Haberler

Yayla sakinlerinden yöneticilere: “Hizmet getiremiyorsanız, uzak durun”

Saros’un bir zamanlar geniş sahilleri ile bilinen ancak liman yapıldıktan sonra, denizi 35 metreye varan plajı yuttuğu Yayla’da bir sezon daha geçti. Yaz nüfusunun Erikli’nden daha fazla olduğu Yayla’nın sahili sakinleri, bir an önce çözüm istedikleri sahildeki problemler için yetkililere “Biz hancıyız belediyeler yolcu” diyerek seslendi.

Yayla’da süregelen başta Liman problemi olmak üzere belli başlı sorunları Yayla Sahil Platformu üyeleri ve Yayla sakinleri anlattı. Suların yuttuğu evlerden, yok olan plajlara; MUÇEV kiralamaları ve atık suyun karıştı denize kadar çok sayıda problemi aktaran platform üyeleri, Yayla hattının Erikli’nin gölgesinde kaldığını belirtti.



Seçilmiş ya da atanmış yöneticilerin ilk defa fark edecekleri bir ayrıntıyı açıklayan Yayla Sahil Platformu Yöneticisi Ali Duymaz, “Yayla Danışment hattı, bugün Erikli’den nüfus olarak daha büyük ve bunu hiç kimse farkında değil.” diyerek, “Yayla sahil hattı, Erikli’yi nüfus olarak ve hareketlilik olarak insan sayısı olarak çoktan geçmiş bulunmakta burada yaşadığımız sorunlar Erikli’de yaşanan sorunlardan çok daha farklı.” ifadelerinde bulundu. Yayla’da karşılaşılan sıkıntıları sıralayan Duymaz şu sözleri kaydetti:

“Yayla’da doktor yok”

“Bizim burada en az 10 15 senedir var sanırım sağlık istasyonu; fakat ‘0’ doktor var. Nüfusumuz Erikli’de çok daha fazla olmasına rağmen Erikli’ye 3 doktor verildi, buraya hiç doktor verilmedi. Buradaki insanların sağlıkları hiçe sayılmakta”

“Yayla görmezden geliniyor”

“Yöneticiler maalesef Erikli ve Yayla’daki bu nüfus artışını son 2 senedir görmezden geliyorlar, bilmiyorlar. Elindeki rakamlar güncel değil güncellemiyorlar. Erikli’ye verilen hizmetler, aynen buraya da verilmelidir. Erikli’de postane şubesi varsa buraya postane şubesi derhal açılmalı.
Ana arterler işlenmiyor ana arterler çalıştırılıyor yolların etrafında maalesef yaya kaldırımı diye hiçbir şey yok, nüfusun yüzde yetmişinin geçtiği yol üzerindeki çukurlar kazara örtülüyor kapatılıyor defalarca söyledik ancak haber yapıldıktan sonra kapatılıyor.”



“Sit alanı dediğimiz bir bölge var ne olduğunu hiç belli değil aslında tarihi olarak incelendiği zaman bir depolama alanı ama kale diye gösteriyor. Vahşi bir tabiat ortamına gelmişsiniz gibi. Yayla’nın tam ortasında, çevre düzenlemesi yıllardır söylüyoruz yapılmıyor. Bir de buradaki yapının önüne istimlak duvarları çekilmeli, burada insanlar güneşleniyor. Onlar güneşlenirken üzerlerine yapı düşecek haberleri yok; ama burada heyelan var.”

“Sahiller gitti, var olanı MUÇEV aldı”

“Liman yüzünden kumsal alanlarımızı kaybettik iki ana sahilimiz var, birisi halihazırda bir şirketin işgali altında diğeri de MUÇEV’e verildi. Henüz faaliyet göstermiyorlar ama aradaki kurumsal alanda maalesef kaybımız var. Kum kaybı için hiçbir çalışma yapılmamakta. 2014 yılında ihaleye çıkmasına rağmen hâlâ hiçbir faaliyet göstermekte bölge milletvekilleri buralara pek fazla uğramamakta.”


“Güvenlik şeridi ve Cankurtaran hizmeti kaldırıldı. Bunlar yok. Biz de elimizden geldiğince yapabilirsek yapmaya çalışıyoruz ama bizlerin görevi değil bunlar.”

Arıtma doğru düzgün çalıştırılmakta. Boruları denizin akıntılı olduğu alana kadar ulaştırılamamakta ve suları Deniz yosunlarla gübre görevi gördü. Limanın arkasına gidildiği zaman 4-5 dönümlük bir alan bugün yosunların işgali altında ve kumsala dönüştü.



“Yayla bu sene bir yangın tehlikesi geçirdi ve bu yangın tehlikesi bize öğretti ki bize maalesef kamu görevlileri ve belediyeler Yayla Erikli Danişment hattı arasına bir yangın istasyonu kurma ihtiyacını inşallah göreceklerdir. Yangın çıkarsa müdahale etmek için su deposu istiyoruz; artı sitelere yangın söndürme istasyonları istiyoruz; ama maalesef bunu belediyeler master plan içerisinde almıyorlar ya da görmezden geliyorlar. “

“Misafir değil hancıyız, onlar yolcu”

“Bir de belediyelerin sahillere olan bakış açısı bizim için çok enteresan, yazın nüfus olarak Keşan’a neredeyse eşit burası; fakat Keşan gibi hizmet alamıyor.
Oysa ki biz burada vergilerimizi ödüyoruz su aboneliklerimiz aşırı yüksek tahminen Keşan’da 150 lira olan bir su aboneliği, burada 2 bin 250 2 bin 300 lira civarında. Keşan’a kıyasla biz burada 50 aboneye bedeliz. Bunun indirilmesi veya uygulamanın tamamen kaldırılması lazım.

Belediyelerin bizi ‘misafirler’ olarak görmekten vazgeçmesi lazım Biz burada kalıcıyız. Biz hancıyız, belediye başkanları yolcu ben buraya geldiğimden beri 3 Belediye Başkanı gördüm ama Ben hep buradayım.
Biz de hepimiz buradayız. ‘Sayın Misafirlerimiz’ deyip hizmet götürmemeyi alışkanlık haline getirdiler. “

“Hizmet getiremiyorlarsa, bu bölgelerden uzak kalsınlar”

Buralara yatırım istiyoruz, buranın belediyelerden alınmasını istiyoruz. Ya ‘sahiller belediyesi’ kurulup bütçe verilmesini; ya da İl Özel idaresine alınıp öyle bütçelendirilmesini talep ediyoruz.
Belediyelerin burada verecekleri hizmetlere mahkum kalmak siyasi tercih yapmakta eş anlamlı hale gelmeye başladı, siyasilerden mümkün olduğu kadar uzak kalmaya çalışıyoruz hizmet getiremiyorlarsa, bu bölgelerden uzak kalsınlar. Hiç olmazsa, daha çok rahat ederiz.”

“Limanı gören yetkili ‘Evyah’ dedi”

Bu sözlerin ardından sözü önceki dönemler İl Genel Meclis Üyeliği de yapmış olan, Sebahattin Karaman aldı. Yayla limanı için bölgeye gelen yetkilinin manzarayı görünce ‘Eyvah’ dediği anısını paylaşan Karaman, “Limanla ilgili olarak, DLA’dan gelen su mühendisinin söylemi hakikaten dikkatlerden kaçmadı. Liman ve sonuçlarını görünce dedi ki: “Eyvah buraya mühendis uğramamış, bu limanla ilgili bir mühendis buraya liman yapılmasını teklif ediyorsa bu işi bilmiyor” dedi.
DLA’nın plan ve projeleri oldu. Bununla ilgili plan projeyi sunduk ama bununla ilgili ödenek çıkmadı. Peyderpey yapılacağı ile ilgili bilgiler verildi; ama şu ana kadar hiçbir gelişme yok.” dedi.

“Yayla kaderine terk edildi”

“Yayla’nın bir sahil yerleşkesinden ziyade, kaderine terk edilmiş bir köy durumunda olduğunu görüyoruz.” diyen Sebahattin Çıkıkçı ise, “Yayla’nın esas ana sorunu ve Yayla’yı bitiren Liman.” ifadelerinde bulunarak elindeki belgeler ile ikonuştu. “DLA’nın ve Çevre Müdürlüğü’nün verilen önergelere karşı yazmış olduğu resmi yazılar var. 2016 yılında ÇED raporu hazırlanmış, ihaleye çıkarılmış; ancak verilen söz şu: “Bütçe imkanları dahilinde ileriki yıllarda faaliyete geçirilecek” böylesine muğlak bir ifade vermişler. 35 metre civarında bir Kumsal vardı. Kumsal gitti şimdiki evler tamamı bir yalı görünümüne büründü. O zaman hiçbir alt fizibilite çalışması yapılmadan rastgele buraya belirli kişilerin insiyatifiyle ve birilerinin para kazanması için tahsis edildi. Ama şu anda Yayla’nın baş belası.” diyen Çıkıkçı, vatandaşların kullanmaları için plaj kalmadığını ve tek denize girilecek alan olan liman arkasında alanın da kiralandığını söyledi. Çıkıkçı, “İnsanlar, kumsalda uzanıp güneşlenecek bir alan bulamazken bir de başımıza MUÇEV belası çıktı. Bunlar engellenmezse, buradaki sakinler bir daha denize girecek yer de bulamayacak.
Onun için şimdiden bunların ön tedbirleri alınmalı bir alan yaratılmalı.”

“Erikli’nin arıtmasından çıkan su Yayla’ya geliyor”

Arıtma sularının gerek yetersiz işlem görmesinden, gerekse de akıntıya değil, derine inilmeden kıyı şeridine bırakılması sonucu denizde kirliğe dikkat çeken Çıkıkçı, “Bizim arıtmamızın ulaşım alanı, derin deniz deşarja müsait değil. Deşarj edilen sular, Lodos rüzgarları ile günbatısı rüzgarlarıyla tekrar sahillerimizi dövmekte, atık sular tekrar geri gelmekte. Gitti korona, geldi kolera. Pırıl pırıl suların, yeşil yosun haline gelmesi Erikli’nin artmasına kaynaklı. Erikli artmasından çıkan bütün sular, Enez’e kadar ulaşmakta ve sahil şeridi olduğu gibi tahrip etmekte.” diyerek yetkililere seslendi: “Sivil iletişim bilimleri kurmadan bu işin altından kalkamazsınız koyduğunuz liyakatsız insanlarla bu işi beceremezsiniz”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu