GündemKeşanSiyaset

Genel ve yerel gündemi değerlendiren Pekcan, Kent Meydanı projesini işaret etti: “Bu Keşan’da yaşayanlara hakarettir!”

Cumhuriyet Halk Partisi Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan, ülke ve Keşan gündemi hakkında konuştu. Türkiye’nin ekonomik gelişmelerinden, Keşan Kent Meydanı ve İBB ile olan ‘Beyaz Masa’ konularına kadar farklı konulara değinen Pekcan, ” “Eğer Keşan CHP belediyesi olsaydı, biz bugün bunları konuşmuyor olurduk” dedi.

CHP’li yönetim kurulu ve meclis üyeleri ile üyelerin katıldığı basın toplantısına Keşan İlçe Başkanı Recep Pekcan Türkiye’de süren ekonomik olumsuzluklar ve vatandaşın temasları sırasında halktan edindiği bilgileri aktararak başladı. Sözlerinin başında “Sıkıntılar çok hat safhada ve bunu hepimiz canlı olarak yaşıyoruz. Tsunami gibi üstümüze gelen zamların ve hayat zorlukların daha başındayız.” ifadelerini kullanan Pekcan, şu ifadeleri kullandı: “Yönetilemememizden kaynaklanan, ne olduğunu ve ne olacağını bilmediğimiz bir süreçteyiz. Bu ülkede açlık sınırı en son 4 bin 13 lira. Asgari ücret 4 bin 200 lira ama daha kimse asgari ücret almadı, ay sonunda alacaklar. Gelen zamlarla birlikte yapılan artışın büyük bir bölümü gitti. Emeklilere bir düzenleme yapılarak en düşük emekli maaşı 2 bin 500 lira oldu. Bu ülkede 13.4 Milyon emekli var ve bunların yüzde 90’ı açlık sınırının altında maaş alıyorlar. Bu kendini inkâr etmektir. Sen emeklinin yüzde 90’ınını açlık sınırının altında bir maaş vererek yaşa diyorsun. Bazıları simit yiyin, bazıları da porsiyonu küçültün diyor. Ama bu işler böyle dönmüyor. Bu insanlar nasıl yaşayacaklar?”

“Fiyatlar nereye gelecek ve bizler nasıl yiyeceğiz?”


“Memura ve memur emeklisine yüzde 30.5, bağ kur ve SGK emeklisine ise zam 25.4 oranında zam yapıldı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamına inanan var mı? Bir takım bağımsız kuruluşların açıkladığı enflasyon yüzde 80 ama bizim hissettiğimiz yüzün üzerinde. Asgari ücrete yüzde 50 artış yaparken, bağ kur ve SGK emeklisine neden yüzde 25 oranında artış yapıyorsun? Devlet alacaklarına yeniden derleme adına yüzde 36.2 zam yapıyor. Bu denklemin neresinden tutarsan tut çıkamıyorsun. Elektriğe yüzde 127 zam gelirken, doğalgaza da zam yapılıyor. Benzin ve mazot 7 lira civarından 13 lira civarına çıkıyor. Köylünün durumu ortada. Mazot ikiye katlanırken, gübre yaklaşık yüzde 600 zamlandı. Buğday 2 bin 200 – 2 bin 400 civarında alınırken bir ara 5 binin üzerine çıktı ama köylü ürününü vermişti. Yeniden ekim başlandı ve çiftçi mazotu 2 misli fiyatta kullanıyor. Bu fiyatlar artmaya devam ediyor. gübrede hesapta bir düşüş oldu ama taban gübresini kaç çiftçi attığını bilmiyorum. Buğday ekenler üre gübresini atmadan ne kadar verim alacakları da belli değil. Kendi ürettiği mısırı, buğdayı, yoncayı ekiyor. Kendi üretse de yaklaşık 500 bin lira bir maliyeti var. bunlarla hayvanını besleyip hayvandan elde edeceği süt ve et bu rakamı karşılamıyor ve bundan dolayı inekler satılıyor. Sen üreten üreticiyi ve köylüyü desteklemezsen veya fiyatları ona göre vermezsen bu insanlar nasıl üretecek. Onlar üretmeyince bu fiyatlar nereye gelecek ve bizler nasıl yiyeceğiz? Tarladaki ürünle rafta satılan ürün arasında yaklaşık 7 kat fark var.”

” 5 dakikada bir hastanın muayenesi mümkün mü? ”


“Sağlıkla ilgili çok fazla sorunlarımız var. Devlet hastanesinde çok uzun süredir kapatılamayan bir doktor açığı var. Muayene olmak için randevu alamıyorsunuz. Bunun çözümleri var. Hastane sınıfının değiştirilmesi, kadroyu artırıp doldurmak mümkün. Dişle ilgili bir problemi olan randevu alıp muayene olamıyor. Bunun faturasını oradaki doktor arkadaşlara kesmek vicdansızlık. Çünkü bu durum onlarla alakalı değil. Çıkardığın kararname ile 5 dakikada bir hasta bakacaksın diyorsun. 5 dakikada bir hastanın muayenesi mümkün mü? Günde bazen 70 – 80 tane hasta bakıyorlar ve bakmak zorundalar. Bu kadar aralıklarla bunları almak zorundasın diyor. O kadar sürede doğru teşhis konula biliniyor mu? Bu pandemi koşullarında bu işi nasıl yapıyor.”

“Bir kısıtlamayı bizim esnafımızın kaldırabilmesi mümkün değil”


“Verdiğiniz asgari ücret hiçbir şeye yaramıyor. Yaptığınız yüzde 50 zammın büyük bir bölümü gitti. Birde asgari ücretle çalışanlar olduğu gibi çalıştıranlarda var. Bu aynı şey sağlık, eğitim sisteminde de var. 3 bin 600 ek göstergeyi verecekler ama yok. Belki seçim yatırımı olarak çıkarırlar veya çıkarıyormuş gibi yaparlar. EYT ile ilgili bir gelişme yok. Bir faiz lobisi ve faiz indirimi fulyası var. serbest ekonominin kuralları var. Faizle dövizin ilişkisi ne belli. Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyorlar. Faizleri düşürdüler ama bankadaki faizleri, kredi faizlerini düşürmediler. Üstüne dolar ve Euro da bir artış yaşandı. Bu dış güçlerin bir müdahalesiydi ama sonra iç güçler müdahale edip bir gecede 18 liradan 11 liraya düştü. O gece kaç kişi ne kadar döviz sattığıyla ilgili meclise bir araştırma önergesi verildi ama iktidarın oylarıyla ret edildi. O gece kaç kişinin zenginlediği belli değil. Peki Dolar ve Euro düştü mü? Şuanda dolar 14 liraya doğru yükseliyor.
Ülkedeki en önemli sıkıntı bir istikrarın olmamasından kaynaklanıyor. Ben 1994, 2000, 2008 krizini de yaşadım ama bugün yaşadığımız şey hiçbir şekilde önümüzü göremediğimiz, ne yapacağımızı bilemediğimiz bir süreç. Hiçbir zaman insanların alım gücü bu kadar düşmemişti. Bu kadar mutsuz ve olumsuz olmamıştı. Birde üstüne yaşadığımız bir salgın süreci var.
Bu konuda dikkat edilmesi lazım. Omicron varyantı süratle yayılıyor ve çok fazla hasta var. Çok fazla dikkat edilmediğini görüyoruz. Bu işin sonucu yeniden kısıtlamalara gidecek gibi görünüyor. Bu kadar ekonomik sorunun olduğu bir yerde tekrar bir kısıtlamayı bizim esnafımızın kaldırabilmesi mümkün değil.”

Keşan gündemi

Basın toplantısına Keşan gündemiyle devam eden Recep Pekcan, yaşanan olaylar konusunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin anlık olarak tepki verip, belli konular üzerinde ani refleks göstermediği yönünde zaman zaman gelen eleştiriler için “Bazen kızıyorsunuz bana, her olan şeyle ilgili anlık ve tek bir açıklama çok mantıklı değil; o zaman iş kakafoniye dönüyor. Yaşanılanları herkes bir şekilde değerlendiriliyor” derken, gündemdeki iki sıcak konu olan İBB ve Keşan Belediyesi arasındaki ‘Beyaz Masa’ ve ‘Keşan Kent Meydanı Projesi’ hakkında konuştu.

“‘Benim adımı kullanma’ deyince de kervana katılmak için açıklama yapıyorsun”

Öncelikle Beyaz Masa’nın, isminin İBB’den ihtar yazısı üzerine ‘Çözüm Masası’ olarak değiştirilmesi arından Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yüklenmesi hakkında konuşan Pekcan, şu sözleri kayıtlara geçti: “Biliyorsunuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bildiğiniz gibi hükümetten başlayan bir anlamsız bir saldırı var. Teröristler var denildi. Bunların cevapları da verildi. Orada çalışan herkes sabıka kayıtlarını alıp da gidiyor. Bunun cevabın vermek bana düşmez; ama İstanbul seçimlerinde yaşadıkları hezimet noktasından sonra bu türden bir hareket normal. O arada bizim AKP’li belediye başkanımız da kervana katıldı. Beyaz Masa ile ilgili bir uyarı gelmiş. Neresinden tutup bir şey söyleyeceğimi de bilmiyorum; ama burada kendi belediyene isim koyman varken, isim hırsızlığı yapıp bir başka belediyenin ismini koyuyorsun. ‘Benim adımı kullanma’ deyince de kervana katılmak için açıklama yapıyorsun.”

Kent Meydanı Projesi: “Belediye bypass edilmiş”

Sonrasında AK Parti Edirne Milletvekili ile bir araya gelen Mustafa Helvacıoğlu’nun müjdesini verdiği ‘Keşan Kent Meydanı Projesi’ için de konuşan Pekcan, bugün itibariyle tarihe bir not düşmek istediğini ifade ederek, ” Kent meydanı çok uzun yıllardır konuşulan bir iş ve yapılması da lazım. Son dönemde belediye başkanı ortada hiçbir proje yokken köy garajını yıktı. Sonra eski belediye binasını da yıktı. Şimdi de emniyet ve kaymakamlık binasında etüdler yapıldı. Bildiğim kadarıyla o binalar da ortadan kalkacak. Bu herkesle ilgili bir şey; ama en çok da bizim seçtiğimiz kişilerin enine boyuna inceleyerek, halkın fikrini alarak değiştirilmesi gereken bir proje.” derken, yapılan meclis oturumunu da işaret ederek, “Dün mecliste bu başkana soruldu, başkan da konuyla ilgili hiçbir şey söylemedi; ama 28 Ekim’de yapılan bir haberde belediye başkanının İstanbul’da sunum aldığını ve durumu değerlendirdiğini gördük. Şimdi ise gördüğümüz kadarıyla ne Keşan ne de belediye ile alakası olmayan bir proje yürütülüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, proje ihalesine çıkmış ve proje ihale edilmiş. Muhtemelen TOKİ yapacak; ama Keşan’a bir meydan yapacak. Nereye yapacak? Belli değil. Proje ne? O da belli değil. Belediye bypass edilmiş. Belediye Başkanı içinde, bunun biliyor; ama bir tek o biliyor, başka hiç kimse bilmiyor. Hangi alan kullanılacak? Bu konuda Keşan Belediye Meclisi’nin fikri alınmıyor. Keşan’da yaşayanların da fikri alınmıyor; ama siz Keşan’a bakanlık kanalı ile bir şey yapmaya çalışıyorsunuz. Neresinden tutarsanız tutun çarpık bir iş.” şeklinde konuştu.
Açıklamalarına Kent Meydanı konusunda Keşanlılar’ın söz hakkının olması gerektiğine yönelik konuşan Pekcan, “Eğer orada bir şey yapılacaksa, Keşan’da yaşayan insanlar nasıl bir meydan istiyorlarsa, bu meydan böyle yapılmalıdır. Ama burada başka bir durum da var; belediye başkanı gidip bir parka isim veriyor, ondan sonra meclise getiriyor. ‘Pardon’ diyor. Kendisi karar alıyor. Buradaki hikaye aynı gidiyor; ama burada işin başka bir boyutu da var: bu projeden ne belediyenin, ne meclisin, ne de Keşan halkının bir fikri var. Onlar neyi uygun görüyorlarsa onu koymaya çalışacaklar ve bakanlık kanalı ile bu işi yaparlarsa, muhtemelen hiç söz hakkımız olmadan istediklerini yapacaklar. Bu Keşan’da yaşayanlara hakarettir.” dedi.

“Sanki özellikle ‘yangından mal kaçırır gibi’ bir anda temizlendi”

Basın açıklaması sonunda Keşan Belediye Meclisi’nin dünkü toplantısında eşitlik olması sonrasında Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nun kullandığı oyla yardım şekli belli olan Erikli’de yangın sebebiyle etkilenen esnafa yapılacak yardım hakkında sorulan soruya yanıt veren Pekcan, “Erikli’deki yangından sonra yapılacak yardımla ilgili bir süredir görüşmeler oldu. Aslında gecikme nedeni miktarla ilgili değil; oradaki mağdur olanların başvurularını tamamlamamasıydı. Biz CHP olarak daha önce de söyledik. Olayın başlangıcından gelen sıkıntılar var. Yangının olduğu sabah biz gittiğimizde hurdacılar çağrılmış ve yangın alanı temizleniyordu. Ben uyardım, tespit yapılması lazım dedim. Jandarma gelip bir tespit yapmış; ama bunun bir bilirkişi tarafından hukuki bir zeminde araştırılması lazım. Yangın çıkmasının sorumluları kimlerdir? O insanların zararının karşılanmasında bu dikkatte alınması gerekirdi; ama sanki özellikle ‘yangından mal kaçırır gibi’ bir anda temizlendi. Bizim bildiğimiz kadarıyla tek hat üzerinden gelen bir elektrik var, burada belediye binaların dizimi ile ilgili sorumlu muydu? Elektrik dağıtım şirketi oraya tek hattan elektrik verdiği için sorumlu olabilir miydi? Bu sorumlular hiçbir şekilde bulunamadı. Bunla ilgili bir gelişme var mı bilmiyorum.” diyerek konu hakkında yapılan hasar tespiti çalışmalarına işaret etti.

“Eğer Keşan CHP belediyesi olsaydı, biz bugün bunları konuşmuyor olurduk”

Son olarak meclise verilen yardım önerisinde CHP’nin hasar karşılama konusundaki yaklaşımını aktaran Recep Pekcan, “Bizim orada kimin ne kadar zararı var, bunu net olarak tespit etme şansımız yok. Belediye de bununla ilgili doğru düzgün bir araştırma yapmadı. Eğer sağlıklı bilgilere ulaşılabilinseydi zaten problem yok. Bizim uygun gördüğümüz rakamlar insanların beyan ettiği rakamları belli bir şekilde orantılamaktan kaynaklandı. Bunun için de 3 kez toplantı yaptık. Belediye dediğiniz şey sosyal bir kurumdur, bu sosyal kurum da bizim için var. İller Bankası’ndan gelen para bizim adımıza, ödediğimiz vergilerden geliyor. Dolayısıyla sıkıştığımız anda halkın yanında olması gereken bir belediye olmalı. Halka yardım edilirken belediyecilikte kar-zarar hesabı yapılmaz. Orası ticarethane değil! Belirlediğimiz rakam sabit mekanlar için 40 bin seyyarlar için 10 bin liraydı; ama diğer arkadaşlar nasıl düşündüler bilmiyorum. Orada yaşayan insanların bir can suyuna ihtiyaçları vardı. O yangından 5-6 ay geçti, zaten o düşündüğümüz 40 bin de 20 bine düştü bile. Yani laf olsun diye, sırf meclise geldiği için ödenen rakam sosyal belediyeciliğe sığmaz.
Belediye Başkanı’nın orada bir şansı vardı, oylama eşit çıktı. Gönül Belediyeciliği yapan, insanların cenazesinde bile fotoğraf çektiren ve bu kadar yakın olduğunu söyleyen başkanın bir şansı vardı ve bir tavır geliştirebilirdi. Sonrasında yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak, CHP dışındaki diğer partilerin bu konuyu ilçe başkanlarıyla veya örgütleriyle görüşüp görüşmediklerini merak ediyorum. Burada ‘Belediye zarar ediyor’ dibi şeylerin aranması anlamsız, CHP olarak bu kadarı birlikte aldık, diğer arkadaşların bunu nasıl yaptıklarını merak ediyorum. Çok fazla bir şey söylemek de istemiyorum, yaşananlar yaşandı ve herkes gördü. Eğer Keşan CHP belediyesi olsaydı, biz bugün bunları konuşmuyor olurduk. Keşke böyle olmasaydı.” şeklinde konuştu.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu