
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan finansal alternatifler ve ekonomik tedbirler hakkında açıklamalarda bulundu. Yeni sistem ile bankalardaki Türk Lirası’nın dövize endekslendiğine kayıt düşen Gaytancıoğlu, kur korumalı mevduat sistemine katılımın yalnızca para olanlar tarafından katılım sağlanacağını söyledi.
“Parayı betona yatırdılar”
Sözlerine Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Kur garantili mevduat’ sistemini ‘pansuman tedbirler’ olarak nitelendirerek başlayan Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, “Yanlış ekonomi politikaları doğrultamaz, dünyadaki ekonomik sistemin tersine yeni icatlar yapılamaz.” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Dünyada büyük bir sıcak para genişlemesi oldu. Para bollaştı ve faizler ciddi anlamda düştü. Bunlar bu paraları Türkiye’ye çekerek ciddi bir para geldi ama bu paraları yanlış yere yatırdılar. Hep betona yatırılıp yollar, köprüler, inşaatlar, evler ve konular yapıldı. Vatandaşa krediler verildi ama vatandaşın bunları ödeyebilecek gelir düzeyi artırılmadı. Kısaca üretime gidilmedi ve bundan dolayı cari, ekonomik ve dış ticaret açığı oluştu.
İhracata dayalı büyüme ekonomisine geçelim dediler. Senin ihracat yapabilmen için ham maddenin olması lazım. Örneğin sen buğdayı dışardan alıp un haline getirerek satıyorsan birkaç dolar para kazanırsın. Ama bunu çiftçinden alıp un haline getirerek satıyorsan katma değeri çok yüksek olur. Unu bisküvi, makarna gibi farklı ürünler haline getirebiliyorsan kazanırsın. Kısaca ağır sanayiye çevirmen lazım. Ama bunu yapamadılar.” diyerek küresel genişleme sırasında ülkeye giren paranın doğru kaynaklara aktarılmadığına işaret etti.
” Olmayan dövizi sattılar, dengeler bozuldu.”
Sözlerine Türk ekonomisinde önemli yer tutan yaz turizmindeki, koronavirüs sebebiyle yaşanan durgunlukla devam eden Gaytancıoğlu, “Biraz Ağustos böceği hikâyesine döndü.” derken “Turizm gelirlerimiz var bununla gideriz dediler ama dünyada en çabuk olumsuz yönde etkilen Turizm sektörüdür. Savaştan, pandemi ve seyahat olmak üzere her şeyden etkilendi.” ifadelerini de kullanarak, sonrasında başlayan dönemi şöyle açıkladı: “İstihdam daralıp ülke büyümeye başladı. Yanlış dış politika tercih edilerek Suriyeleri ülkeye getirip onlara ciddi kaynaklar ayrıldı. Ekonomi üretime gitmedi ve üretmeyen kaynaklara para harcandı. Üretimin olmadığı için para dövize kaymaya başladı ve faizler yükseldi. Faizleri yükselterek dövizi düşürme politikası olması gerekirken ben faize karşıyım dedi ve yeni icatlarda bulundu. Bu sefer faizleri düşürdü ve döviz patladı. Bütün dünyada ekonomistler kendi ülke paranı korumak istiyorsan faiz vereceksin diyorlar. Faizin enflasyon oranının biraz üzerinde olması lazım. Çünkü parasını faize yatıran insanlar var. Enflasyon yüzde 20’lerdeyken, faizlerin 1 puan yukarısında veya en azından enflasyon oranında olması lazım. enflasyon 20’lerde olup faizler 14’lerde olursa insanlar paramı dolara yatırayım doların daha fazla getirisi oluyor der. Gerçek enflasyon yüzde 50’lerdeyse insanlar bankalardaki faizlere para yatırmazlar gidip dövize yatırırlar. Döviz inanılmaz derecede yükseldiği için dengeler bozuldu. Merkez Bankasının kasasında buna müdahale edebilecek parası yok. O paranın hiçbir yere gitmeyip sadece güvencede olması lazım. Merkez Bankasındaki o paraları gördüğün için Türkiye ekonomisiyle oynayamıyorsun. Ama Merkez Bankasında para yoksa nasılsa müdahale edemeyecekler deyip dövize saldırı oldu ve onlar da döviz sattı. Olmayan dövizi satılar ve ekonomik dengeler bozuldu.”
“Maliye Bakanı’nın ekonomiyle ilgili tahsili yok”
Yaşanan olumsuz ekonomik darboğazdan çıkış için Cumhuriyet Halk Partisi’nin uygulayacağı adımlar hakkında konuşan Gaytancıoğlu, planlanan sistem hakkında şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle güveni sağlayacak adımları atardık. Sorunu yaşayan sosyal taraflarla bir araya gelirdik. Ziraat Odaları ve çiftçi temsilcileri, meslek örgütleri ve üniversitelerle bir araya gelirdik. Esnafların, ihracatçılarında sorunları var ve bunlarla da bir araya gelirdik. Düzenleyici ve denetleyici kurumların yönetimine Merkez Bankasında, maliyede uzun yıllar görev yapmış uzmanları atardık. Siyasetçileri atamazdık. Maliye Bakanının ekonomiyle ilgili bir tahsili yok. Böyle bir şey olur mu? Ekonomi politikalarında akıl, mantık ve bilim ön planda olması lazım. Cumhurbaşkanı tarafından kurulan fiyat istikrar komitesi var. Fiyatları komite mi yoksa piyasa mı düzenler, Merkez Bankası mı güçlendirir. Kasayı doldurucu tedbirler alıp, devletteki israfı bitirici tedbirler alırsın. Kamu ihalelerini şeffaf yapıp dövize endeksli ödemeler yaparsın. Yap işlet devret diyorsun. Avrasya Köprüsü’nü yaptırıyorsun. Buradan 100 bin araç geçecek, 80 bin geçerse 20 bin aracın garantisini ben veriyorum diyorsun ama bunu da döviz üzerinden veriyorsun. Bunla da ekonomi dövize endekslenmiş oluyor. Halbuki bunu TL’ye endeksli yapmış olsan yada yap işlet devret modeliyle adam yapıp işletip devredene kadar benim para ödememem gerekir demen lazım.”
“Bankadaki para dolara endekslendi”
Sözlerinin devamında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ‘Kur garantili mevduat’ sistemi hakkında açıklamalar yapan Okan Gaytancıoğlu, sistemin vatandaşa ve devlete ayrı ayrı yük olacağını söyleyerek, “Şu anda en kolayını yaptılar.” derken, şu ifadeleri kaydetti: “Bütün bankadaki paraları dolara eşitlediler. Sen bankaya gittiğinde yüzde 14’le para yatırdın ama dolar yüzde 40 getirdi. Aradaki farkı ben vereceğim diyorsun ama nereden vereceksin tabii ki hazineden vereceksin. Hesaplara göre bütçe açığından daha yüksek bir miktarın önümüzdeki yıl bu bankalarda parası olanlara ödenmesi planlanıyor. Bu da halkın sırtından çıkacak yeni bir vergi anlamına geliyor. Dar gelirli, asgari ücretli, emekli, çiftçi, işçi devlete vergi verdiği için devlette bu parayı bankaya para yatıranlara ‘aman zarar görmesinler, döviz alamadılar ama döviz gibi getirecek hesapları var ve ben bu hesapları korumak için onlara 3, 6, 9 ve 12 aylık sürelerle ödeme yapacağım” dediler. Bu işlerin çözümü bu değil. biran önce üretim ekonomisine geçilerek bir süre ülkeyi daha sıkı tedbirlerle ve güven verici bir ekonomiyle yönetmek gerekir.”
“Parası olan varsa yatıracak”
“Mesela senin bankada olan 10 bin liran paran bir sene sonra sana 14 bin lira kazandıracaktı. Döviz 40 – 50 getirdiği için 14 bini sana banka verecek geri kalanı hazine verecek. Vatandaş dolara yüklenmesin Türk lirasında kalsın diye Türk Lirası mevduatına koruma getirdiler. Buda günü birlik bir tedbir. Bu daha önce 70’li yıllarda denendi ve dövize dayalı mevduat hesabı yapıldı. Faiz vermiyorum diye adına kur garantili mevduat dediler ama bunun adı faiz. Faize karşıyım deyip şeyi şeyler getiriyor. Parası olan varsa yatıracak. Asgari ücretlinin parası yoksa, geçiniyorsa nasıl bankaya para yatırsın? Dolar alma onun yerine ben sana dolardan kazandığın kadarını Türk Lirası olarak vereyim diyor. Biraz doların ateşini düşürmek için bunları yapıyorlar ama bunlar geçici tedbirler, kalıcı tedbirler değil. Dar gelirli halk yüksek fiyatlar ve enflasyon altında eziliyor. Parası olan kişiler bankadan para alarak rahat rahat hiçbir şey yapmadan yüzde 40 – 50 para kazanacaklar. Emekliler, asgari ücretliler, işçiler, çiftçiler ve yoksullar bunlara sahip değiller. Dolayısıyla akaryakıt, temel gıda aldıklarında yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalacaklar. Piyasalar düzelmemiş, fiyat artışların, maliyet artışların önüne geçilmemiş olacak. Üretim artarsan fiyat düşer, üretim artmazsa fiyat düşmez.””
“Dolar bugün 12, yarın 18, öbür gün 11 lira olursa iş dünyasının kafası karışır”
Son olarak geçtiğimiz günlerde TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve ardından Keşan TSO tarafından yapılan fiyat istikrarı çağrısı hakkında değerlendirme yapan Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, “İnsan maaşının, gelirinin, giderinin ne olacağını bilmek ister. Bir sene sonrada bilip önünü görmek ister. Özellikle iş adamları için bu son derece önemli. Yatırım kararı alacak veya işçi çalıştıracak. 5 mi 10 mu işçi çalıştırsın, elektriğe, doğalgaza, akaryakıtı maliyeti ne olacağını bilip herkes hesabını kitabını buna göre yapar. Özellikle özel sektör bunu daha da iyi bilir. Yatırım mı üretim mi yapacak, tarla mı satın alacak, yeni fabrika mı satın alacak yoksa kiralayacak mı? Önünü görmeyen bir sermaye ve iş dünyası nasıl bu kararları alacak. Bu sene içeresinde olan bile malını satmadı. Aman ne olacağı belli değil diyor. Bunu 3 liraya almıştım bırak 5 lira satmayı yarın tekrar 5 liradan alabilirim diyor. İş dünyası istikrar ve ne olacağını bilmek ister. Bu sistemde bir ölçüde ne olacağını biliyor. Dövizin ateşi düştü. Dolar bir süre oynamazsa ve günlük spekülatif alışverişler olmazsa 12 lirada devam eder. Sanayici bu 12 lira oldu, enflasyon eski rakamlarda yüzde 30 yılsonunda 13 ila 13,5 olur der ve buna göre yatırımına karar verir. Dış ticaret, iç ticaret yapmaya çalışır. Ama bugün 12, yarın 18, öbür gün 11 lira olursa iş dünyasının kafası karışır ve durup bekler. Şuan insanlar beklemede. Bu sistem oturacak mı oturmayacak mı? Cumhuriyet Halk Partisine göre bu bir çözüm değil. Bunlar günü birlik ve ekonomiyle oynama politikaları. Ekonomiyle oyun oynanmaz. Bu işte deneyimli, uzman, devlet terbiyesi almış, devlet tecrübesi olan, ekonomiyi iyi bilen kadrolar tarafından yönetilmesi gerek.” diye konuştu.