Keşan Kent Konseyi öncülüğünde, Cumhuriyetimizin 100. yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılı Halk Yürüyüşü”ne katılan ve tek yürek olan binlerce Keşanlı, “Yaşasın Cumhuriyet” nidalarıyla 3 ayrı koldan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü.
29 Ekim 2023 Pazar günü saat 15.30’da Aşağı Zaferiye Mahallesi, Belkoop ve Çamlıkent bölgelerine toplanan vatandaşlar, saat 16.00’da 3 ayrı koldan kortej yürüyüşüne başladı.
Saat 17.30 sıralarında Cumhuriyet Meydanı’nda buluşan kortejler, yeni düzenlenen alandaki yeni Atatürk Anıtı önüne geçti.
Burada Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu tarafından karşılanan vatandaşlar, halaylar, şarkılar ve sloganlar eşliğinde Cumhuriyetin 100. yılını kutladı.
Keşan Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Emine Ceren Yılmaz ile Ahmet Erkan ve Serdar Dinçer’in sunumunda gerçekleşen programda, Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Saliha Kafalı bir konuşma yaptı.
Kafalı, konuşmasında şunları ifade etti:
“Atatürk devrim ve ilkelerinin yılmaz savunucuları, Cumhuriyet sevdalıları, hoş geldiniz. Sizleri saygı ve sevgi ile selamlıyoruz.
Bizlere güzel bir vatanı ve Cumhuriyeti emanet eden Ulu Önder, Dünya Lideri Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı, sevgi minnetle anıyoruz.
Bundan yüz yıl önceki yıllarda ülkemizin üzerinde kara bulutlar dolaşırken, yurdumuz köy köy, kasaba kasaba emperyalist düşmanlar veya taşeronları tarafından işgal edilirken, saltanat sahibi padişah ve halifesi kendi dertlerine ve sefalarına düşmüşlerdi. Bu koşullarda vatan şairi Namık Kemal, ‘Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?’ diye haykırıyordu. Bu haykırışa cevap Mustafa Kemal’den geldi. ‘Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini. Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.’ dedi.
Ve Çanakkale Savaşı, Samsun’a çıkış, kongreler, İnönü Savaşları, Sakarya Savaşı ve Büyük Taarruz derken 9 Eylül’de düşman İzmir’den denize döküldü. 23 Nisan 1920’de TBMM açıldı. 29 Ekim 1923’te en büyük devrim gerçekleştirildi. Padişahlığa son verilip Cumhuriyet ilan edildi. Egemenlik kayıtsız şartsız millete devredildi. Cumhuriyetin en temel ilkesi egemenliğin millette olması ve meclisin de egemenliğin gerçek mekanı olmasıdır. Ardından cumhuriyetin gereği onlarca devrim gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen devrimler ve laiklik sayesinde sosyal ve toplumsal anlamda uygar ülkeler seviyesinde yaşam standartlarına kavuştuk. Özellikle kadınlara tanınan haklar ile kendilerini gelişmiş sanan bir çok ülkenin de önüne geçtik.
Osmanlı zamanında Osmanlı tarafından 3. sınıf yurttaş muamelesi gören Türk Milleti, Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrimler sayesinde özgürleşti. Teba olmaktan, ümmet olmaktan kurtuldu. Özgür birey, özgür yurttaş olduk.
Atatürk, on yıllarca cepheden cepheye koşmuş, yorgun ve bitkin düşmüş Türk Milleti ile büyük bir çalışma ve kalkınma hamlesi başlattı. 10. Yıl Nutku’nda söylediği gibi ‘az zamanda çok işler başarıldı’.
1923 yılından 1938 yılına kadar 46 büyük fabrika kurulmuştur. Ülke insanımızın ihtiyacı olacak her ürün kendi ülkesinde kendi insanlarıyla üretilir hale gelmişti. 1960-1970’li yıllara gelindiğinde tarımda kendi kendine yetebilen ilk 7 ülkeden biriydik.
Atatürk tüm yaşam alanlarında yaşamı boyunca kendisine bilimi ve bilimselliği şiar edinmişti. ‘Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir’ özdeyişi unutulmamalıdır. Bizlere vasiyeti, ‘Bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin’ şeklindedir.
Az zamanda çok işler başarılmasının sırrı bilimselliktir. Ancak 1950’den sonra uygulanan politikaların sonucu ki özellikle 1980’den sonra uygulanan özelleştirme politikaları ile Cumhuriyetimizin tüm kazanımları ve ulusal varlıkları elden çıkarıldı. Ülkemiz birçok alanda dışa bağımlı hale getirildi.
Cumhuriyetimizin birinci yüz yılının sonu, ikinci yüz yılının başlangıcıdır. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılında nasıl bir ülke istiyoruz? Her şeyden önce egemenliğin yeniden kayıtsız şartsız milletin olduğu ve TBMM’nin egemenliğin tek mekanı olduğu, herkesin sırtının pek, karnının tok olduğu, eşit yurttaşlığın temel alındığı, hiç kimsenin düşüncesinden, inancından, dilinden, kültüründen ve yaşam tercihlerinden dolayı ötekileştirilmediği, bilimin ve laikliğin olmazsa olmaz kabul edildiği, eğitimin, sağlığın ve barınma hakkının en temel yurttaşlık hakkı kabul edildiği ve parasız olduğu, tüm komşuları ile ‘Yurtta barış, Dünyada barış’ şiarıyla kardeşçe yaşandığı, ulusal kaynakların ve ulusal gelirlerin eşit paylaştırıldığı, başta savaş aygıtı NATO olmak üzere yayılmacı politikaları savunan tüm örgütlü yapılar ve ikili anlaşmalardan çıkıldığı, ülkemizde tüm yabancı üslerin kapatıldığı, emeğin en yüce değer sayıldığı, laik ve bilimsel eğitimin temel alındığı, tüm Cumhuriyet kazanımlarının ve ulusal değerlerin geri alındığı ve kamucu bir anlayış ile işletildiği, tam bağımsız, laik, demokratik, katılımcı, doğrudan demokrasinin esas alındığı, evrensel hukuk normlarının yaşam bulduğu bir Cumhuriyet olmazsa olmazımız olmalıdır.
Bu duygularla Cumhuriyetimizi kutluyor, saygılar sunuyorum.”
Konuşmanın ardından, Keşanlı sanatçı Ali Payam, programa katılanlara gitarıyla konser de verdi.