Dünyayı etkisi altına alan ve hala varlığını sürdüren Kovid-19 salgınında, hareketliliğin artması ve dikkatsizlik, bulaşma riskini artırdı
ANKARA (AA) – İlk olarak Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentine görülen, 13 Ocak 2020’de tanımlanan ve kısa sürede dünyaya yayılan Kovid-19 mutasyona uğrayarak yaşamı tehdit etmeyi sürdürüyor.
Başta İngiltere olmak üzere Brezilya, Güney Afrika ve son olarak Kaliforniya mutantları, virüsün daha kolay yayılmasına yol açıyor.
Semptom göstermeyenler de vaka sayılarını artırıyor
Semptom göstermeyenlerin vaka artışlarına neden olduğu salgın sürecinde, Kovid-19’da bulaşma riskini en aza indirmek için belirti gösterenlerin yanı sıra göstermeyenlerin de önlemlere sıkı sıkıya bağlı kalması gerekiyor.
Virüs kısa sürede çok daha fazla kişiye bulaşabileceğinden başta maske-fiziksel mesafe ve el hijyeni olmak üzere koruyucu tedbirlere harfiyen uyulması büyük önem taşıyor.
Öksürme, hapşırma, konuşmayla yayılan damlacıkların solunması veya virüs bulunan yüzeylere dokunduktan sonra ellerin burun, ağız ve göze götürülmesi yoluyla bulaşan Kovid-19 virüsünden korunmak için kalabalık ortamlardan kaçınılması gerekiyor.
Vaka sayılarının tekrar 20 binin üzerine çıkması dikkati çekiyor
Birçok ülkede normalleşme ile birlikte vaka sayılarında tekrar artış görülmesi, tedbirlerin sıkılaştırılması ve bireysel sorumluluk içinde hareket edilmesi gerektiğini gösteriyor.
Türkiye’de 1 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın Kabine Toplantısı sonrası açıkladığı kontrollü normalleşe sürecinin 2 Mart’tan itibaren hayata geçmesinden 20 gün sonra toplumsal hareketlilikle birlikte vaka sayılarının tekrar 20 binin üzerine çıkması dikkati çekiyor.
Uzmanlar, vaka sayılarının kontrol altına alınabilmesi için herkesi sorumluluk içinde hareket etmeye ve belirlenen tedbir kurallarına uymaya çağırıyor.
Virüs bulaşmasına karşı alınacak tedbirler şöyle:
- Mümkün olduğu kadar il dışına ve yurt dışına yolculuk yapılmamalı. Yurt dışına çıkışın zorunlu olduğu durumlarda seyahat boyunca maske kullanılmalı.
- Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmeli.
- Gün içinde her zaman el temizliğine dikkat edilmeli. Bir yere temas sonrası mutlaka eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalı.
- Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemeli.
- Hasta olduğu bilinen kişilerle temastan kaçınmalı. Temas edilmesi halinde aradaki mesafe en az 1-1,5 metre olmalı ve 15 dakikadan fazla aynı ortamda bulunulmamalı. Ortamın kapalı bir mekan olması halinde bir pencerenin açık bırakılarak temiz havanın içeriye girmesi sağlanmalı.
- Özellikle hasta kişilerle veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmeli.
- Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle acil durumlar dışında sağlık kuruluşlarına gidilmemeli, gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmeli.
- Tanı konulması halinde hekim tarafından verilen ilaçlar tamamen kullanılmalı.
- Karantina ve izolasyondaki kişiler kurallara uygun davranmalı ve başkaları ile temastan kaçınmalı. Bu kişilerin evine süreç bitene kadar ziyaretçi alınmamalı.
- Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı.
- Mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalı.
- Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalı. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmeli.
- Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesilebileceği alanlar gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalı.
- Cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi dışarı ile temasın çok olduğu eşyalar kullanılmadan uygun dezenfektanla iyice temizlenmeli.
- Ofis, fabrika gibi mekanlarda kalabalık olunması halinde virüs bulaşma riskini azaltmak için havalandırmaya özen gösterilmeli, klima kullanımından kaçınılmalı. Havalandırma doğal yollarla yapılmalı.
- Yemekhane, kütüphane gibi ortak kullanım alanlarında mümkün olduğunca az süre kalınmalı.
- Gün içinde maske kullanımı mümkün olduğunca her iki-üç saatte bir değiştirilmeli. Bez maskeler her gün yıkandıktan sonra ve cerrahi maskeler ise tek sefer kullanılmalı.
- Okullarda veliler bahçe girişinde çocuklarını teslim etmeli, kalabalık oluşturmaktan kaçınmalı.
- Her öğrenci okulda kendisine ait sırada oturmalı. Öğrencilerin okuldan geldikten sonra giydikleri kıyafetler dışarıda havalandırılmalı.
- Düğün, nişan, cenaze gibi kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca kaçınılmalı.
- Toplu taşıma araçları kullanılırken mutlaka aracın birkaç camı açık olmalı ve herkes maske takmalı. Mümkün olduğunca otobüs ve dolmuşlardaki tutamaklara dokunulmamalı.
- Ev ziyaretlerinden kaçınılmalı.
Kaynak: AA
Koronavirüsün belirtileri neler?
Koronavirüsler, hem insanlarda hem de hayvanlarda enfeksiyona neden olabilen çok çeşitli bir virüs ailesidir.
Birkaç tür koronavirüs, insanlarda hafif üst solunum yolu hastalığına neden olurken SARS-CoV ve MERS-CoV gibi virüsler daha ciddi solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. 2019’un sonlarında Çin’de SARS-CoV-2 adlı yeni bir koronavirüs ortaya çıktı. Bu virüs o zamandan beri dünyadaki birçok başka ülkeye yayıldı.
SARS-CoV-2 enfeksiyonu, COVID-19 adı verilen bir solunum hastalığına neden olmaktadır. Covid-19, solunum güçlüğü ve zatürre gibi potansiyel olarak ciddi komplikasyonlara bağlı olarak belirti göstermektedir.
Damlacık yoluyla insandan insana bulaşan koronavirüsün yaygın belirtileri:
- öksürük
- yüksek ateş
- kas ve eklem ağrısı
- tat ve koku kaybı
- nefes darlığı
Bunlar yaygın belirtiler iken bazı durumlarda daha az yaygın olan semptomlar gelişebilir.
- boğaz ağrısı
- baş ağrısı
- ishal, mide bulantısı ve kusma gibi gastrointestinal belirtiler
- el ve ayak parmaklarında renk değişikliği
- cilt döküntüsü
Koronavirüs belirtilerini gün gün sıralamak mümkün mü?
Hayır, gün gün belirtileri sıralamak mümkün değil, çünkü bu hastalık herkeste çok farklı seyrediyor, bir sıralama mümkün olmuyor.
Yeni koronavirüs mutasyonu nedir?
Koronavirüsün mutasyona, yani değişime uğradığı bilgisi tüm dünyada endişeye neden oldu. Mutasyonlu virüs daha hızlı bulaştığı için daha fazla insanın hasta olmasına neden olmaktadır. Ne kadar çok kişi hasta olursa ağır hastalık ve ölüm oranları da o kadar artmakta ve bu nedenle tüm mutasyonlar ciddiye alınmalıdır.
Mutasyonlu virüsün normal koronavirüsten farkı nedir?
Koronavirüsün yeni mutasyonunun bulaşıcılığı daha fazla. Bu zamana kadar virüste çok sayıda mutasyon meydana gelmesine rağmen bu mutasyonların virüs üzerinde önemli bir etkisi olmamıştır. Ancak İngiltere’de saptanan mutasyon, virüsün insan hücrelerine girişini sağlayan S proteinini kodlayan gen üzerinde gerçekleşerek B117 varyantını ortaya çıkardı.
Ayrıca Güney Afrika ve Kaliforniya mutasyonları da mevcuttur. Mutasyonlu virüs daha kolay bulaştığı için daha önce alınan önlemlere çok daha fazla dikkat edilmeli ve maske, mesafe ve hijyen kurallarına harfiyen uyulmalıdır.
Kimler risk altında?
65 yaş üstü kişiler, kronik hastalığı olanlar, obezite sorunu olan insanlar risk grubundadır. Aşağıdaki hastalıklara sahip bireyler koronavirüsten korunma için daha fazla önem alması gerekmektedir.
- kanser
- kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı gibi ciddi kalp rahatsızlıkları
- kronik böbrek hastalığı
- KOAH
- vücut kitle indeksi (BMI) 30 veya daha yüksek olan kişiler
- tip 2 diyabet
Ancak sadece risk grubundaki kişiler değil herkes koruyucu önlemlere uymalıdır.
Koronavirüs aşısı ne kadar etkili?
Mevcut aşılar mutasyondan etkilenmedi ve koruyucu özellikleri var. Özellikle mRNA aşıları çok kısa zamanda yeni mutasyona karşı yeniden kodlanarak üretilebiliyor.
Ancak bazı mutasyonlarda bazı aşıların etkinliğinde azalma bildirildi. Türkiye?de uygulanan inaktif aşının mutasyonlarda etkinliğine dair veri yok ancak uzman görüşleri mutasyonlu virüslere de etkili olduğu yönünde açıklamalar yapmıştır.
Grip ve koronavirüs birbirinden nasıl ayrılır?
Her iki virüsün de ortak belirtileri ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik, boğaz ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı, eklem ağrıları ve baş ağrısı olsa da farklı semptomlarda ayrışabilmektedir.
Kovid-19’da gripten farklı olarak; ishal, mide bulantısı, kusma, koku ve tat kaybı, konsantrasyon bozukluğu ve bilinç bulanıklığı daha belirgin bir şekilde görülebiliyor. Bu belirtiler görüldüğünde bir sağlık kuruluşuna başvurup test yaptırılması ve gribe mi Kovid-19’a mı yakalanıldığının netleştirilmesi önemli.
Özellikle de göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi ve şiddetli baş ağrısı gibi ağır şikayetler varsa vakit kaybetmeden bir hastanenin acil servisine başvurulmalıdır.
Koronavirüse karşı bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz?
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, koronavirüse karşı bağışıklık sistemimizi güçlü tutmanın önemine değinerek bazı önerilerde bulunuyor.
Çeşitli beslenmeye özen gösterilmeli
Bağışıklık güçlendirici beslenme önce dengeli beslenme ile başlar. 4 besin grubundan yeterli derecede beslenilmeli.
Bunlar; süt ve ürünleri, et grubu, sebze-meyve grubu ve tahıllardır.
Bu gruplar içerisinde enfeksiyon ile baş etme konusunda çok başarılı besinler var. Özellikle rengarenk çeşitli sebze ve meyveler çeşitli antioksidan ve lif içerikleri nedeniyle kıymetli.
Özellikle soğan, sarımsak, lahanagiller, turpgiller, brokoli, nar, portakal, avokado başta olmak üzere tüm sebze meyvelere beslenme programınızda çeşitli olmak üzere yer vermelisiniz.
Sebze ve meyvelerin bağırsaklarımızdaki yararlı bakteriler olan probiyotiklerin çoğalmasına yardımcı olması özelliği de savunma sistemimize güç katar.
Probiyotik sayımızı arttırmak için yoğurt, kefir, turşu, sirke gibi fermente ürünlerden faydalanacağımız gibi probiyotik-prebiyotik takviyelerden de doktor ve diyetisyeniniz uygun görürse kullanabilirsiniz.
Şeker ve karbonhidrat tüketimine dikkat edilmeli
Karbonhidrat olarak basit yani sofra şekeri ve şekerle yapılan yiyeceklere ihtiyacımız olmadığı gibi bağışıklık sistemimizi de baskılar. Dolayısıyla kompleks karbonhidrat yani rafine edilmemiş, kepekli, kabuklu tahıllar tercih etmeliyiz. Örneğin tam buğday ekmeği, yulaf ve bulgur.
Protein alımı yeterli seviyede tutulmalı
Bağışıklık sisteminin salgıladığı antikorlar protein yapıdadır. Protein alımınızı yeterli düzeyde tutmalısınız. Et, tavuk, balık, hindi, yumurta, süt ürünleri, bakliyatlar protein içerir. Ayrıca bu grupta çinko minerali direncimizi arttırmamızda yardımcı olur.
Haftada 3 porsiyon balık tüketilmeli
Omega 3 yağ asitleri de bağışıklık sistemimizi güçlendirmede önemli rol oynar. Başta balık olmak üzere semizotu ve cevizde de bulunur. Balık tüketiminiz ızgara veya fırında olmalı. Haftada 3 porsiyon öneriyoruz. Tüketemiyorsanız balık yağı kapsüllerini doktor veya diyetisyeninize danışarak tüketebilirsiniz.
Zerdeçal tüketimi bağışıklık sistemini harekete geçirir
Zerdeçal son zamanlarda üzerinde en çok çalışma yapılan bitkilerden biri. Bağışıklık sistemini harekete geçirdiğini biliyoruz. Baharat olarak karabiberle birlikte çorbalarınızda kullanabilirsiniz. Zerdeçal, zencefil içeren şekersiz pastillerden de yararlanabilirsiniz.
Yağlı tohumlar beslenme düzenine eklenmeli
Yağlı tohumlardan ceviz, fındık ve badem E vitamini, bitkisel yağ asidi ve çeşitli mineral içeriği bakımından faydalı. Yağ çeşidi olarak özellikle zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, avokado yağları güçlü antioksidanlardır.
D vitaminine dikkat edilmeli
D vitamini düzeylerinizi arttırmak için güneşten yararlanın. Doktor önerisiyle gerekiyorsa takviyelerinizi kullanın.
Bol su tüketilmeli
Bol su tüketimi vücuttaki toksinlerden arınmak ve metabolizmayı canlandırmak için önemli.
Vücut direncini arttıracak bitki çayı tavsiyesi
Vücut direncinizi arttıracak örnek bitki çayı olarak; yeşil çay+ adaçayı+ 1 çay kaşığı doğal bal karıştırarak günde 2 fincan tüketebilirsiniz.
Ihlamur, rezene, zencefil, kuşburnu çayları da önerilebilir.
Hamile, emzikli ve ilaç kullanan kişilere bu bitki çayı önerilmemektedir.
Bol Antioksidanlı salata tavsiyesi
- Semizotu
- Haşlanmış nohut / maş fasulyesi
- Kuru domates
- Kırmızı kapya biber
- Haşlanmış karabuğday
- Ceviz
- Havuç
- Kırmızı pancar
- Nar taneleri
- Limon/ sirke
- Zeytinyağı
Yukarıdaki malzemeleri birlikte karıştırıp zeytinyağı, sirke veya limon ekleyerek tatlandırabilirsiniz.
Malzemelerin miktarı önemli değildir, isteğe bağlı olarak arttırılıp azaltılabilir.
Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi