Siyaset

Gündemi değerlendiren Pekcan, Başkan Helvacıoğlu’na yüklendi: “Haberin varken böyle bir projeye izin veriyorsan o koltukta ne işin var?

CHP Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, sağlık çalışanlarının sorunları ve Keşan gündemine dair açıklamalarda bulundu.

Eskiden devlet hastanelerindeki doktorların mutlu ve huzurlu bir şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Recep Pekcan; “ Teknoloji böyle olmasa da, sokakta oynayıp ellerimiz de çatlasa mutlu ve huzurluyduk. Bu durum eski olmayan günlerde yukarıdaki devlet hastanesinde çalışan hekim arkadaşlarım ve bizim içinde geçerliydi. 20 sene öncesine kadar Keşan’daki devlet hastanesinde her branştan doktor vardı. Hekim arkadaşlarımız bugün olduğu gibi o günlerde de ellerinden geleni fazlasıyla yapıyordu. O günlerde biz hep beraber gelecek kaygımız olmadan, bize kimse saldırmadan hastalarımıza bakıp bir araya gelebiliyorduk.  Yaşadığımız hayattan mutlu ve huzurluyduk. O günlerde bir saygınlık vardı. Sokakta veya muayeneye gidildiğinde hekimlere halkımız saygı ile yaklaşıyordu.  Doktor arkadaşlarımız da onlara sevgi ve saygı ile yaklaşıyor. Çünkü bizim Hipokrat andı diye bir yeminimiz var. Merak edenler biz neden bu yemini edip bu mesleğe ve hayata başladığımızı açıp okusunlar. Eskiden kimse hekim arkadaşlara saldırmıyordu. O günlerde hekim arkadaşlar bıçaklanmıyordu, hamile olanlar saldırı görmüyordu, kafalarında tahta veya mermer kırılmıyordu, öldürülmüyordu. Eskiden iç içe hep beraber yaşıyorduk. Bütün branşlar doluydu ve hekim arkadaşlarımız devlette çalışmaktan keyif alıyordu. Öylesine iyi hekimler geldi ki bir kulak burun boğazcı buradan gidip profesör, dahiliye bölümünde olan süper ihtisas yapıp gastroenterolog, ortopedide olan profesör oldu. bugün geldiğimiz noktada ise bu 14 Mart Tıp Bayramı’nı hekim arkadaşlarım haklarını aramak adına hiç içlerinden gelmese de bir takım eylemlerde bulunarak geçiriyorlar. Bugün tıp bayramı mı?” dedi.

“BU İNSANLAR TİCARETLE UĞRAŞMIYORLAR”

Salgın sırasında insanlar kovid hastalarıyla karşılaşmamak için evlerinden çıkmaya korkarken, doktorların hastanede kovid hastalarını tedavi etmek için mücadele verdiklerine dikkat çeken Pekcan; “Birçok hekim arkadaşımız ya öldü ya da hastalığı geçirdi ama hiçbiri size bakmayacağım demedi. Evlerine gidemedikleri için ya 1+1 ev kiralamak ya da otelde kalmak zorunda kaldılar. Maalesef virüsü evlerine taşıdılar ve bundan dolayı ailelerinden ölenler oldu ama hiç seslerini çıkarmadılar. Kovid meslek hastalığı sayılmadı ve devam ettiler. En son da giderseniz gidin dediler. Hekim kimliğimi bir kenara koyup CHP ilçe başkanı olarak ‘Biz bir yere gitmeyeceğiz ama gitmesi gerekenler çok kısa zamanda gidecek’ diyorum. Biz geldiğimizde yapılması gereken ilk iş, sağlık sisteminin düzeltilmesi ve hekim arkadaşların özlük haklarının verilmesi olacak. Bu insanlar ticaretle uğraşmıyorlar. Performans, döner sermaye diye bir şey çıkardılar. 5 dakikada bir hasta bakıp günde 70 tane hastaya bakacaksınız dediler. İlk düzeltilmesi gerekenlerden birinin sağlık olduğunu biliyoruz. Keşan Devlet Hastanesinde birçok branştan doktor yok. Eski zamanlarda dermatolog dahil kulak burun boğaz olmak üzere her branşta doktor vardı.  Devlet hastanesindeki kadrolar ne zaman tamamlanacak diye sorduğumuzda iktidarın milletvekili çocuklar tıp okumak istemiyor diye bir açıklamada bulunuyor. Bir randevu almak istediğin zaman haftalar veya aylarca randevu alamıyorsun. Randevu almak için aciliyetinizi, gerekliliğinizi ve bir an önce muayene olmanız gerektiğini iletme şansınız yok çünkü mekanik. Siteme girdiğinizde hiç kimseyle konuşmuyorsunuz ve makinayla muhatapsınız ama oradan da randevu alamıyorsunuz. Randevu alsanız da hekim arkadaşımızın sizinle ilgileneceği 5 veya 10 dakikadır. Çünkü verilen resmi süre bu. Konuşup şikâyetlerinizi mi dinleyecek, tahlil yazıp muayene mi edecek? Eczaneye gittiğinizde ise ilacı bulamıyorsunuz. Bunlardan en son halkımız etkileniyor. Bu duygularla tüm hekim arkadaşlarımın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.” İfadelerine yer verdi.

Kasım ayında 8 lira civarında olan mazotun şuan 23 lira seviyelerinde seyrettiğinin altını çizen Recep Pekcan; “Gübrenin şu anki fiyatı da belli. En kötü tarafı ise çiftçinin üreteceği ürününün ne kadar olacağı belli değil. Maliyet aşırı derecede artmasına rağmen devletin buğdayı, ayçiçeğini kaç liradan alacağını bilmiyoruz. Bu şartlarda çiftçinin üretim yapması çok zor. Çiftçi üretim yapmayınca tarım cenneti olması gereken bir ülkede yağ kuyrukları oluşuyor. Şimdi ise 6 tanker geliyor diye övünüyoruz. Bu gelenler ülkeye kaç gün yetecek? Ayçiçeğini kendimize yetecek kadar üretip dışarı da satabilecek bir ülkede dışarıdan gelecek ayçiçeğine bel bağlamışız. Buğdayı 2 bin 200 liraya aldıktan sonra savaş öncesi buğday 5 ila 6 bin lira seviyelerine çıktı. Şuan ise bu fiyatlar daha da yukarılarda seyretmekte. Köylü bunu nasıl ve kaça üretip devlet kaça alacak diye bazı çiftçi arkadaşlarımız soruyorlar. Çiftçilerin acilen desteklenmesi gerekiyor. bunlar verilen 3 liralık desteklemeler ile olacak işler değil. içeriden 2 bin 200 liraya alınan buğdayı dışarıdan 6 bin liraya getirip aradaki farkı neden dışarıya ödüyorsun? Üretici kuzularını satabilirken koyunlarını satamıyor. Bakım maliyetleri yüksek olduğundan dolayı alan yok. Ocak başında verdikleri zam ile bir ay idare edemedik. İlerleyen zamanlarda paranız olsa dahi eti bulamayacaksınız. Dükkanını açan esnaf 3 ila 5 müşteri ile dükkanını geri kapatırken bazı esnafımız ise siftah yapamadan dükkanını kapatıyor. 350 lira gelen fatura 1200 lira oldu. Bir sene önce 120 lira olan mutfak tüpü şuan 300 lira civarlarında. Hiçbir planlaması ve hiçbir yönetim tarzı olmayan, yalnız 5’li çeteye çalışan veya verdiği taahhütlerle ülkenin her şeyini heba eden  bu hükümet, bu ülkeyi sağlık sektöründe olduğu gibi bir çok sektörde de bu hale getirmiştir.” dedi.

“KANUNSUZ VE OLDU BİTTİYE GETİRİLEN BİR İŞ YAPILIYOR”

Belkoop Mevkii’ndeki Radyolink Yolu üzerinde bulunan eski taş ocağının yerleşim alanı içinde bulunduğuna vurgu yapan Pekcan; “Belkoop tarafına giderken sağda ormana çıkan yolun sağ tarafında çok eski bir taş ocağı vardı. Bu taş ocağı bir süre çalıştıktan sonra kentsel yerleşim alanında kaldığı için kapatıldı ve hafriyat alanına çevrildi. Defalarca karşı çıkıp yerinin yanlış olduğunu söylediğimiz ve BOTAŞ’ın yaptığı limana taş götürmek için bu taş ocağını açıyorlar. Kent Konseyimiz bu konuyla alakalı defalarca açıklamalarda bulunup dilekçe verdiler. Özellikle o yörede ve Keşan’da yaşayan arkadaşların, oda, dernek, sendika başkanlarının ve yönetiminin dikkatini çekmek istiyorum. Taş ocağının yakınındaki binaya kuş uçuşu 160 metre yakınlıkta. O taş ocağından çıkan kamyonlar Ali Kale İlköğretim okulunun önünden geçecek. Patlatmayacağız diyorlar ama patlatmadan o taşları nasıl çıkaracaklarını merak ediyorum. Bana göre kanunsuz ve oldu bittiye getirilen bir iş yapılıyor. Bu konuyla ilgili bir ÇED değerlendirilmesi yapılması istendi ama ertesi gün valilik ÇED’e gerek yok dedi. Kentsel yerleşimin içinden bulunan bu yerden taşlar bir şekilde yıllarca çıkarılacak. AKP’li belediye başkanı FSRU Liman gibi Saros’u, Keşan’ı ve bu bölgeyi tamamen mahvedecek, yeri son derece yanlış olan bir yatırıma bir kerede ağzını açıp karşı çıkmadı. Gönül belediyeciliği ve beraber yönetmemiz lazım diyen belediye başkanı, MUÇEV ve sonrasın EÇEV’e verilen halka ait olan sahillerle ilgili bir kez bile fikir beyan etmiyor. Ayın 2’sinde Edirne Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü, Keşan Belediyesine “burada yapılacak taş kalker ocağı projesi ile ilgili değerlendirme yapmak için ne düşünüyorsunuz” bir fikir sunuyor. 02.03.2022’de yazı geliyor ve aynı gün içinde Keşan Belediyesi “ konuyla ilgili olarak bahse konu 8.35 hektarlık yüz ölçümlü alanda uygulama yapılmasında kurumumuzca bir sakınca yoktur” cevabını veriyor. Kentsel yaşam alanının içerisinde, en yakın eve 160 metre kuş uçuşu mesafesinde, devlet hastanesine çok yakın, onlarca kamyonun geçip bizim yaşadığımız alanın içindeki bir yere, BATOŞ tarafından işletilecek FSRU’ya taş getirecek olan taş ocağı için aynı günde mahsuru yoktur cevabı veriliyor.”

“KEŞAN’DA BİR PROJE YAPILIYOR VE BELEDİYE BAŞKANI BENİM HABERİM YOK DİYOR”

Keşan Meydan Projesine de değinen Recep Pekcan, şu ifadeleri kullandı; “Bir meydan projesi yapıldığından bahsediliyor. Bizde proje gibi bir kağıt gördük ama benim bildiğim projede ölçekli bir çok şeylerin olması lazım. Bu proje Keşan Belediyesi’nde temsil edilen partilerin meclis üyelerinin ve belediye başkanının fikri alınmadan yapılıyor. Yapılacak meydanda neye ihtiyaç olunduğuna Keşanlıların karar vermesi lazım. Parti binasının yanından inip bankalar caddesinden devam ederek aşağıda Yapı Kredinin orada bitiyor ve Cumhuriyet Meydanına devam etmiyor. Doktor Tayyip Akalın Caddesi’nden inip yine parkın orada bitiyor. Buradan inen tüm trafik Yapı Kredinin olduğu önünden giden caddeden camiye doğru gidiyor ve Paşayiğit Caddesinden dönüp tekrar meydana geliyor. Trafik açısından berbat bir durum. Bize gösterilen kâğıtta alanında doğru kullanılmadığı gösteriyor. Bunun bütün sorumluluğu Keşan Belediye başkanına aittir. Keşan’da bir proje yapılıyor ve belediye başkanı benim haberim yok diyor. O zaman o koltukta ne işin var? TOKİ’den gelip Keşan’da gezdiklerini ondan öğreniyoruz. Hatta belediye başkanı bir ara Ankara’ya gittiğinde bununla ilgili sunum yapıyorlar. Haberin varken böyle bir projeye izin veriyorsan yine o koltukta ne işin var? Keşan’la ilgili yıllardır hepimizin hayali olan böyle bir meydan çalışmasının şuanda geldiği nokta burasıdır. Tüm sorumluluk hükümetin temsilcisi Keşan’daki AKP’li belediye başkanı ve hükümetin kurumlarınındır.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu