Genel

Saros FRSU’ya tepki: “Tehlikenin farkında mısınız?”

Saros Körfezi’ndeki Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasında BOTAŞ tarafından yapılan Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) Doğalgaz Aktarma Limanı’na tepkiler devam ederken, 15 Şubat itibariyle, Vasant 1 isimli Hindistan bandıralı geminin Saros Körfezi’ne giriş yaptığı görüldü.
Kahramanmaraş’taki depremin ardından Saros’taki Ganos fayı yakınlarına kurulan tesise geminin girişi ile FSRU Limanı tartışmaları yeniden alevlendi.

Tepkilerini geçtiğimiz günlerde yaptıkları yazılı açıklama ile “Bilim ile inatlaşmayın” diyerek gösteren Keşan Kent Konseyi ve Saros Gönülleri üyeleri bu kez de liman yakınlarında basın açıklaması yaptı.
Saat 13.00 sıralarında başlayan açıklamaya; Keşan Kent Konseyi ve Saros Gönülleri Dayanışması bileşenleri, siyasi parti temsilcileri katıldı.

“Çığlıklarımızı duymazdan geldiler”

Açıklamada, Saros Körfezi’ne giriş yapan gemiden duyulan rahatsızlık dile getirildi ve Saros’a zarar verilmeye başlandığı belirtildi.
Basın açıklamasında, Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz, süreçle ilgili bilgilendirmede bulundu.
Daha sonra Kent Konseyi ve Saros Gönüllüleri Dayanışması tarafından hazırlanan ortak basın açıklaması okundu.
Basın açıklaması Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban tarafından yapıldı.
Saros Körfezi’nin Yüzer Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) Doğalgaz Aktarma Limanı’na uygun olmadığını ispatlamak adına sunulan tüm verilerin, bilimsel ve hukuka dayalı olmasına özen gösterdiklerini belirten Saros Gönüllüleri Dayanışması Sözcüsü Mürşide Çoban, “Maalesef Saros’u katletmeye ant içmiş olanlar, bilimi ve hukuku hiçbir zaman öncelik sırasına almadıkları için çığlıklarımızı duymazdan geldiler.” dedi.

“Kazanan başka ülkeler; katledilen bizim denizimiz, bizim doğamız!”

Katar’ın gazını Avrupa’ya sevk etmek için Edirne’den Çanakkale’ye tüm bölgeyi ve insanlarının çevresel, bilimsel ve hukuksal adaletsizliğe maruz bırakıldığını dile getiren Çoban, şunları kaydetti: “Bu devasa ticari limanı Saros Denizi’ni katlederek, tarım arazilerimizi yok ederek acımasızca, fay hattı üzerine son hızla inşa ettiler. Proje başlamadan BOTAŞ’ın açıklamalarında ve ÇED raporunda günde 28 milyon metreküp üretim yapılacak, günde bir gemi ya gelir ya gelmez diyorlardı. Proje bittiğinde geldiğimiz noktada ise, daha geçen ay yapılan anlaşmalarla LNG taşımacılığında Saros’u Enerji transfer bölgesi Trakya’yı hub alanı ilan ettiler. Umman’dan 10 yıl süreyle, yıllık 1,4 milyar metreküp, Bulgaristan ile 13 yıllık süreyle yıllık 1,5 milyar metreküp uzun yıllara yansıyacak uluslararası anlaşmalar yaptılar. Tehlikenin farkında mısınız dostlar? Kazanan başka ülkeler ama katledilen hep bizim denizimiz hep bizim doğamız! Daha kaç felaket yaşamamız gerekiyor bu ağır bedelleri canımızla ödememek için? Hani bu FSRU limanı sadece Trakya ve Marmara bölgesinin gaz ihtiyacı için yapılmıştı? Hani bölge halkı için yüksek istihdam kaynağı olacaktı?”

“Saros’a zarar vermeye başladı”

Saros Körfezi’ne gelen geminin römorkörler refakatinde sığ sularında zorla sürükleyerek ilerletildiğini gördüğünü kaydeden Mürşide Çoban, daha ilk günden Saros’a zarar vermeye başladığını ve dip kumullarını, dip florasını, balıkların yuvalarını yara-yıka parçalayıp ezerek ilerlediğini söyledi. Gemiyi canavara benzeten Çoban, Saros’un yol vermediğini ve direniş gösterdiğini kaydetti.
“ÇED raporu ihlal edildi”
ÇED raporunun ihlal edildiğini öne süren Mürşide Çoban, tespit edilenleri ise, şöyle sıraladı: “İskeleyi 270 metre dediler, ihalede 320 metreye çıkardılar! Boru çapını 1 metreden 90 cm indirdiler. Proje alanını 52,3 hektar alan dediler ihtiyaç oldukça peyder pey büyüttüler. Şu anki işgal alanını hesap bile edemiyoruz. Deniz dibi atmosferinin oksijen kaynağı deniz çayırlarını, 860 metre uzaklığa taşıyarak dikilen alana %100 uyum sağlamıştır dediler ve izleme raporlarını 3 aylık aralıklarla sunacaklardı ya, hiç sunmadılar. Şu anda güya dünyada ilk defa denenen yöntemle proje bittikten sonra yerine dikilecekti ama maalesef yaşıyorlar mı öldüler mi bizler de akıbetlerini bilmiyoruz. 6000 metrekare alandan taşınan çayırların deniz dibine indirip yerine geri dikmelerini bekliyoruz. Ülkemizin taraf olduğu, Barselona, Bern, Paris anlaşmaları, bio çeşitlilik sözleşmeleri göz ardı ettiler hiçbirine uymadılar.”
Çoban, ihlal edilen ÇED ve yalan yanlış verilen sözlerle 1 yılda Saros’a kaç gemi gireceğini, kirlenmenin ne boyuta çıkacağını körfezin ve çevresinin akıbetini öngöremez olduklarının altını çizdi.

“Deprem tehlikesi yüksek alan olarak sınıflandırıldı”

Son deprem felaketinden ötürü basın açıklamasını endişe ve korku içinde olan binlerce vatandaş adına yaptıklarının altını çizen Mürşide Çoban, 5 yıl önce hazırlanan ÇED raporuna bakıldığında, proje alanı ve kara boru hattının bulunduğu alanın deprem tehlikesi yüksek alanlar olarak sınıflandırıldığını hatırlattı.
Çoban, “Son yaşanan deprem ile Kuzey Anadolu Fay Hattının harekete geçtiğini söyleyen onlarca bilim insanı Trakya için felaket kapıda olduğunu, her an Marmara’da deprem olabileceğini söylüyorlar. Yaşadığımız büyük ve yıkıcı bir deprem etkisiyle doğal olarak korkuyoruz. Sözünde durmayan, sürekli işine geldiği gibi ÇED raporu ihlal edildiğinden hiçbir güven duymuyoruz. Yeni oluşan deprem hatlarına göre yer kabuğu değiştiyse, korkunç bir gerçek ortaya çıkmıştır. 5 yıl önceki riske göre analiz edilen bölge ve yazılan ÇED raporu başta jeolojik açıdan olmak üzere daha önce incelenen tüm bilimlerden yeniden bilimsel araştırma yapılmasını talep ediyoruz!” ifadelerini kullandı.


“LNG gemisi patlarsa, 55 atom bombası şiddetinde etkisi olacak”


Bilim insanlarının raporlarından örnekler veren Mürşide Çoban, “Deniz tabanının zemin profilinin balçık, kum tabakasının gevşek orta-sıkı olduğunu deprem etkisi altında sıvılaşma nedeniyle ani oturma olabilecektir. Liman dolgu alanı için kaçak taş ocağından alınan taşların yeterli sertliği, basıncı, erime, aşınma direnci hesaplanmamıştır. Aktif fay hattı üzerine yaptığınız limanının ve boru hattının olası bir depremde yatay ve düşey etkisi hesaplanmamıştır. Olası bir sızıntıda, 10 km çapında bölgede yangın olma ihtimali var, yangın risk önlemleri alınmamıştır. Bir LNG gemisi patlarsa 55 atom bombası şiddetinde etkisi olduğunu söyleyen Türkiye Denizcilik Federasyonundan görüş alınmamıştır. Biliyoruz ki, siz yine bizi de bilimi de dikkate almayacaksınız. Ama biz susmayacağız.” şeklinde konuştu.

“Trakya’nın kalbine yüzer bombalar koymaktan vazgeçilmeli”

Çoban, projenin yer seçiminin yanlış ve hatalı olduğunu ifade ederek, turizm koruma ve geliştirme bölgesi olan Saros’un kaderinin Vandalizm’e kurban edilmemesi gerektiğini kaydetti.
“Doğa affetmez!” diyerek, uyarıda bulunan Çoban, şunları söyledi: “Doğa ile inatlaşmanın bedelini bundan sonra bizler ödemek istemiyoruz. Henüz liman açılışı yapılmamışken, yaşanan depremden ders alınmasını, başta jeolojik açıdan olmak üzere projenin tümüyle yeniden gözden geçirilmesini, hızla yaklaşan Marmara depremi öncesinde fay hattı üzerine Trakya’nın kalbine yüzer bombalar koymaktan vazgeçilmesini talep ediyoruz.”

Diner: “Mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz”

Daha sonra söz alan Gelibolu Saros Gönülleri sözcüsü Tuğba Diner ise, şunları söyledi: “5 yıllık mücadelenin sonuna gelinmedi. Gemiyi burada görmek ciğerimizi yaktı. Depremden sonra devlet büyüklerimiz, yapılaşmanın fay hattından uzak alana yapılacağını söyledi. Ama bugün fay hattının üzerinde bu proje yapıldı. Ama biz mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”

Kurçeren: “Gemiyi Saros’tankovalamak için mücadele edeceğiz”

ERÇED Başkan Yardımcısı Seher Kurçeren ise, şöyle konuştu: “Bizler depreme yoğunlaştığımız süreçte, bölgeye gemi geldi. Biz bu gemiyi nasıl kovalayacağız demeliyiz. Nerede bir çevre sorunu varsa biz oradayız. Gemiyi Saros’tan kovalamak için mücadele edeceğiz.”
Basın açıklamasında bazı katılımcılarda duygu ve düşüncelerini paylaştı.
Konuşmaların ardından basın açıklaması sona erdi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu