Bakış Açısı’nın konukları Dr. Biçer ve Dr. Şen’den önemli bilgi ve tavsiyeler..
Keşan FM’in programlarından Onur Şapçı moderatörlüğündeki “Bakış Açısı”da bu hafta pandemi dönemi ve sonrasında sağlık alanında öne çıkanlar konuşuldu.
Kovid-19’dan çıkarılan derslerin masaya yatırıldığı programda, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi ele alınırken, pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının fedakarca yürüttükleri başarılı çalışmalara da dikkat çekildi.
Bakış Açısı’nda, Şapçı‘nın bu haftaki konukları; TÜ Keşan Hakkı Yörük Sağlık Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Dr. Sevim Şen ve Keşan İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Dr. Elif Biçer oldu.
Programda pandemi ve pandemi sonrası süreç, genetik yatkınlık ve bağışıklık sistemi, gençlerin tıbba yönelimi ve ilkyardım konuları konuşuldu.
Kovid-19 pandemisinin yavaş yavaş etkilerini yitirmesi konusunda değerlendirmelerin yapıldığı programda Dr. Sevim Şen, sürecin hem sistemsel hem de insan gücünde değişime yol açtığını belirterek, “Benim gözlemlediğim şey fedakarlık oldu. Evet görevimizi yapıyoruz; ama fedakarca çalıştık. Toplum olarak da en büyük gücün fedakar insan gücü olduğunu düşünüyorum. Hemşirelerle ilgili çalışma yaptık. Ailelerini görmediler, çocuklarını görmediler. Aylarca ailelerinden uzakta görevlerini yürüttüler. Bir gün içinde birden fazla ölümle karşılaşmak bizim için de normalin dışında ve sarsıcı oldu. Duygusal açıdan tükendiler ama buna rağmen vazgeçmediler. Bu araştırmada bunu gördük.” dedi. Zorlu bir süreç geçirildiğini kaydeden Şen, “Gelişmiş ülkeler bile bariz hatalar yaptılar. Amerika ve İngiltere gelişmişlik olarak örnek aldığımız ülkeler; ama kitlesel bağışıklığı savundular, bir başkan ise dezenfektan içilmesini önerdi. Biz de ise sistemsel olarak çok güzel adımlar atıldığını düşünüyorum.” sözleriyle başarılı bir sınav verildiğini söyledi.
“Bir şeyden tasarruf edilecekse bunun sağlıktan yapılmayacağını anladık”
Sağlık çalışanlarının bu savaşın bilincinde olduğuna vurgu yapan Dr. Şen, çalışanların haklarıyla ilgili taleplerinin de dikkate alınmasını beklediklerini kaydederek, yine pandemi döneminde insan yaşamını en öne koyarak çalışırken hayatlarını kaybeden meslektaşlarının da kendilerini derinden üzdüğünü belirtti.
Sözlerinin devamında, pandemi sürecinde öğrenilen en önemli şeyin, milli gelirden sağlık alanı için ayrılan payın ne derece önemi olduğu ve doğru kullanılması gerektiği olduğuna kayıt düşen Dr. Şen, “Sağlığa ayrılan payın ne kadarı halk sağlığına ayrılıyor. Biz bunu fark ettik. Bir şeyden tasarruf edilecekse bunun sağlıktan yapılmayacağını anladık.” dedi.
Pandemiyle birlikte önemi anlaşılan bir başka konunun koruyucu sağlık sistemi olduğunu dile getiren Dr. Elif Biçer de, bazı yabancı ülkelerin daha çok tedavi odaklı çalıştığını ifade ederek, “Türkiye’de 1. basamak ve koruyucu sağlık hizmetine çok daha fazla kaynak ayrılması gerekiyor. Kişiler hasta olmadan biz onları korumalıyız. KETEM ve kadının üreme sağlığı ile ilgili eğitimler verdiğimiz birimimiz var. Anne bebek eğitimleri veriyoruz. Bunların her biri çok kıymetli. Her sağlıklı bireyin mutlaka gelmesi çok önemli. Kişi henüz sağlıklıyken rutin taramalarının yapılması lazım.” dedi.
Mesleği tercih etmede “yardım etme” duygusu öne çıkıyor
Gençlerin eğitimlerinde sağlık bilimi alanını tercih etmelerine de değinilen programda, mesleğe yönelimde “yardım etme” duygusunun öne çıktığı, aile, sosyal hayat gibi pek çok şeyin önünde tutularak icra edilebildiği dile getirildi.
Dr. Biçer, “Mesleğimi çok severek yapıyorum. Gençlerin de tercih etmesini öneririm. Biz öğrenim hayatımız boyunca usta çırak ilişkisi ile bu mesleği öğreniyoruz. Bu çok kıymetli bir şey. Aynı zamanda işinizi yaparken insan hayatına dokunuyorsunuz. Hem çok zor hem de çok tatmin edici bir meslek. Şunu belirtmek isterim; hastalarımız bizden her zaman güler yüz bekliyorlar ama bizim de insan olduğumuz unutulmamalı. Ülkemizde maalesef şu an doktorlarımız çok zor koşullarda çalışıyorlar, çok hasta bakıyorlar. Umarım her biri ile ilgili düzenlemeler olur.”
Dr. Şen ise; Türk toplum yapısının mesleğe çok yatkın olduğuna vurgu yaparak, dünyanın en iyi hekimlerinin Türkiye’den çıktığını söyledi. Türk sağlık çalışanlarının dünyanın neresine giderse gitsin, ülke koşulları ne olursa olsun kısa sürede mevcut koşullara adapte olabileceğini belirten Şen, bu özellikleriyle birlikte sağlık çalışanlarının; pratik ve hızlı çözüm üretebilen, kısa sürede organize olabilen, görevin kutsallığını, mesleğin saygınlığını yücelten bir davranış sergilediğini ifade etti.
“Hayat kurtaran ilkyardım bilgileri güncellenmeli”
Programda sağlıktaki gelişmelerle birlikte genetik yatkınlık ve ilk yardım konuları da ele alındı.
İlk yardımın hayat kurtaran çok önemli bir müdahale olduğunu belirten Şen ve Biçer, halk olarak ilkyardımın bilinmesi gerektiğini, bunun bir sorumluluk ve zorunluluk olduğunu belirterek, öğrenilen bilgilerin zaman zaman güncellenmesi gerektiğini de kaydetti.
Yardım etmeyi seven bir toplum olmakla birlikte nasıl yardım edileceğinin de bilinmesi gerektiğini aksi halde yardım etmek isterken kötü sonuçlar yaşanabileceğini belirten Şen ve Biçer, en yakın ilkyardım eğitim merkezlerinden ya da halk sağlığı eğitim merkezlerinden bu kapsamda eğitim alınabileceğini vurguladı.