Sokak Canları Farkındalık Semineri’nin konuşmacıları Aytuğ ve Akan’dan “kimliklendirme” vurgusu

Keşan Belediyesi, Trakya Üniversitesi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile KE-HAYKO işbirliğiyle düzenlenen 1. Trakya Pet Fest kapsamında düzenlenen “Sokak Canlıları Farkındalık Semineri”nde Hayvan Hakları Yasası ve hayvan haklar ile birlikte çip uygulamasına dikkat çekildi.

Bütün canlıların belediyesi
Konuşmacı olarak Nilüfer Aytuğ ve Tarık Akan’ın yer aldığı “Sokak Canlıları Farkındalık Semineri”nin açılış konuşması Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu yaptı. Sözlerine ‘Bütün canlıların belediyesi’ olarak sessiz dostalar adına selamlayarak başlayan Helvacıoğlu, “Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki; merhamet, insan kalbinin yegâne gıdasıdır. Sessiz dostlarımıza sahip çıkmak ve onları daha da iyi anlamak adına biraz sonra alanlarında uzman iki kıymetli misafirimiz sizlerle çok değerli bilgiler paylaşacak. Ben çok işin teknik boyutuna girmeyeceğim ama şunu açık yüreklilik ile ifade etmek istiyorum; bugüne kadar hayvanlar için büyük bir mücadele vermiş tüm hayvan severlerimize teşekkür ediyorum. Hiçbir karşılık beklemeden, üstün bir fedakârlıkla, maddi ve manevi birçok yükü sırtlanıyorlar. Onlara çok büyük bir gönül borcumuz var. Bu anlamda bu yıl ilkini gerçekleştireceğimiz Pet Fest’e emek verip, bu farkındalığa vesile olan Keşan Belediyemize, Trakya Üniversitemize, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüze ve KE-HAYKO’ya şükranlarımı sunuyorum. Hayat, can dostlarımızla daha güzel diyen tüm vatandaşlarımıza Trakya Pet Fest’in hayırlı olmasını temenni ediyor, hiçbir hayvanın incitilmediği ve haklarının eksiksiz teslim edildiği bir dünya diliyorum.” dedi.

Hayvanlar oyuncak peluş değildir
Seminer öncesinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Nilüfer Aktuğ bir canlı sahiplenirken uzun uzun düşünmek gerektiğni belirterek, “Hayvan almadan önce düşünmek gerekiyor. Sadece oyuncak, pelüş bir köpek alır gibi çok güzel, çok tatlı yaklaşımları ile değil ona ayrılabilecek zaman ve bütçeyi hesaplayarak almak gerekiyor ki sonradan sokağa bırakılmasın. Belediyedeki meslektaşlarımız hangisinin sokağa geri döndürülebileceği, hangisinin geri döndürülemeyeceği konusunda fikir sahibiler. Onlar alarak kısırlaştırıp, insanlarla arası iyi olanları sokağa geri döndürüyorlar. Bu yüzden çekinmeden onlarla birlikte yaşamaya devam edebilirler. Sokaklarda köpek istemeyenlerin, neden köpek istemediklerini düşünmek lazım. Genellikle iki sebepten dolayı istenmiyor. Birincisi agresif olup ısırabileceklerini düşünüyorlar. Fakat şuanda zaten yeni bir bakım evi var ve orada arkadaşlar tarafından kısırlaştırmaları yapılırken davranışları da gözlemlenecek. Agresif ise zaten onları sokağa geri döndürmeyecekler. Bu konuda hiçbir çekinceleri olmasına gerek yok. Bir de belki hastalık bulaşır diye de bir yaklaşımları var. Yere düştüğümüzde kalkarken toprağa elimiz değdiği zaman elimizi yıkamamız gerekiyor. Elimizi yıkadığımız zaman zaten hiçbir sorun kalmıyor. Hayvanlara çip takılmasıyla ilgili olarak ise bizim geride kalmış bir kayıt sistemimiz var. En azından çip, kayıt sistemimizin daha doğru kullanılmasında aracı olacağını düşünüyorum.” dedi.

“Mevcut hali ile tam olarak ortaya konulan yasa her şeyi çözmüş diyemeyiz”
Gazetecilere açıklamalarda bulunan Tarık Akan da, sokak hayvanları için bırakılan yemek ve su kaplarının, hayvanları tembelleştirdiği yönündeki algıların yanlış olduğunu dile getirerek sözlerine başladı. Sokak hayvanlarına yardımcı olmak için özellikle çok sıcak havalarda su ve mamanın eksik edilmemesi gerektiğini belirten Akan, Hayvan Hakları Yasası ile ilgili olarak “Uzun yıllardır tartışılıp yeni çıkarılmış bir yasadır. Zaman içerisinde hem hayvanseverlerin hem de veteriner hekimlerinin karşılıklı olarak o yasada çok daha fazla değişiklik yaptıracaklarını düşünüyorum. Bir de bu işin bir kuralı yok. Bu sevgi üzerine kurulmuş bir hayvanseverlik. Sokakta yasayan hayvanlarla alakalı olarak, Hayvan Hakları Yasası ne kadar koruyor ya da bundan sonra insan davranışlarını ne kadar düzenler ve değiştirir, hayvanların haklarını gerçekte ne kadar korur? Şuan mevcut hali ile tam olarak ortaya konulan yasa her şeyi çözmüş diyemeyiz. Ama yasalar zaman içerinde değişebiliyor. Bununla ilgili nasıl yapılması gerektiği sorulduğu zaman fikirlerimizi söylüyoruz. Burada mevzu konunun Ankara’da çözülmesi değil, konunun tabanda işin uygulayıcıları tarafından çözülmesi gerekiyor. Fikrin uygulayıcılar tarafından verilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“Çip uygulaması, Hayvan Hakları Yasası’ndan daha önemli”
Keşan Belediyesi tarafından yapılan Geçici Bakım Evi ile ilgili görüşlerini de dile getirerek, “Keşan’daki bu bakım evi çok uzun yıllardır planlanan çok güzel bir proje. Bütün hayvanlar maalesef evde değil. Yapılan yanlış uygulama ve yanlışlar yüzünden sokakta da çok fazla canlı var. Onlara da iyi bir uygulama yapılması gerekiyor. Keşan Belediyesi çok önemli bir projeyi ortaya koydu. Bir Keşanlı olarak ne yapılması gerekiyorsa yapmaya her zaman hazırım. Biz Nilüfer hocam ile birlikte bilgilerimizi ve fikirlerimiz aktararak bu projeye destek olmak için geldik.” ifadelerine yer veren Tarık Akan, hayvanlara çip takılması konusuyla ilgili olarak şunları söyledi; “Halk tarafından, çip takıldığı zaman bundan sonra hayvanın biz nerede olacağını biliyor olacağız şeklinde yanlış bir yaklaşım var. Bu yanlış bir bilgi. Mikro çip; bizim nüfus kimlikleri gibi o hayvanın kim olduğu, normalde nerede yaşadığı, kime ait olduğu, hangi hayvan olduğu, aşısı olup olmadığı gibi bilgileri içeren bir kod aslında. Yaşanan sorunları çözebilmemizin tek yolu da bu hayvanları kayıt altına alınmasıdır. Dolayısıyla çip uygulaması, Hayvan Hakları Yasası’ndan daha da önemli bir durumdur. Hatta Hayvan Yasasından önce bu kayıt altına alınması, kayıt sistemi ve mikro cip uygulaması yapılmalıydı. Çünkü mikro çipi olmayan, kaydı olmayan hiçbir canlının daha sonrasındaki yaşamını da kontrol altına alamayız.”