HaberlerTarım

TZOB Genel Başkanı Bayraktar’dan “tarımda üretim ve su kullanımı”na yönelik tespit ve öneriler

TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
“Üretim su olmadan olmaz. Yeterli su olacak ki bu ülke üretebilsin, artan nüfusu doyurabilsin. Bu nedenle sulamada yatırımların bitirilmesi ve etkinliğin sağlanması gerekiyor”
“Çiftçilerimizin modern sulama sistemlerini kullanmaları teşvik edilmelidir. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaşması için hibe ve krediler artırılmalıdır”
“Sulama suyu ücretleri çiftçilerimizin üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır”
“Sulamada kullanılan elektriğin maliyeti çiftçimiz için önemli bir yük haline geldi. Elektrikteki yüzde 18’lik KDV ile fon ve paylar kaldırılmalı, birim fiyatı düşürülmelidir”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, su zengini olmayan Türkiye’nin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanması ve koruması gerektiğini belirterek, “Başta tarım olmak üzere her alanda suyu tasarruflu kullanmazsak, su kıtlığı çekmemiz kaçınılmazdır. Aşırı tüketim, su israfı gibi etkenler ve nüfus artışı nedeniyle 1346 metreküp kişi başına kullanılabilir su miktarıyla ülkemiz hızla su fakiri ülke konumuna ilerlemektedir.” ifadelerini kullandı.

Bayraktar, “22 Mart Dünya Su Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletlerin 2021 yılı için “Suyun Değeri” temasını belirlediğini belirterek, “İklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri, suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor.” dedi.

“Suyun tasarruflu kullanılmasının yolu toplumun eğitilmesinden geçiyor”

20 yılı önce kişi başına kullanılabilir su miktarının 1.653 metreküp iken bugün kişi başına 1.346 metreküp kullanılabilir su miktarına gerilediğini, bu durumun Türkiye’yi su azlığı çeken ülke konumundan, kişi başı 1000 metreküp suya sahip su fakiri ülke konumuna taşıdığını bildiren Bayraktar, “Suyun bir damlası dahi çok önemlidir. Bu nedenle suyun korunması ve tasarruflu kullanılması, 7’den 70’e herkesin bilinçli hareket etmesi gerekmektedir. Bunun yolu da toplumun eğitilmesinden geçmektedir.” dedi.
Bayraktar, iklim değişikliğiyle yağışların azalması, aşırı yağışların mevsim normalleri üzerinde gerçekleşmesi, sıcaklık artışı, barajların yeterli doluluğa ulaşamaması gibi hususların da suyun değerinin daha çok anlaşılmasına vesile olduğunu kaydetti.

“Yağış rejiminin değişmesi büyük sorunlar yaratıyor”

Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda artan oranlarda ortaya çıkan kuraklığın suyun önemini bir kez daha tüm kesimlere hatırlattığını belirten Bayraktar, şunları söyledi:

“İklim değişikliğinin en önemli sonuçlardan birisi de kuraklıktır. Genel olarak yerküreye yağan toplam yağışlarda, çok fazla değişiklik olmasa da yağış rejiminin değişmesi büyük sorunlar yaratıyor. Artık öyle bir durum oluştu ki; yeni üretim sezonunda beklenen yağış bir türlü gerçekleşmiyor. Bu durum ürün veriminde önemli kayıpları meydana getirmektedir.

Tarımsal üretimin öneminin daha çok arttığı bugünlerde tarımsal kuraklıkla mücadele etmede sulamanın önemi büyüktür. Yer üstü ve yeraltı sularının azalması tarımsal üretimde endişeli bir bekleyişi de beraberinde getiriyor. Bu durumu ortadan kaldırmak için boşa akıp giden suları toplamak yani yeni su hasatları yapmak için barajlar ve göletler yapılmalıdır. Sulama yatırımları bitirilmeli ve yağmurlama, damla sulama gibi basınçlı sulama sistemleri kullanılarak etkinlik sağlanmalıdır. Su her kesimde tasarruflu kullanılmalı, özellikle toplam suyun yüzde 77’sini kullanan tarımda su heba edilmemelidir. Döngüsel su yönetimi ile atık su değişik alanlarda kullanılmalıdır.”

“Su olmadan üretim olmaz”

Verimliliğin artırılması açısından tarımda sulamanın yaygınlaştırılması ve bu amaçla su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımının büyük önem arz ettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Bu ülkenin kuruda yetişen buğday, arpa gibi ürünlere ihtiyacı olduğu kadar, suluda yetişen mısıra, pamuğa, şekerpancarına, sebzeye, meyveye de ihtiyacı vardır. Tarımsal üretim potansiyeli oldukça yüksek olan Türkiye’nin, bu fırsatı en iyi şeklide değerlendirmesi gerekir. Bu üreticilerimizin de vatandaşların da en doğal hakkıdır. Su olmadan üretim olmaz. Yeterli su olacak ki bu ülke üretebilsin, artan nüfusu doyurabilsin.

Bu nedenle sulamada yatırımların bitirilmesi ve etkinliğin sağlanması gerekiyor. Teknik ve ekonomik olarak sulayabileceğimiz 8,5 milyon hektar tarım alanımızın, 6,69 milyon hektarında sulama altyapısı tamamlanmış, 1,81 milyon hektarı sulamaya açılmamış durumdadır.

Bu açıdan GAP, KOP, DAP gibi büyük sulama yatırımlarını da içeren projelerin tamamlanması önem taşımaktadır. Gölet, baraj gibi sulama yatırımlarına ağırlık vererek maliyetleri her geçen gün artan ve kar oranı düşük kalan, özellikle küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.

Sulamada etkinliğin sağlanması, üreticilerimizin suyu bilinçli kullanması için çiftçilerimize gerekli eğitimler verilmeli ve bitki türü de dikkate alınarak dekarda kullanılacak su miktarı belirlenmeli, gereğinden fazla su kullanımının önüne geçilmelidir. Çiftçilerimizin modern sulama sistemlerini kullanmaları teşvik edilmelidir. Bunun için çiftçilerimize su tasarrufu sağlayan modern sulama sistemlerinin yaygınlaşması için hibe ve krediler artırılmalıdır.

Ülkemizde sulama randımanı yetersizdir. Mevcut sulama sistemlerinin yüzde 71’i açık sistemdir ve kullanılan kanal ve kanaletler eski ve atıl vaziyettedir. Bu durum maliyetleri artırmasının yanı sıra su israfına da neden olmaktadır. Acilen kapalı sistem sulamaya geçilmeli, eski ve atıl vaziyette olan kanal ve kanaletler yenilenmelidir.

“Sulama suyu ücretleri çiftçilerimizin üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır”

“Tarımsal üretimde verimi artıran en önemli girdi sulama suyudur. Sulama suyu ücretleri çiftçilerimizin üretim maliyetlerini önemli ölçüde artırmaktadır. Yüzey sulama suyu ve yeraltı suyu ücretleri üreticinin ödemekte güçlük çektiği boyutlara ulaştı. Sulama ücretlerinde indirime gidilmeli, makul seviyelere çekilmelidir.

Diğer yandan sulamada kullanılan elektrik giderleri çiftçimiz için önemli bir yük haline geldi. Elektrikteki yüzde 18’lik KDV ile fon ve paylar kaldırılmalı, birim fiyatı düşürülmelidir.”

Suyun sağlıklı bir biçimde gelecek nesillere aktarımı ona değer vermekten geçmektedir

Şemsi Bayraktar, son olarak, suyun değerinin onu kaybetmeden önce anlaşılması gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“Su kaynaklarının tasarruflu kullanılmasının yanı sıra kirletilmemesi için de gerekli tedbirleri istisnasız almalı ve uygulamalıyız. Yeterli suya erişim ve temiz su kullanımı herkesin hakkıdır. Artan nüfus baskısı, iklim değişikliği ve plansız kentleşme gibi faktörler suyun etkin kullanımını gerektirmektedir. Suyun sağlıklı bir biçimde gelecek nesillere aktarımı ona değer vermekten geçmektedir. İklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor.

Dünyada 2,2 milyar insanın güvenli suya erişme imkanı olmadığı göz önüne alındığında; hükümetler, yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve her bir bireyin suya gereken değeri vererek, suyun yönetiminde birlikte çalışmalıdır.”

Şemsi Bayraktar, toplumsal bilinç artırılarak toprak ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmesinin önüne geçilmesi temennisiyle, 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu