EkonomiGündemÖZEL HABER

Ekmeğe yeni zam gelir mi? TMO’nun uyguladığı buğdayda sübvansiyondan vazgeçilirse ne olur?

Küresel iklim değişikliği ile birlikte gelen kuraklık, Ukrayna-Rusya savaşı ve pandemi dönemi ile ülkelerin buğdayda stok tutmaya yönelmesi, buğday fiyatlarında hareketliliğe sebep oldu. Türkiye’nin kuraklık sebebiyle buğday üretimi açısından savaş krizine ters ayakta yakalandığını belirten Keşanlı iş insanı ve AK Parti Keşan eski İlçe Başkanı Tolga Saltık, vatandaşların ayçiçek yağı ve un stoklama yoluna gitmesinin tasarruf olmadığını söyleyerek, “Türkiye’de veya dünyada buğdayda, ayçiçeğinde ‘yok’ söz konusu değil” dedi.

Ukrayna’da tarımsal üretim nasıl etkilenecek?

Savaş atmosferinde merak edilen en önemli konulardan biri Türkiye’nin de en büyük ithalatçısı olduğu Ukrayna’nın buğday ve ayçiçeği üretimine devam edip etmeyeceği ve ihracatını kesme ihtimali.
‘Savaşın hakim olduğu topraklarda üretim ne durumda ve ticarete etkileri ne olur?’ sorusunu yönelttiğimiz Tolga Saltık, buğday ekiminin savaş başlamadan önce yapıldığını ifade ederek, “Gübreleme zamanının gecikmiş olmasından kaynaklı buğdayda azalma olabilir. Fakat bizim ile Ukrayna arasında ayçiçeği ekim dönemi olarak yaklaşık 20-25 günlük bir zaman farkı var. Benim sosyal medyadan ve gelen raporlardan gördüğüm kadarıyla esas üretimin olduğu kuzeybatı bölgesinde çiftçilik faaliyetleri devam ediyor. Bir miktar Kırım bölgesinde problem olabilir; ama ayçiçeği ekimine 1 aylık süre olduğunu da unutmayalım. Ukrayna’da tarımsal üretim ile ilgili bir problem olacak ise bu problem buğday kaynaklı değil; bir miktar ayçiçeğinde olabileceğini öngörebiliriz.” dedi.
Üretimin yanında Ukrayna’nın ticari faaliyetlerini de gözlemek gerektiğine vurgu yapan Saltık, “Liman hareketlerinin nasıl olacağını takip etmek lazım. Yani Ukrayna’nın buğday, ay çekirdeği, ham yağ ve rafine yağ ihracatında o döneme kadar barış ortamı sağlanır ve liman hareketleri de rayına girerse ben büyük bir problem olacağını düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.

“Türkiye ters ayakta yakalandı”

Savaşın getirdiği şartların yanında, Türkiye’nin iklime bağlı üretim sebebiyle zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Tolga Saltık, “Türkiye gerçekten ters ayakta yakalandı.” diyerek şu sözleri kaydetti:
“Son 15 yılın en düşük buğday ve ayçiçeği üretim döneminde yakalandı. Buna da hiçbir hükümetin yapabileceği bir şey yok. Neticede çiftçilik, üstü açık bir sanayidir. Eğer yağışı vaktinde alamıyorsanız, o üretimden hayır gelmiyor. Ülkenin eksiklikleri var mıdır? Vardır elbet. Hamzadere Barajı’nın sulama kanalları halen tamamlanmadı; ama 10 sene önce baraj da yoktu. Yavaş yavaş ülke bunları tamamlıyor. Her şeyi de boyacı küpü gibi bir anda tamamlamak mümkün değil. Hem kuralık hem de tarımsal faaliyetlerin en yüksek olduğu iki ülkenin savaş halinde olması zor bir dönem; ama buna rağmen Türkiye’nin ithalat kaynakları açısından bir problem yok.”
Öte yandan buğday bulunurluğu ilgili bir problem olmadığının altını çizen Saltık, “Evet kur kaynaklı hareket ve savaşın getirdiği etkiler var; ama bu bir dönemdir. En kötü şartlarla 2.5 ay sonra biz kendi bölgemizde buğday hasadına başlayacağız ve her ayçiçeği hasadı yeni bir senaryodur. Şu anda tarladaki bitkinin gelişimi gayet güzel, buğdayın bu zamandan sonra çok büyük bir yağışa ihtiyacı yok. Türkiye’nin 2022 hasadını ben geçen yıla göre çok daha iyi olacağının inancındayım.” dedi.

Ekmeğe zam gelir mi?

Buğday konusunda halkın en çok ilgilendiği ve merak ettiği konulardan biri de ekmek fiyatları. Bir kaç hafta önce 2.50 liradan 3 liraya çıkan 200 gram ekmek fiyatının daha da artma ihtimaline dair konuşan Tolga Saltık, “Toprak Mahsulleri Ofisi, Ekim ayından bu yana ekmeklik un fiyatlarının artmaması için bir sübvansiyon programı uyguluyor. Firmaların fiili tüketimlerinin yüzde 60’ı kadar ekmeklik buğday veriliyor, biz de fırıncı müşterilerimize taahhüt ettiğimiz fiyatlardan un satıyoruz. Bu sayede de 3 lira bandında ekmek fiyatı uygulanıyor. TMO bu programı ne kadar daha devam ettirecek bilmiyorum. Önümüzdeki harman döneminde, gübre ve akaryakıt fiyatları ile birlikte hesap yaptığınızda TMO’nun 5 liralar civarında buğday fiyatı açıklayacağını öngörüyorum. Bu sübvansiyon durumu eğer kalkarsa, ekmek fiyatlarının da 4.50-5.00 lira civarına yükselmesi söz konu olabilir. Ama TMO operasyonel kabiliyeti yüksek olan bir kurumdur. Bir yandan buğday alıp bir yandan da satmaya devam edebilir.” derken, “Bunlarla ilgili net bilgilerimiz yok; buna siyaset karar verecek; ama eğer kesilirse ekmek fiyatlarının tırmanması da olası.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de veya dünyada buğday, ayçiçeğinde ‘yok’ söz konusu değil”

Sosyal medyada uzun bir süre yer tutan buğday ve ayçiçeği stoklarının azaldığı ve marketlerde bulunmadığına dair söylemler ve ardından halkta meydana gelen panik ile stoklu ürün alımlarına yönelik konuşan Tolga Saltık; oluşan talebin ihtiyaç fazlası olduğunu ve tasarrufa yönelik davranışlar olmadığını söyledi.
Sözlerine, “Dünya da Türkiye de yokluk ve kıtlığı yaşadı ama Türkiye’ de son 20-25 senedir markete girildiğinde her şeye ulaşmak konusunda öyle bir rahatlığa sahip olundu ki, insan davranışı gereği bu da hepimize yer etti. Her ürüne çok rahat ulaşabiliyor olmak ve bir şeyi ihtiyacın üzerinde alıp evde stoklamak ve bunun büyük bir çoğunluğunda da israfa sebebiyet vermesi de söz konusu.” diyerek başlayan Saltık; pandemi döneminde yerinde tüketim kanallarında meydana gelen hareketler için de şöyle konuştu:
“Biz bunu pandemi döneminde HoReCa pazarında gördük. Hotel, restoran ve kafeler pandemi dönemide kapalıydı ve Türkiye’de un ve ayçiçek yağı tüketimi yaklaşık yüzde 30-35 düştü. Bu düşen oranın yarısının insanların bu HoReCa pazarına çıkamaması ve tüketememesinden kaynaklı olduğunu kabul edersek; bunun yarısının da aslında israftan kaynaklı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.”
Ürün arzında bir sorun olup olmadığı yönündeki soruya cevap veren Tolga Saltık, şu sözleri kaydetti: “Biz de ucuzluk marketlerine hizmet eden bir işletmeyiz. Buradaki sipariş akışından tüketici davranışının nasıl olduğunu çok net görebiliyoruz. Siz eğer tüketici olarak, herkesin ağzında olan ‘Kıtlık, yokluk, bulunmayacak’ psikolojisiyle 4 aylık ihtiyacınız olan ürünün stoğunu yapmaya kalktığınızda 4 aylık talebin 10 günlük bir arz ile karşılanmasını bekliyorsunuz demektir. Burada tüketicinin eğiliminde bir yanlışlık olduğu inancındayım. Türkiye’de veya dünyada buğday, ayçiçeğinde veya başka bir üründe ‘yok’ söz konusu değil. Türkiye, imkan ve kabiliyetleri geniş olan bir ülkedir, ülkemize de güvenmek durumundayız. En kötüsü 3-5 ay süre ile pahalı tüketebiliriz; ama ulaşamama gibi bir tüketici psikolojisinin de doğru olmayacağı inancındayım.”

“Tüketicinin sakin hareket etmesi lazım”

Son olarak ürün bulunmayacağı yönündeki söylemler sonrasında çıkan panik havası ve anormal talepler ile meydana gelen düzensiz fiyat hareketleri korelasyonu hakkında açıklama yapan Tolga Saltık şu şekilde konuştu:
“Ürküntü ile bu talebin yükseltiliyor olması, aslında bir fiyat hareketine de sebebiyet veriyor. Gereksiz zamlara ve fiyatın yukarılara taşınmasına yol açıyor. Fabrikalar tarafından bakarsak, fabrika hammaddeyi kaç paraya alıyorsa ürünü ona uygun bir fiyatla satıyor. Buradaki sıkıntı hammadde tarafında. Tüketici 5 aylık talebin 1 ayda karşılanmasını isteyen bir davranış içinde olduğunda, doğal olarak buğday ve ayçiçeği fiyatlarında da gereksiz bir hareketlenmeye sebebiyet veriyor. Çünkü ciddi bir talep oluyor ve o talebi karşılayacak bir arz yok. Ticaret de bu ikisinin eşleştiği yerde adil fiyat oluşumudur.
Tüketicinin sakin hareket etmesi lazım. Tasarruf dediğiniz şey 4*5 aylık ihtiyacı bir seferde almak ve stoklamak değildir. Dünyada yada Türkiye’de herhangi bir tarım ürününe ulaşamama gibi bir durum söz konusu değildir. Bu şekilde bit tüketici davranışı içinde olunmaması gerektiğini düşünüyorum. ‘Yokluk, kıtlık’ gibi şeyleri bugün konuşuyor olmak doğru değil.”


İlgili Makaleler

Başa dön tuşu