Helvacıoğlu’na cevap veren Karagöz, Kent Konseyi’nin yapısı, görevleri ve bileşenlerini anlattı
Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz, Keşan FM‘de Cavit Deniz‘in moderatörlüğünde yayınlanan ‘Bunu Konuşalım’ programına katılarak Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu‘nun Kent Konseyi ve kendisi için dile getirdiği eleştirilere cevap verdi.
Helvacıoğlu‘nun ‘Ben Kent Konseyi başkanını tanımıyorum, siz de tanımayın’ sözlerine karşılık veren Karagöz, “Beni afaroz ediyor. Bu bana orta çağda kurulan engizisyon mahkemelerini çağrıştırıyor. İyi ki giyotin cezası vermedi.” diyerek siyasi davranmadığını kaydetti.
Kent Konseylerinin yapısı, görev ve bileşenlerini anlatarak konuş başlayan Karagöz, konuyla ilgili yönetmelikte kent ve yaşam kalitesini geliştiren Kent Konseylerinde kamu kurum ve kuruluşları da dahil olmak üzere, siyasi parti ve derneklerin de Kent Konseyi’ne üye olduklarını dile getirdi.
Programın devamında Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu‘nun eleştirilerine cevap veren Karagöz şu şekilde konuştu:
“Siyaset yapmadık, MUÇEV’i tarif ettik”
Sanıyorum, MUÇEV’ ile ilgili olarak imzalan dilekçelerin tesliminde konuştuklarımıza kızdı; ancak biz orada siyaset yapmadık, belediyenin veya başkanın adını anmadık. Görev yapmıyor falan da demedik. Siyasi iktidarla ilgili de bir şey söylemedik. Sadece MUÇEV’i tarif ettik orada.
“Başkan, en az muhalefet meclis üyeleri kadar suçludur”
Sahillerin kiralanması konusunda yapılan toplantıda biz oradaydık. Kiralamaların sorumluluğu mecliste sadece çoğunluğu ellerinde bulunduran muhalefet partilerini üyeleri değildir. Meclis üyeleri ne kadar suçlu ve günahkarsa belediye başkanı da o kadar suçludur.
Başkan bu maddeyi aynen şöyle oylamaya sundu: “Sahillerin belediye adına kiralanması ve kiralandıktan sonra da tasarruf hakkının belediye başkanında olması. İkinci şahıslara kiraya verme yetkisinin tek başına belediye başkanın elinde olması”. Bunun MUÇEV‘den çok da farkı olmaz ki.
“Peşkeş çekme,talan, işgaldir ifadelerini kullandık diye bizi siyaset yapmakla suçluyor”
Bugüne kadar Kent Konseyi yönetiminde başkan olmam önemli değil, üye bile olsam, yapmadım. Siyaset kurumunda olsam siyaset yapardım. Sapla samanı birbirinden ayırmak gerekiyor.
MUÇEV’e verilen yerlerin yağma, peşkeş çekme, talandır, işgaldir ifadelerini kullandık diye bizi siyaset yapmakla suçluyorlar. Öyle şey olmaz ki.
İlkelerimiz vardır, bu bir yana; ancak siyasi partilerin olduğu bir yerde Kent Konseyi Başkanı hangi siyaseti yapacak? Biz proje sunarız. Herkese eşit mesafedeyiz.
“Yukarıdan talimat mı alıyor?”
Yukarıdan ‘Kent Konseyi Başkanını neden konuşturuyorsunuz? Neden susturmuyorsunuz?’ diye talimat mı aldı, bilemiyorum ama hiddetli tavırları gerçekten de başkanlık koltuğunda oturan bir kişiye yakıştırmıyorum.
“İyi ki giyotine göndermedi”
Beni itibarsızlaştırmaya ve toplum dışına itmeye çalışıyor. Bu mümkün değil bir defa; çünkü bu insanlar gerçeği görüyor. Gerek MUÇEV, gerek FSRU konusunda Keşan’da bir tek kişinin ‘Güzel bir yatırım’ dediğini duymadım.
‘Ben tanımıyorum, siz de tanımayın’ diyor. Demokratik bir şekilde 69 kurumun seçtiği birini siz nasıl azledersiniz? Nasıl afaroz ediyorsunuz. Bu bana orta çağda kurulan engizisyon mahkemelerini çağrıştırıyor. İyi ki giyotin cezasi vermedi.
Sahillerin halka açılması ve ticari ranta alet edilmesini istememek suçsa, ben bu suçu işlemeye devam edeceğim.
“Kamuyonuna ‘tanımayın’ diyerek talimat veriyor”
Kamuoyuna talimat veriyor. Bu demokratik değil. Bunun bir güç zehirlenmesi olduğunun aksini söylemek biraz zor. Bu tür polemiklere girilmesinin doğru olmadığını düşünüp; olayın kişiselleştirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ne yazık ki başkan olayı kişiselleştiriyor. Beni hedef gösteriyor, beni itibarsızlaştırmak istiyor.
İnsanlara ‘İktidar partisinin yapmak istediği FSRU’ya ve kiralamalara karşıyor, ben bunu afaroz ediyorum, siz de kararıma uyun’ diyor. Ben de sahillerde yaşayan vatandaşlara ve tüm kamuoyuna şöyle diyorum:
“Evet ben karşı çıkmaya devam edeceğim. Afaroz edilmeye ve itibarsızlıştımalara rağmen biz bu çalışmalara devam edeceğiz’
Yine de kendisine teşekkür ediyorum, en azından beni afaroz etti, giyotine göndermedi. Yaşama hakkı verdi en azından.