Genel

Gündem Özel’de Amerika-Yunanistan ilişkileri ekseninde Türk-Yunan gerilimi konuşuldu

Yerel ve genel gündemin önemli başlıklarının ele alındığı, enine boyuna değerlendirildiği Gündem Özel programında bu hafta; Türkiye / Yunanistan ilişkilerini gerilim noktasına taşıyan gelişmeler, ABD/ Yunanistan ilişkileri, ABD’nin Kıbrıs ve Yunanistan politikaları ele alındı.
Moderatörlüğünü Orçun Oğuz’un üstlendiği Gündem Özel’in bu haftaki konuğu olan, Trakya Üniversitesi Keşan Hakkı Yörük Sağlık Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Dr. Özdemir Akbal ve Dış İlişkiler ile Bilim Uzmanı Dr. Özdemir Akbal; Türkiye-Yunanistan-ABD ve Rusya arasında ilişkilerle şekillenen gündem hakkında çok önemli açıklamalar yaptı.

“Terazi kantarının daha çok Yunanistan’a yönelik bir ilişki ortaya çıktı.”

Yunanistan sınırında yer alan bölgemizde merak edilen, Türkiye-Yunanistan ilişkileri ve NATO meselesinin bugününü kavramak için öncelikle 2. Dünya Savaşı sonrasında bakmak gerektiğini belirten Akbal, Amerika-Yunanistan ilişkilerinin tarihsel süreci hakkında şöyle konuştu: “Truman Doktrini ile SSCB’nin hareket alanını kısıtlamak için Doğu Avrupa ve Balkanlar’da iki devlet çıktı. Biri Türkiye, diğeri de Yunanistan. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Alman askerleri Yunanistan’dan çekilince Yunanistan’da iktidar mücadelesi ortaya çıktı. Bu dönemde de SSCB’nin etki altına aldığı gruplar söz konusuydu, bu da Amerika’nın en büyük endişesi buydu ve hala da o. Sağlanan yardımlar Türkiye ve Yunanistan’a oldu. Yapılan yardımların ancak 3’te biri Türkiye’ye geldi. Bu angajmanı yüksek seviyede tutulması çabası, daha ilişkilerin kurulması döneminde bir eşitsiz ortamı yarattı. Terazi kantarının daha çok oraya yönelik bir ilişki ortaya çıktı.”

“ABD yardımlarının da ne kadar amaca ulaştığı da ayrı bir tartışma konusu”

Kıbrıs meselesinde de durumun aynı olduğuna vurgu yapan Dr. Akbal, Kıbrıs’ta tırmanan gerilim sürecinde Türkiye’nin diplomatik kanallarla çözüm yönünde gayret gösterdiğini belirterek, “Makarios vitesi arttırdıkça Türkiye’nin de müdahil olma gerekliliği ortaya çıktı. Türk Mukavemet Teşkilatı’nda da böyle bir yaklaşımı görebiliyoruz. Amerika da Güney Kıbrıs üzerinden Sovyetler Birliği ile bağın oluştuğunu tespit etmeye başladı. Makarios Kuzey Kore’ye silah dolu bir gemi gönderdi. ABD ise Vietnam Savaşı’nı devam ettiriyor. Bu noktadan bakıldığından ABD yardımlarının da ne kadar amaca ulaştığı da ayrı bir tartışma konusu. S-300’lerin alınarak Güney Kıbrıs’a yerleştirilmesi de, Güney Kıbrıs-Rusya ilişkisinden kaynaklı bir durumdur.” sözlerini kaydetti.

Yunanca konuşan Müslümanlar

Programın devamında Dr. Özdemir Akbal, Batı Trakya’da yaşananlara değindi. Batı Trakya Türkleri’nin Yunan Hükümeti tarafından Lozan Anlaşması’nın reddedilerek, “Yunanca konuşan Müslümanlar” olarak tanımlandığını belirterek, “Ne zaman işler gerilmesi Batı Trakya üzerinde Yunan Hükümeti’nin ciddi bir baskı oluşuyor. Barış Harekatı’ndan sonra ortaya çıkan toprakların kamulaştırılması kanunu çıkarıldı. Gri alanlarda yapılan baskı faaliyetleri söz konusu. Böyle olunca bu insanlar da kendi haklarını savunmak üzere bazı demokratik çerçevede adımlar attılar, Dr. Sadık Ahmet’in tutuklanmasına sebebiyet verdi. Bu durum Türk-Yunan ilişkileri bakımından bir gerginlik noktası; ama ABD’nin demokrasi ve insan hakları söylemleri açısından da hiçbir şekilde gündeme getirilmediği yer. Çünkü Türk kimliği.” ifadelerini kullandı.

Mahallenin şımarık çocuğu

Programın sonunda, Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinin bugününe dair konuşan Akbal, “İki devlet de NATO üyesi, ittifak ilişkileri içinde olduğu halde; gördüğü aşırı yardımlar dolaysıyla, başka bir müttefik devletin kara parçasına tevessül edecek halde bir ilişki ağı var. Bunun herhangi bir bağlamda açıklaması mümkün değil.” diyerek şu sözleri dile getirdi: “Libya meselesinden bakarak münhasır ekonomik bölge tespiti ve saha kontrolü alınabilmesi için uluslararası hukuk dayanağı açısından Libya ile yapılan sözleşmenin bir başarı olduğunu belirtmek lazım. Bu Türkiye’nin stratejik çıkarları için önemli bir yaklaşım. Çünkü hareket ve harekat alanı kısıtlanıyor. Vatanın her alanı korunmakla mükelleftir. Kıbrıs’ta iki develetli çözümün net bir şekilde dile getirilmesi, Kıbrıs’ın Ankara ile net bir ilişkide olması, hem Güney Kıbrıs hem de Yunanistan’ı rahatsız etti. Burada Yunanistan’ın klasik bir reaksiyonu var ‘Ağabey gel beni kurtar.’ Bu ağabey de ABD’nin de bakışı “Eğer gerekli desteği veremezsem Rusya’nın etki alanına girme ihtimalini doğurur diyerek, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın desteklenmesi dönemine girmesi ile sonuçlandı. Bunu mahallenin küçük yaramaz çocuğunun abisine güvenerek sağa sola tekme atmasına benzetebiliriz. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Verilen yardımların Yunanistan’ı belli bir seviyede Sovyet etkisinden uzak tuttuğunu görüyoruz. Türkiye’nin Amerika karşısında olmasını sağlayarak oluşturulacak bir yardım ilişkisi de uzun bir dönemde ABD aleyhine sonuçlanacağını da söylemek lazım. Yunanistan da bu stratejinin zaman içinde işe yaramadığını görecektir. Bu kriz de bir süre sonra sönecek. Ukrayna’daki meselenin aşağıya indiğini gördükçe, desteklerin azaldığını göreceğiz. Neticede Yunanistan’ın olması gerektiği yerde durduğu bir süreci izlemeye başlayacağız.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu