ESTAB Başkanı Paçaman’dan çalıştay değerlendirmesi: “Saros’un kaybedecek bir ayı dahi yok”
Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği Başkanı Süleyman Gürsel Paçaman, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Saros Körfezi Kültür, “Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çalıştayı” toplantısı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Saros Körfezi’ne kıyı yönetim sistemi kurulması yönündeki öngörüsünü dile getiren Paçaman, bölgede çok sayıda sorun olduğunun altını çizerek, “Saros’un kaybedeceği bir ayı dahi yok” dedi.
“Başta çevreyle ilgili sorunlar var”
Basın toplantısına Paçaman‘ın yanı sıra ESTAB Meclis Üyeleri Erdinç Can ile Erdoğan Gümülcineli de katıldı.
Edirne Valisi H.Kürşat Kırbıyık başkanlığında gerçekleştirilen “Saros Körfezi Kültür, Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi Çalıştayı”nı hakkında değerlendirmelerde bulunan Paçaman, ESTAB olarak Saros için yapılan her toplantı ya da etkinliklerde var olduklarını belirterek, “2019 yılından bu yana her yıl düzenli olarak tüm Saros Körfezi sahil şeridindeki sorun ve eksiklikleri tespit ederek, ilgili makamlara raporlayıp iletiyoruz. Saros Körfezi’ndeki vizyon projeleri konuşmaktansa, temel sorunları ve bunların çözüm önerilerini konuşmayı önemsiyoruz. Bu sorunların başta çevreyle ilgili sorunlar var, bunun başında da çöp sorunu geliyor. Özellikle Özel İdare’nin çalışma alanlarında personel yetersizliğinden kaynaklanan bir takım sıkıntıları olduğunu gözlemliyoruz. Yıllar geçtikçe bunun hissiyatı daha da derin bir şekilde gözümüzün önüne geliyor. Özellikle arıtma tesislerinin durumunun tekrardan gözden geçirilmesi gerekiyor. Özel İdare kotrolündeki bölgelerde arıtma ihtiyacı elzemdir. Yeşil alan ve dinlenme alanlarına ihtiyacımız var. Sahillerde EÇEV ve MUÇEV tarafından kiralanan, kiralanmayıp halk plajı olarak kalan yerler hususunda birtakım sorunlar var. Bunlarla ilgili de sahiller hususunu çok kısa bir süre içinde sezon başlamadan önce ele almalıyız. Takipsizlikler sonrasında Mavi Bayrak elimizden alındı, bunda da en büyük engel arıtmalar oldu. Engelli erişim alanları konusunda sorunlar var. Her ne kadar özel sektörün kiraladığı plajlar da olsa biz engelli erişiminin olmadığı bir yerleşim yeri istemiyoruz. Deprem bölgesindeyiz. Saros Körfezi de fay hatlarına çok yakından geçen biri bölge; ancak depreme ne kadar hazırız? Depremle beraber tsunami riski de taşıyor. Saros Körfezi’miz bununla ilgili ne kadar hazırız? Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Yangınlara karşı, sahil bölgelerinde yangın müfrezeleri kurulmalıdır. Yaz sezonu boyunca bu müfrezeler görev almalıdır.” sözleriyle hali hazırda yaşana sorunları aktardı ve bunlarla ilgili ESTAB’ın çalışmalar yürüttüğünü kaydetti.
Saros’ta kıyı yönetim sistemi
Sözlerinin devamında, Saros’ta bir kıyı yönetim sistemi kurulmasını öngördüklerini belirten Paçaman, şöyle konuştu: “Saros’ta herhangi bir tüzel kişiliğin vâkıf olmadan, burada bir kıyı yönetim sisteminin işletilmesini ve bu yönetim planlamaları sonucunda da kurumların gerekli hizmetleri, projeleri ifa etmesinin daha doğru olacağını öngörüyoruz. Bunun örnekleri Ege’de, Akdeniz’de var.” dedi.
“Saros’un kaybedeceği bir ayı dahi yok”
Paçaman, daha sonra Yayla Sahili’nde tahribata neden olan balıkçı barınağına ve Sazlıdere”deki FSRU Gemi Limanı’na da dikkat çekti. “Proje hazırlanmış. 7 tane dalga kıran sistemini kıyıya paralel bir şekilde Yayla Sahili’ne yerleştirilecek ve buradaki kıyı erozyonu önlenecek; ama ne hikmetse bu bir türlü bir hayata geçirilemedi. Diğer büyük sorunumuz Saros FSRU projesi. Biz bu projenin doğru yerde olmadığını, bunun yanı sıra Türkiye’nin enerji arzı konusunda her zaman destekçisi olduğumuzu da ilettik. BOTAŞ ile yaptığımız görüşmelerde de bunu söyledik. Saros turizminin geleceği ile ilgili endişelerimiz devam ediyor.” diyen Paçaman, konuyu Vali Kırbıyık’a ilettiklerini ve zararları gözden geçirmek üzere bir komisyon kurulması, bilimsel başlıklar altında bunun ele alınması gerektiğini söylediklerini ifade ederken, “ESTAB, Saros ile ilgili sorunların görüşüldüğü her platformda rol alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu koltuklar geçicidir. Saros’un kaybedeceği bir ayı dahi yok. Alan Başkanlığı konusunda Sayın valimiz çalıştaya da bahsetti. Ama bir fikir olarak bahsetti, herhangi bir detay henüz yok. Önümüzdeki yaz sezonunu şimdiden hazırlamamız gerekiyor.” diye konuştu.
“Alan başkanlığı ile ilgili herhangi bir açıklama yapmak çok doğru olmaz”
Sözlerinin devamında Saros Çalıştayı’nda bahsedilen “Alan Başkanlığı”nın şu anda sadece bir fikir olarak açıklandığını ve henüz bir detayın olmadığını vurgulayan Paçaman, “ Ne kadar yetki devri yapılacak bir sürü soru var. Ancak hali hazırda yüzde 100 kamu kuruluşu olan ESTAB var. İçerisinde bölge belediyeleri, Özel İdareyi ve bölgenin turizm sektörünü kapsayan bir oluşum. Bu oluşumun güçlendirilmesini zaten biz önemsiyoruz. Biz siyasi seçilmişler olsak da biz bölgede yaşayan insanlarız.” derken, çalıştayda sorunlar arasında FSRU’nun gösterilmemesiyle ilgili de şunları kaydetti; “FSRU bölgenin ortak bir tepkisi. Saros Körfezi’nin dernekleri, odaları, belediyeleri, il genel meclis üyeleri, belediye meclis üyeleri, muhtarları, bu projenin Saros Körfezi’nin herhangi bir yerinde yapılmasını istemiyoruz. Projenin var olmasını, ülkemizin enerji arzının gerçekten karşılamasını istiyoruz. Biz bunlara rağmen bu projenin hala daha bu bölgeye zarar verebilme ihtimalleri olduğunu endişesini yaşıyoruz. Halk nezdinde bir sorun olduğu kanısına herkes varmış durumda. O yüzden çalıştayda işlenmesi bence iyi olurdu. Yayla’daki dalgakıran projesinin de orada işlenmesi iyi olurdu.”
“İkinci toplantıya davet edilmedik”
Paçaman, sözlerinin son bölümünde, basın mensuplarının çalıştayın ikinci toplantısında konuşulan konular üzerine sorduğu soruya ESTAB’ın bu toplantıya çağrılmadığını söyleyerek cevap verirken, “İkinci aşaması duyduğumuz kadarıyla kamu kurum ve kuruluşlar ile yapıldı; ancak biz ESTAB olarak davet edilmedik. İçeriğini de bilmiyoruz.” dedi.
ESTAB tarafınca toplantının verimliliği konusunda değerlendirme yapması yönünde soru sorulan Paçaman, “Sorunlarımız vardı, valimiz de bu sorunları konuşalım istedi. Herkes kendi sorunlarını dile getirdi. Bu yüzden bu tür toplantıların yapılmasını önemsiyoruz, daha sık yapmalıyız. Daha sonra o sorunların ve çözümleri yönünde atılan adımların takip edilmesi gerekiyor.”