
Erikli’de devam eden su sorununa dikkat çeken köşe yazarı Şükrü Akıllı, Erikli ‘ye gelecek su için Keşan Belediyesi tarafından katkı payı alınmasını tekrar gündeme taşıdı. Belediyelerin mücavir alanları içinde kalan yerlerde su ve yol hizmetinin götürülmesinden sorumlu olduğunun altını çizen Akıllı, “Belediye kamu kurumu mudur, yoksa aracılık hizmeti yapan, komisyon alan bir kuruluş mudur?” diye sordu.
Keşan Belediyesi’nin Kurban Bayramı öncesinde Erikli’ye Kocaali’den suyu getir
“Belediye yol ve su götürmekle yükümlüdür”
Erikli, Yayla, Danişmet sahilleri Keşan Belediyesi’nin mücavir alanlarında olan yerlerdir. Nedir mücavir alan: İmar mevzuatı bakımından belediyelerin kontrol ve mesuliyeti altına verilmiş alanlardır. Bu alanlara her türlü belediyecilik hizmetlerinin verilmesi konusunda da Belediye Meclisi kararı alınmıştır. Belediye gelirleri yasası genel tebliği uyarınca belediyelerin harç ve vergileri alabilmesi için Yol ve içme suyu götürmekle yükümlüdür.
56 yıldır bunlar yapılmış mıdır? Hayır.
Çöp toplama dışında bir hizmet verememiştir. Ama 15 kalemden oluşan vergi ve harçları tahsil ederek kasasına koymuştur. Dün de değinmiştim. 27.212.000 Tl.’lik su getirilmesi ve şehir şebeke hattı yenileme projesi Keşan’da en büyük tarihi bir yatırım projesi imiş. Sayın başkan öyle diyor. On Milyar ilavesiyle toplam maliyet 38 milyar, 12 milyar da faiz eklenince rakam 50 milyara ulaşıyor. Belediye su bağlantı bedeli olarak 5.200 konut sahibinden, eski abone 3.750 kişiden peşin ödemede 6.625 TL. Taksitli ödemede 8.932 TL katılım payı isterken, yeni abone olacak 1.450 kişiden peşin ödemede 9.125 Tl. Taksitli ödemede 11.432 Tl. ödeme istiyor. Bu kararlarını Belediye Meclislerinden de geçirmişler.
“Suya sabuna dokunmadan şov yapılıyor”
Rakamlara baktığımızda proje bedelini fazlası ile halk ödeyecek. Projenin tamamını halk ödeyecek ise belediye ne yapacak?! Tabiri caiz ise ne suya, ne sabuna dokunmadan en büyük projeyi hayata geçirdik diye şov yapılacağı muhakkak. Halkın kendi parasıyla getirilen suyu yüksek fiyatla satacaklar. Belediye kamu kurumu mudur, yoksa aracılık hizmeti yapan, komisyon alan bir kuruluş mudur? Seçim öncesi dillerden düşünülmeyen Gönül Belediyeciliğinin hizmet anlayışı bu mudur?
“Katılım payı değil, zoraki tahsilat”
Şimdi işin bir de yasal yönüne bakalım. Belediye gelirleri yasasına göre belediyeler: Yeni içme suyu şebeke tesisleri yapılması, mevcut şebeke tesislerinin tevsii ve ıslahı halinde yönetmelik ve tebliğler kapsamında gayrimenkul sahiplerinden katkı payları alınır diyor. Lütfen dikkat ediniz harcamaların tamamı halktan alınır demiyor. Her şeyden önce Keşan Belediyesi’nin belirlediği katılım payı değil, zoraki tahsilattır. Çünkü kamu hizmetinin tamamını vatandaştan alarak finanse etmek amaçlanmaktadır. Kamu hizmeti sunumunda bu sunumun bedava olması, yani karşılığında bir bedel alınmaması kural, alınması ise istisnadır.
İl Belediyesi, yani Edirne Belediyesi iki yıldır su, kanalizasyon, yağmur suyu toplama projesini yapmaya çalışıyor. Katrilyonları bulacak bir proje, onlar da İller Bankası’ndan borçlandı. Belde halkından bir lira istemiş değiller. Merkez ve mücavir saha ayrımı söz konusu değil. Zaten yasa da böyle bir şart koymamış. Ama burada Rant Belediyeciliği değil, Sosyal Belediyecilik anlayışı hakim.
“Uygulama ne adalete, ne vicdana sığar”
Bir önemli konu daha, belediyelerin harcamalara katılma paylarına ilişkin 2019 tarihli yönetmelikte 14 NİSAN 2021 tarihli Resmi Gazetenin 31454 sayısında aynı yönetmeliğin bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Değişiklik yapılan yönetmeliğin 1. Maddesine göre ALINIR hükmü ALINABİLİR şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişikliğin hiç mi hükmü yok. Belki de haberdar değiller. Bu önemli hususu halkı isyan noktasına getiren kararları alanların dikkatine sunmak istiyorum.
Harcamanın büyük bir kısmını Belediye üstlenip çok az bir kısmını vatandaştan istense, o zaman katılım payından söz edilebilirdi. Ama tamamını fahiş bir şekilde istemek yasal düzenlemelerin ihlali anlamına geldiği gibi, yapacakları uygulama ne adalete, ne vicdana sığar. Keşan Belediyesi‘nin yüksek miktarda harcamalara katılım payı talep etmesi hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi, İnsan haklarına, Anayasaya, yasalara, hukukun temel ilkelerine, insan olmanın evrensel değerlerine, Medeni Kanunun dürüstlük ilkesine, Borçlar Hukukuna da aykırıdır.
“Mahkeme duvarına çarparak geri dönecek”
Su lüks bir tüketim malzemesi değildir. Sudan faydalanmak yaşamın sürdürülmesi için temel bir insan hakkıdır. Suya erişimin ucuz olması gerekir. Zorla katılım payı istemek Borçlar Hukuku anlamında İKRAH’tır.İ K R A H… Bunun da altını çizmek isterim.
Abonmanlık sözleşmesi yapılmadan katılım payı talep edilmesi mümkün değildir. Önce ben abonmanlık sözleşmesini imzalayayım da halk arkamdan gelsin derseniz yanılırsınız. Katılım payını istediğim gibi belirler, zorla da olsa alacağım derseniz bir süre sonra hata ettiğinizi anlarsınız. Kişinin bina değerinin %2’sini de geçemezsiniz. Siz ne yapıyorsunuz? Eski abone, yeni abone ayırımı yaparak işinize nasıl gelirse rakam belirleyemezsiniz. Tamamen hukuk dışı bir uygulama. Konut sahiplerinin ödeme güçleri dikkate alınmak zorunluluğu vardır. Katılım payları hizmet götürülmesi ve abonman sözleşmeleri imzalanması koşuluyla alınabilir. Tebligatın yapıldığı yıldan sonraki yılda da ilk ödeme istenir. Bir ay içinde bu iş olmaz. Vatandaş tüketici konumundadır. Dayanağı Tüketici Yasası ve Mahkemeleridir. Eğer bu ülkede hukuk var ise; bu adaletsiz, haksız, vicdanlara sığmayan uygulama mahkeme duvarına çarparak geri dönecektir. Bu yola girilmeden konu tekrar değerlendirilmelidir.
“Milllet İttifakı neden oy verdi?”
Yönetenlerin; toplumu mağdur etmeye, maddi manevi sıkıntıya sokmaya, alın terlerine, çoluğunun çocuğunun rızklarına göz dikmeye, onları mutsuzluğa sürüklemeye asla hakları yoktur.
Tamamlanmamış bir kamu hizmetinden alelacele, yangından mal kaçırır gibi hemen kararlar alınıp halkı sıkıştırmanın, fahiş ücret istemenin, yasalara aykırı uygulamalar içerisine girmenin mantığını anlamış değilim. Yoksa sizin de kasanız tam takır kuru bakır mı? Anlamadığım bir husus daha var. Yasalar incelenmeden halkı huzursuz edecek, onları sıkıntıya sokacak kararlara Millet İttifakı Meclis üyeleri araştırma yapmadan, hukuki bilgi almadan, bir yerlere danışmadan neden parmak kaldırmışlardır? Bunları da kamuoyuna anlatmak durumundadırlar.
Açın sosyal medyadaki paylaşımlara bakın halk mutlu mu, isyanlarda mı görün bakalım. Geliniz bir de onları dinleyiniz. Belki onay verdiğiniz kararları, Gönül Belediyeciliğine verdiğiniz desteği, zoraki para toplama yöntemini değiştirirsiniz. Bunun da en sağlıklı bir yol olacağını düşünüyorum.