamlarla yapılan örneklemeler çok sağlıklı değil.”

Test yapılması konusunda sağlık çalışanlarının mağdur edildiğinin de altını çizen Özdağlı, “Öte yandan bu gruba bu kadar kolay test yapılırken, sağlık çalışanlarına belli kriterler aranıyor. Ateş ve nefes darlığı gibi belirtiler olmadan test yapmak konusunda sıkıntılar çıkıyor.” dedi. ,

“Artık sağlık sektörü bir bütün olarak mücadele etmiyor”

Açıklamalarında korona virüs pandemisinde alınan olumlu kararların, salgınla mücadele konusunda başarı sağlanması yönünde etki gösterildiğini dile getiren Uğur Özdağlı, durumun şimdiki süreçte değiştiğini şu sözlerle anlattı: “Pandemi ile geçen süre boyunca Nisan ve Mayıs aylarında başarılı olduğumuzu, sebebinin de Cumhuriyet döneminden bugüne kadar gelen kamucu sağlık hizmetlerinin organize olmasından ve Türk sağlık sisteminin henüz tamamen piyasacı olmamasından dolayı olduğunu söylemiştim. O zamanlar tüm hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmişti. Bugün durum biraz daha farklı; Sağlık Bakanlığı sadece pandemi ve üniversite hastanelerinde kovid-19 tanımlı hastaların tedavi görmesini istiyor. Artık sağlık sektörü bir bütün olarak mücadele etmiyor, kendi kurumları dışındakilere ödeme yapmıyor ve dolayısıyla tedavi almak isteyen hastalar ağırlıklı olarak olarak pandemi hastanelerine yığılmış durumda. Dolayısıyla bu yığılma pandemi hastanelerinde arttıkça özel hastanelere de yansıyacak ve özel hastanelerde de işin içinden çıkılmaz noktaya gelecek. Bu daha önce yaşanmıştı. Şimdi de bizde, Keşan Devlet Hastanesi’ndeki yoğunluktan kaynaklanan artışlar var; çünkü bir çok insan devlet hastanesindeki yoğunluğu duydu için farklı sonuçlar arıyor, devam ettikçe buralar da yine yoğunlaşacak.”

“Sadece pandemi hastaneleri bir ilçenin bütün yükünü taşıyamaz!”

Sağlık sektöründeki çöküşün pandemi hastanelerinden başlayarak, diğer hastanelere de sirayet etmesi muhtemel bir domino etkisini başlatmadan önce bazı kararların alınması konusunda beklentisi olduğunu belirten Özdağlı, “Sağlık Bakanımız da bir özel hastane sahibi ve bu konuda da deneyimli. Ben eminim ki, özel ve kamu sektörünün beraber çalışması için gerekli çalışmaları planlıyordur.” diyerek koordineli çalışmanın önemine “Bir araya gelişin sağlanacağını düşünüyorum. Neden bu gerekli? Çünkü sadece bir pandemi hastanesi bir ilçenin bütün yükünü taşıyamaz. Bu konuda sağlık camiasında çalışan tüm insanların yükü beraber bir şekilde omuzlaması ve paylaşması gerekiyor. Bu, sadece pandemi hastanelerinde çalışanların taşıyacağı kadar basit bir sorun halinden çıktı bu. Yüklerin belirlenmesi gerekiyor. Aksi hallerde pandemi hastanelerinde çalışanlar çok ciddi anlamda yıpranacaklar ve hasta olacaklar. Entegre olarak pandemi konusudaki çalışma biçimimizi koordine edebiliriz, bunun önündeki yasal engeller aşılabilir. Çünkü insanların niyeti topluma hizmet vermek ise, bunun önünde hiçbir şey duramaz.” sözleriyle dikkat çekti.

“Bu kışın yoğun ve sorunlu olacağı kadarıyla yaygın bir öngörü var”

Son olarak, bundan sonraki süreçte kış aylarının gelişi ile birlikte oldukça zor bir sezon geçirilmesinin muhtemel olduğunu belirten Dr. Özdağlı, “Ortak hareketle başarılamazsa, bu konuda pandemi hastanelerinden başlamak üzere tüm hastanelerin aynı sıkıntıyı yaşayacağını düşünüyorum. Umarım yanılırım, umarım her şey değişir ve bu kadar yoğun yaşamayız, sağlık sistemimiz çökmez. Umarım hekimler en kötü senaryoya göre hareket edip, basit bir sonuç bulmak konusunda hareket ederler; ama tüm dünyada gözlediğimiz kadarıyla bu kışın yoğun ve sorunlu olacağı kadarıyla yaygın bir öngörü var” diyerek beklentilerini ifade etti.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu