
Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, tüm şiddetiyle devam eden Ukrayna topraklarındaki savaşın başta buğday olmak üzere diğer ithal ürünlere olan etkisi hakkında konuştu. Rusya’ya buğdayda bağımlı olunduğuna ve savaş devam ederse buğday alamama tehlikesine dikkat çeken Şen “Hükümet bizi yalnız bıraktı” diyerek üretime küsen çiftçinin geri dönmesinin çok zor olduğunu söyleyerek, “Bu işin sürdürülebilir olması için devamlı düzgün çalışan ve borcunu ödeyebilen insanların teşvik edilmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Küresel buğday ithalatının yüzde 30’unda söz sahibi olan Rusya ve Ukrayna arasında savaş başladı. Buğday fiyatları, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle 9,5 yılın zirvesine yükseldi. Ukrayna topraklarında tansiyonu hızla yükselen savaşla birlikte aralarında Türkiye’nin de olduğu çok sayıda ülkede tarımsal ürünler konunda panik havası hakim. “Rusya’nın Ukrayna müdahalesi Türkiye’de gıda fiyatlarına nasıl yansır? Buğdayda sıkıntı yaşanır mı?” soruları sorulmaya başlanılan gelişmelerin konusunda Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen önemli açıklamalarda bulundu.

“Rusya’ya bağımlıyız”
Önce koronavirüs pandemisi ile gıda ürünlerindeki stratejik ürünlerin öneminin anlaşıldığını söyleyen Şen, daha sonra da çıkan savaş ile pekiştiğini söyledi.
Sözlerine, “Tarım üreticileri olarak oraya bağımlıyız.” diyerek başlayan Hasan Şen, “Buğday ve ayçiçeğinde en fazla ürün aldığımız ülke Rusya. Ayçiçeği ithalatının yüzde 67’sini buğdayın ise yüzde 65’ini Rusya’dan alıyoruz. Diyelim savaş patladı, Rusya yarın çıkıp ‘Ben buğday satmıyorum’ dedi. Nereden buğday bulacağız?” derken, Türkiye’deki üretim, üretici ve devlet desteği ekseninde gelinen son nokta için, “Yıllardan bu yana yapılan yanlış politikalardan dolayı çiftçi küstürüldü ve üretici de alternatif ürünlere yöneldi; ama temel gıda olarak stratejik ürünümüz ise buğday. Bizim arazilerimiz bu ürünleri üretmek için uygun ve elverişli. Çiftçiye verin desteği, üretici de üretsin. Geçtiğimiz yıllarda üretim bazında dünyada 3. sırada. 22 milyon tondan fazla üretimimiz de oldu, geçtiğimiz sene de biraz verim düştü ve 16 milyon ton ürettik.” şeklinde konuştu.

“Hükümet bizi yalnız bıraktı”
Yıllarca süren hatalı uygulamalar sonunda artık üreticinin ekim yapmama kararı aldığını ifade eden Ziraat Odası Başkanı Şen, maliyetlerdeki olağanüstü artışa işaret ederek, “Tohumu, gübresi, yakıtı derken çok büyük bir maliyet ortaya çıkıyor girdi maliyetleri yüzde 500 seviyesine çıktı. Mazotta yüzde 100, elektrikte yüzde 127, tarımsal ilaçlar yüzde 600’e kadar artış gösterdi. En ucuzu yüzde 100 arttı; ama devletin verdiği fiyatlar üreticiyi memnun etmedi. Üretmek için maliyet hesabı yapmak gerekiyor. Bu da şu anda cebimizden çıkıyor. Yani üretici borçlanacak, faiz ödeyecek.” diye konuşurken, hükümetin çiftçilerin zararlarını bir yerde sabitlemek adına elle tutulur bir adım atmadığı belirterek, “Ben hükümetimizden bir adım beklerdim. Çiftçiye ‘Sakin olun. Bu ürünün kullanım zamanı gerekli müdahaleyi yapacağız’ diyebilirdi. Burada hükümet bizi yalnız bıraktı. Üretici üretmek için çabalıyorsa, bu giderleri yapmak zorunda.
Çiftçimiz zorlanıyor.” ifadelerini kullandı.
“Tarım Kredi Kooperatifi gübre satışını durdurdu”
Önümüzdeki Mart-Nisan aylarında ayçiçeği ekiminin olacağını; ancak üreticinin gübre alamayacak ve atmayacak olduğu için de verim kayıpları olacağına vurgu yapan Hasan Şen, gübre konusunda yaşanan son gelişmeler için “Tarım Kooperatifleri’den gübre satışlarının durdurulduğunu duyuyoruz. Önümüzde bir savaş var. Bu hemen yanı başımızda ve üretimin olduğu bir yerde yapılan bir savaş bu; aynı zamanda bize ihraç edilen gübrenin olduğu yerde bir savaş var. Üre gübresinin üretimi için gereken şey doğalgaz ve buralarda neyin ne olacağını kimse bilmiyor. Bu yönden biz üreticiler olarak hükümetten bizleri düşünmesi gerektiğini düşünüyoruz. Üreticiler olarak biz yalnız bırakıldık.” dedi.
“Üretici küserse…”
Son olarak kısır döngü halinde devam eden ceza affı veya geçici tedbirler yerine sürdürülebilir tarım politikalarının hayata geçirilmesinin aciliyetine değinen Hasan Şen, “Ceza affı var; ama çalışan insanlara bir şey yok. Yani cezalı insanların cezasını affediyorlar ama yeniden faizle mal al, yeniden borçlan ve yine iki-üç sene sonra önüme çık diyorlar. Bu işin sürdürülebilir olması için devamlı düzgün çalışan ve borcunu ödeyebilen insanların teşvik edilmesi lazım. Üreticinin küstürülmemesi lazım. Üretici küserse bir daha geri döndürmek çok zor. Kimse zarar ettiği bir şeyi yapmak istemez.” diyerek tarımda gelinen noktanın tehlikeli boyutlara ulaştığını kaydetti.