Özcan, sahipsiz sokak hayvanlarına yönelik “ötanazi” konusunu değerlendirdi

Türkiye gündeminde tartışmalara neden olan, uzun süredir üzerinde konuşulan ve çözüm aranan sahipsiz sokak hayvanları konusunda, AK Parti milletvekillerinin hazırlayarak TBMM’ye sunduğu “Hayvanları Koruma Kanununda” yapılacak düzenlemeyi içeren yasa teklifinde sona gelindi.
Sahipsiz hayvanlarla ilgili TBMM’ye sunulan yasa, 17 maddeden oluşuyor.
Teklif kabul edilirse bu hayvanlardan saldırgan olan, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara yerel yönetimlerce “ötanazi” uygulanacak.
Keşan Belediye Başkanı O. Dr. Mehmet Özcan, Kesanonline’dan Elif Sude Sönmezgil‘e konuyu değerlendirerek, “Nasıl temel insan haklarından bahsediyorsak, her canlının da bir yaşam hakkı vardır. Bu gezegende bütün canlılarla beraber dengeli bir şekilde yaşamak zorundayız. Herkesin de bu yaşam hakkına saygı göstermesi gerekir.” dedi.
Keşan Belediyesi Geçici Bakımevi’nde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Veteriner İşleri Müdürü Serkan Doğru da, hayvanların kısırlaştırılmalarının önemine değindi.
Keşan Belediyesince 2005 yılından buna 10 bine yakın sokak hayvanının kısırlaştırıldığının altını çizen Özcan ise; çeşitli nedenlerle Geçici Bakımevi’ne alınan hayvanların, gerekli tedavileri, kısırlaştırma işlemleri yapıldıktan sonra sahiplendirmeye çalışıldığını aksi halde alındıkları bölgeye geri bırakıldıklarını dile getirdi.
Toplumda tartışmalara yol açan, özellikle hayvanseverlerin duruma tepki gösteren protestolarının odağındaki “ötanazi” konusunda görüşlerini dile getiren Özcan, yasanın üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini belirterek, şunları ifade etti:
“Evrende, şu ana kadar bildiğimiz tek canlı yaşayan gezegen, dünya gezegeni. Yaradan, güzel bir ortam yaratmış. Milyonlarca canlı türü var. Hepsi de bu dünyanın şartlarında olgunlaşmış, gelişmiş.
Nasıl temel insan haklarından bahsediyorsak, her canlının da bir yaşam hakkı vardır.
Bazı şartlarda insanoğlu en akıllı yaratık olarak dünyaya hakim de olsa da, soyunu kuruturcasına, kendi beslenmesi için hayvanların katledilmesini yasalarımız bile doğru bulmuyor.
Sokak hayvanları sadece köpekler değil, kediler de var, başıboş büyükbaş hayvanlar da oluyor bazen.
Biz bunları da düşünerek, benim üçüncü dönemimin ortalarında Orman Genel Müdürlüğünden 72 dönüm bir yeri hayvan barınağı yapmak üzere aldık.
2005 yılından beri Keşan Belediyesi köpek ve kedi kısırlaştırma operasyonları yapıyor. Hatta ilk başladığında, ilk üçüne veteriner arkadaşla beraber ben de girdim cerrah olduğum için. Çünkü cerrahi teknikleri aynı, organların anatomisi farklı. Herhalde bugüne kadar 10 binin üzerinde kısırlaştırma operasyonu yapılmıştır.
Mevcut yasada topladığımız başıboş kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması gerekiyor. Bunları kısırlaştırma yaptıktan sonra, yaşam hakkı vardır diye, aldığımız ortama bırakıyoruz.
Yaşam hakkı korunsun diye yaptığımız bu uygulamada veya kanunda, bazı vatandaşlar, sokaktaki işaretli yani kısırlaştırıldığı için küpesi takılı olan hayvanlardan, yaradılışı gereği korkuyor, bazıları sevgiyle bakıyor.
Köpekler kendilerine bölge edinir, o bölgeye başka hayvan girdiğinde havlamaya başlar. Bunları herkesin anlaması tabi mümkün değil, şikayetler geliyor. Bu şikayetlerde hemen o hayvanı alıp da öldürmemiz mi gerekir?
Yani adına ister uyutma diyelim ister başka bir şey diyelim sonuçta o hayvanın hayatını bitiriyorsunuz.
Ötanazi dediğimiz şey, insanoğlunun akrabaları tarafından kendi kendine ölümünün yapılması anlamına geliyor.
Peki bu hayvana sorduk mu? Sormadan biz karar vereceğiz!
Bana göre iyi düşünülüp parlamentodan çıkarılması gereken bir yasa..
Hani inançlarımızda da vardır ‘Yaratılanı severim yaratandan ötürü’ diye.. Madem öyle ise bu ne?
Bizim yeterli donanımız var. Derler ki; ‘Kısırlaştırdığınız hayvanları sokağa salmayın’.. Bakarız ama illa başıboş hayvanları tuttuğunuzda, kısırlaştırma operasyonu yapacağınıza direkt niye öldürülsün!
Bunun için, biraz demiyorum, çok dikkat etmek lazım bu yasayı çıkarırken. Başka yolları yok mu? İlla öldürülmesi mi gerekiyor? Ben şahsen öldürülmesi taraftarı değilim.
Bizim elimizi kolumuzu bağlayacak yaptırımlar gündeme gelir mi bilmiyorum ama yapmamaya çalışacağım.“
Özcan, tatilcilere seslendi: “Baktığınız, yanınızda getirdiğiniz hayvanları sahillerde bırakmayın!”
Saros sahillerini tatil için tercih eden, Keşan’ın Erikli, Yayla ve Mecidiye bölgelerinde yazlıkları olan vatandaşlara seslenen Başkan Özcan, yanlarında getirdikleri yavru köpekleri ya da bölgeden alarak bakıp besledikleri hayvanları geride bırakmamalarını isteyerek, şunları söyledi:
“Yaz aylarında yazlıklara yavru köpeklerle gelip sezon bitince de orada bırakıp gidenlerimiz oluyor.
Lütfen o hayvanları nasıl gelirken getirdiyseniz, şirin bir hayvanı alıp büyüttüyseniz, beslediyseniz, giderken de bir şekilde sahiplenin, götürün.
Emin olun sonbaharda eylül – ekim aylarında yüzlerce köpek toplayacağız sahillerden.
Vakti zamanında muhtarlıklara yazılar gönderdik, ‘Sürü sahipleri varsa dişi köpekleri, gelsinler kısırlaştıralım hatta ücret de almayalım.’ dedik.
Ama çok duyarlı olunmadı.
Hayvanları bir torbaya koyup, yavruları Keşan’da bir yere atmak, mezbaha yanına götürüp bırakmak, en basit çözüm geliyor kırsal kesime.. Böyle olmamalı. Getirsinler, kısırlaştırmaları yapalım.
Bir dişi köpeği kısırlaştırdığınız zaman, 3 kez doğumunu engelleseniz dörder yavrudan 12 tane yavru köpeğin doğmasına engel oluyorsunuz.
Düşünün biz 10.000 civarında kısırlaştırma yapmışız. 3 ile çarpsanız, bir kere de 3 olsa, 12 ile çarpsanız, 120.000 köpeğin doğmasına engel olmuşuz.
Şartlarımız müsait, biz bakarız. Ama koşulların iyi ortaya konulması lazım.
Bulaşıcı bir hastalık taşır hayvan, diğerlerine zarar verecek durumdadır, bunun gibi bir şeylerin belirlenmesi lazım. Her başıboş köpeği alıp da uyutup, öldürmek ne dini inançlara, itikatlara uyar, ne insanlığa uyar. Bu gezegende bütün canlılarla beraber dengeli bir şekilde yaşamak zorundayız. Herkesin de bu yaşam hakkına saygı göstermesi gerekir.”