Haberler

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye ekonomisini KEYİAD toplantısında değerlendirdi

KEYİAD (Keşanlı Yönetici ve İş Adamları Derneği)’ın, 19 Aralık 2019 Perşembe günü İstanbul’da gerçekleştirdiği “KEYİAD 2020 Trakya İş Dünyası Buluşması”na katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, burada yaptığı konuşmada; Türkiye ekonomisi, borçlanma, faiz, yatırım, işsizlik konularına değinerek, 2020 yılına dair ekonomik beklentileri değerlendirdi.
KEYİAD Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nilüfer Özmen’in sunumunda gerçekleştirilen buluşmada, KEYİAD Başkanı Ahmet Eler de bir konuşma yaparak derneğin faaliyetlerinden bahsetti.
Kesanonline olarak takip ettiğimiz buluşmaya Öztrak’ın yanısıra; İBB Meclis Üyesi Hüseyin Aksu, İBB Meclis Üyesi Orhan Çakır, İBB Zabıta Dairesi Başkanı Ergin Ulusoy, İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şafak Başa ve Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan da katıldı.

Faik Öztrak’ın konuşmasını, kesanonline.com’da bölümler halinde izleyebilirsiniz.

Konuşmasında ilk olarak ekonomik krize değinen Öztrak, Türkiye’de son yıllarda yaşanan ekonomik kriz döneminin, 2014’te ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı ile yola çıkılması ile başladığını belirterek şunları söyledi:

“Döviz cinsinden borçlandık.
Cebimizden 200 milyar Dolar gitti.”

“Kampanya döneminin en başında, iktidar partisinin Cumhurbaşkanı Adayı, AK Parti Genel Başkanı çıktı dedi ki; <Bundan önceki cumhurbaşkanları gibi olmayacağım.> Orada bir düğmeye basıldı.
2014’ten bu yana da Türkiye; hukukta, demokraside sürekli gerilerken, “tek adam parti devleti rejimi”ne geçebilmek için, sık sık seçimler, referandumlar yaparken çok önemli mevzileri kaybetti.
Sadece 2014 yılından 2019 yılının son 3 aylık dönemine kadar 200 milyar dolardan daha fazla milli gelirimiz azaldı, cebimizden 200 milyar dolar gitti, bunun böyle bir bedeli var.
2018 yılına geldiğimizde ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Bu sıkıntıların temel nedeni de; ülkenin, özellikle iş aleminin, döviz cinsiden çok hızlı borçlanmasıydı.
2014 yılından beri dünyada herkes Türkiye’nin en kırılgan 5 ekonomiden biri olduğunu söylüyordu zaten. Peki bunun nedeni neydi? Bunun nedeni, özellikle şirketler kesiminin döviz cinsinden borçlanmasıydı.
<Ne önemi var? Borçlansın döviz cinsinden.> denebilir..
Şu önemi var; eğer Türkiye’de döviz bulunmaz ise Türk Lirası çok hızlı değer kaybedecek, Türk Lirası çok hızlı değer kaybettiği zaman da iş dünyası bu borçları geri ödemekte zorlanacaktı. Nitekim de öyle oldu.
Hep şunu söylediler: <Efendim dışarıdan bize saldırı var.>
Dışarıdan tabi ki saldırı olur ama saldırıya müsaitseniz onun etkisi olur. Ve Türkiye bu kadar borçlandığında, bir twit mesajıyla ekonomimiz allak bullak olabildi.
Neden? Çünkü herkes şunu düşünmeye başladı; <Artık dışarıdan para gelmeyecekti.> Ve Türk Lirası hızlı bir değer kaybetti. Ekonomi bunun sonucunda çok ciddi şekilde yavaşlamaya başladı. Ve 2019’a girdiğimizde de bu yapışkan durgunluk devam etti.
“Türkiye’de 5 çeyrektir üst üste yatırım yapılmıyor”
Dönüp bakıyoruz, 3 çeyrek üst üste daralmışız. Son çeyrekte binde 9’luk bir büyüme var. Herkes buna seviniyor; <Büyümeye başladık> diye. Ama büyümeye başladığımız dönemin biraz altına baktığımızda 2-3 tane benim dikkatimi çeken husus var.
Bunlardan birincisi; evet binde 9’luk bir büyüme var ama mevsim hareketlerinden arındırdığınız zaman seriyi, sene başında yüzde 1,5 olan, bir yıl önceki çeyreğe göre büyüme, şu anda binde 4’e düşmüş durumda. Yani büyüme hızı yavaşlıyor. Sadece baz etkisi nedeni ile görüyoruz bu iyileşmeyi..
İkincisi, bence çok önemli bir husus, yakından sizleri ilgilendiriyor; yatırım yok. Türkiye’de 5 çeyrektir üst üste yatırım yapılmıyor. Yatırımlar düşüyor. <E düşsün> diyebilirsiniz. Ama şu var; yatırımın olmadığı bir ekonomide, talebi canlandırmak adına attığınız her adım sürdürülebilir olmuyor, ithalatı arttırıyor. Bu gördüğüm kriz, benim bürokrasideyken gördüğüm en yapışkan kriz. Nitekim bakın biraz büyümeyle birlikte ithalatta artmaya başladı. 2014’ten bu yana ağır ağır girdik. 2018’in Ağustos ayında bir şekilde düğmeye basıldı. İyice bir aşağıya doğru gitti. Ama yukarı doğru çıkmakta çok zorlanıyoruz.
“İşsizlik bir türlü çözülemiyor”
Döndük.. işsizliğe bakın.. İşsizlik bir türlü çözülemiyor. Bir takım rakam işleri yapılıyor, istatistik verileri ile oynanıyor.. Geçen yıl, yaklaşık 700 bin kişilik çalışma çağındaki nüfusta artış var. Çalışma çağındaki nüfusta 700 bin kişilik artış olduğunda 600 bin kişi iş bulmak için piyasaya çıkmış. Bu sene 800 bin kişilik artış var. Sadece 190 bin kişi piyasaya çıkmış. Ben bunu hep şöyle söylüyorum: <Herhalde damadı ve kayınpederi kırmamak için insanlar, evde oturalım da işsizlik yüksek çıkıp onları üzmesin demiş.>
Eğer geçen seneki kadar insan iş aramaya çıkmış olsaydı, bugün 13,8 dedikleri işsizlik oranı 14,6 olacaktı.
Dolayısıyla; yabancılarla da konuştuğumuz zaman şunu söylüyorlar; <Sizin rakamlarınız artık bize güven vermiyor.>
Yabancı yatırımcı, içerideki yatırımcı TÜİK’in ürettiği, devletin ürettiği rakamlara güvenmemeye başladığı andan itibaren yatırım yapmıyor. Sıkıntı burada..”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu