ÇevreTarım

Prof. Başer ve Prof. Önemli dikkat çekti: “Tarımsal faaliyetler iklim değişikliklerine göre şekillenmeli”

14 Mayıs çiftçiler gününde tarım ve su konusu masaya yatırıldı. Pandemiyle birlikte artan tarımın önemi dikkat çekilen toplantıda, bir başka önemli konu alan küresek iklim değişikliği ve su konuşuldu.

Keşan Ticaret Borsası, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası, İpsala Ticaret Borsası, Keşan Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ile Keşan Ziraat Odası  işbirliğinde gerçekleştirilen konferansa, konuşmacı olarak Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü’nden Prof. Dr. İsmet Başer ile Prof. Dr. Fadul Önemli‘nin yanı sıra ; Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, Edirne Tarım ve Orman İl Müdürü Atilla Bayazıt, Keşan TSO Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Şapçı, Keşan TB Meclis Başkanı Kemalettin Uslu, Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Kaymaz, İpsala TB Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Sezer, Keşan Ziraat Odası Başkanı Hasan Şen, çiftçiler, kurumların personelleri ile sulama sektörünün temsilcileri katıldı.

“Dünya nüfusu hızla artıyor”

Konferansın açış konuşmasını yapan Necmi Kaymaz, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nde yapılan konferansın ön emine dikkat çekerek, “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü canı gönülden kutluyorum. Küresel ısınmaya pandemi de eklenince gıdanın, tarım ve üretimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmış oldu. Dünya nüfusu hızla artıyor. Küresel ısınmadan dolayı iklim krizleri, suyun önemi, suyun yönetimi bir o kadar öne çıkmaya başladı. Biz potansiyelimizi nasıl daha fazla ortaya çıkarabiliriz, verimliliği nasıl arttırırız, masraflarımızı nasıl kısarız, bunla ilgili bilim insanlarıyla bir araya getirmek istedik. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden gelen hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Bugün toplantıya katılanların buradan tarımla ilgili mutlaka kendilerine fayda sağlayacak bilgilere sahip olarak ayrılacaklarına inanıyorum.” dedi.

“Nehirlerimiz akıyor, biz bakıyoruz”

Tarla bitkilerinin yetiştirilmesi sürecinin ele alındığı konferansta, suyun önemine dikkat çeken Başer de, “Biz su zengini bir ülke değiliz. Çevremizde denizleri görünce ‘biz su zengini bir ülkeyiz’ diyoruz. Bizim yapabileceğimiz birkaç şey var. Bunlardan birincisi; var olan suyumuzu korumamız lazım. Bunu da topraklarımızı düzenleyerek yapacağız. Bugün 33 tane gölet yapmışız da peki ne işe yarıyor? Hiçbir işe yaramıyor. Yüzde 5’ini sulamada kullanıyoruz. Önce bunları kullanalım. İkinci olarak yağan yağışları tutamıyoruz. Biz var olan suyumuzu koruyacağız. Toprağımızın organik maddesini atacağız, toprak işlemelerini ona göre güzel yapacağız. Hedefimiz önce var olan suyu korumak. Gelen suyu da tutamıyoruz. Çünkü en başta organik maddemiz yok. Organik madde olmazsa gelen yağış suları alttan gider. Toprağı gereksiz işlememek gerekiyor. Üçüncüsü ise Trakya’da su var. Yanımızdan nehirlerimiz akıyor ama biz bakıyoruz. O zaman nehirleri, özellikle damla sulamayla değerlendirmeliyiz. Suyumuz çok önemli. Tekirdağ’da 30 üzerinde göletimiz varmış ama bunların sadece yüzde 5’i sulamada kullanılıyor. O zaman göletleri niye yaptık? Yağan yağmurlar çok güzel. İklim değişikliği nedeniyle bu yağmurlar çok sert ve kısa sürede gelecek. Siz bunları toplayamazsanız önemi yok. Biz buna su hasadı diyoruz. Eğer su hasadını iyi yapamazsanız işimiz daha da zorlaşır.” diye konuştu.

“Trakya’da çift ürün ekilmeli”

Tüm tarım teknikleri ve tüm uygulamaların, var olan suyu koruyup gelen suyu da tutmaya yönelik olması gerektiğini dile getiren Başer, “Burada toprağın işlemesi ve ekilen üründe çok önemli. Örneğin toprağın organik maddesini öldürdünüz ve yüzde 1’in altına indirdiniz. Suyu tutamazsınız. Bu su gelip akar gider ve 15 gün işinize yarar. Bu nedenle su çok önemli. Artık havadan sulama ve diğer yöntemleri bırakmamız lazım. iklim değişikliği de bunu bize zorlayacak. Hep beraber yanımızdan akan bu nehirleri projelerle damla sulamaya açmamız lazım. Artık Trakya’da tek ürünü bırakmak lazım. Trakya’da çift ürün yapmadığımız sürece kârımız çok fazla olmaz. Bir buğdayla bu iş bir yer kadar gider. Tarlalarımızı sulamaya açıp çift ürün almamız lazım. Yani iki ürün alamazsak bu maliyetlerle gelecekte işimiz daha da zorlaşacak.” şeklinde konuştu.

“Nehirlerin denize akması çok üzüntü verici”

Fadul Önemli de su dengesinin her geçen gün azaldığını vurgulayarak şunları söyledi; “Özellikle bu sene kar yağışı olmadı. Geçen yıl Trakya avantajlı durumdayken bu yıl kar yağışı nedeniyle Anadolu tarafı avantajlı oldu. Artık damlayan her bir damlayı tutmak zorundayız. Bunun başka bir çaresi yok. Bugün nehirlerin denize akması çok üzüntü verici bir şey. Yarın bir gün teknolojiyi değiştirip oradaki suyu tekrar buraya almaya çalışacağız. Bence bütün o suyu depolarda toplamalıyız. Tabii artık eski sulama sistemlerini de değiştirmemiz gerekiyor. Salma sulama yerine damla sulamaya geçmemiz gerekiyor. O damla sulama, ekonomik sulama yöntemiyle sulanmayan bir karış toprağımızın kalmaması gerekiyor. Çünkü iklim değişikliğiyle bu suyun kontrolünü tamamen kaybedeceğiz. Kontrolü bizim almamız gerekir. Şuanda bile bir herhangi bir dönemde bir yere düşen yağış verimi 50 ila 100 kilogram. Üretici ‘hangi çeşidi ekeyim’ diyor. Önemli olan çeşit değil. Aslında yapılan işlem önemli. Sonra da doğa koşullarını takip edebilme yeteneği. Kim doğa koşullarını iyi takip edebiliyorsa o kazanıyor.” Konferans, üreticilerden gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu