Türkiye’de birçok alanda uyuşmazlıklar için arabuluculuk yolu, çözüm yöntemi olarak kullanılıyor.
7’nci yargı paketiyle yapılan değişiklikler çerçevesinde, yeni alanlar da arabuluculuk kapsamına alındı.
“Arabuluculuk” konusunu Edirne Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Keşan Temsilcisi / Arabulucu Av. Özden Erduran ile konuştuk.
Arabuluculuk konusunda önemli bilgiler aktaran Erduran; arabuluculuk sayesinde birçok konunun, mahkemeye gitmeden taraflar arasında anlaşma yoluyla çözüme kavuşturulduğunu, bunun da yargının yükünü önemli ölçüde aldığını, toplumsal açıdan değerlendirildiğinde de vatandaşları uzun süren mahkeme süreçlerinden kurtardığını vurguladı.
Arabuluculuk ülkemizde ne zaman başladı?
“Türk hukuk sisteminde 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu ile bu 2012 yılında yürürlüğe girdi ve 2013 yılında da resmi gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe başladı.
Arabuluculuk süreci başladığında, dava şartı olarak zorunlu ara bulucuya başvurma süreciyle ilgili olarak öncelikle iş davaları, ticaretle ilgili davalar ve tüketici uyuşmazlıkları sonrasında zorunlu dava şartı kapsamına alındı.
1 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe giren yasa değişikliğiyle de 5 tane daha uyuşmazlık konusu yine zorunlu dava şartları kapsamına alındı.”
Zorunlu dava kapsamında hangi uyuşmazlıklar var?
“Bunlardan kısaca bahsetmek gerekirse;
– Kiralanan taşınmazların kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, burada icra iflas kanununa ilişkin bazı istisnalar var,
– Taşınır ve taşınmazların paylaştırılması ya da ortaklığın giderilmesiyle ilgili uyuşmazlıklar,
– Kat mülkiyeti kanunundan kaynaklı uyuşmazlıklar,
– Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar ve
– Tarımsal üretim sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar.
Bunlar dava süreci öncesinde, dava şartı olarak, arabulucuya başvurma zorunluluğu getirilen uyuşmazlıklar.
Aynı zamanda bunlar, ülkemizde ve özellikle bizim bölgemizde çokça rastlanan uyuşmazlık türleri.
Özellikle kira ilişkileri, kat mülkiyetinden kaynaklanan bazı yükümlülükler, haklar, ödevler, aynı şekilde komşuluk hukukundan kaynaklı olan anlaşmazlıklar, bir de tarımsal bir bölgede yaşıyor olmamızdan dolayı tarımsal üretim sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklar muhtemelen çokça bu bölgemiz için arabulucu kapsamında değerlendirilecek. “
Bu neyi sağladı?
“Arabuluculuk süreci olmadan önce bu uyuşmazlıklarla ilgili taraflar, anlaşamama durumlarında haklarını sadece dava yoluyla arayabiliyorlardı. Şimdi ise dava açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getirildi.”
Arabulucuya başvurmak masraflı bir iş mi?
“Arabulucuya başvurmak masrafsız bir iş ama taraflar arabulucuya başvurduğu anlaşmazlık konusunda anlaşırlarsa, eşit olarak arabuluculuk ücretinin belirlenen tarifede yazan arabuluculuk ücretini ödeyerek süreci sonlandırabiliyorlar. Eğer taraflar olur da, arabulucu aşamasında anlaşamazlarsa, arabulucunun ücretini bakanlık ödüyor. Dolayısıyla yine taraflar bu konuda bir masraf yapmamış oluyor.”
Süreç nasıl ilerliyor?
“Süreç, yargılama süreçlerine göre oldukça hızlı çözümleniyor. Eğer anlaşma tekniklerini ya da müzakereleri, bütün o süreci deneyip anlaşamadıklarına karar verirlerse de anlaşamama tutanağı ile süreci bitiriyorlar. Yine her halükarda tarafların bu yolu denemiş olması, karşılıklı bir görüşme yapmış olması, birbirlerinin ne istediklerini anlama noktasında, ileride oluşabilecek bir dava sürecinde de onlara fayda sağlayabiliyor.
Ben bu açıdan tarafların arabuluculuk görüşmelerine, arabulucunun daveti söz konusu olursa, icabet etmeleri gerektiğini söylüyorum. Çünkü; tahmin edemeyecekleri, anlaşamayacaklarını düşündükleri, uzlaşamayacaklarını düşündükleri bazı uyuşmazlıkları, arabuluculuk gerekli teknikleri kullanarak, ikisinin de anlaşabileceği, tarafların anlaşabileceği bir çözüm yoluyla neticelendirebiliyor.
Bu açıdan tarafların arabuluculuk çözümüne katılımı önemli.”
Tarımsal üretim sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar
Av. Erduran, 1 Eylül’de yürürlüğe giren değişiklikle tarımsal üretim sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların da arabuluculuk kapsamına girdiğini hatırlatarak, “Tarımsal uyuşmazlıklar, bizim bölgemizde çokça karşılaşabileceğimiz uyuşmazlıklar.
Çünkü burası tarım bölgesi, aynı zamanda hayvansal ürünlerin de yetiştirildiği bir bölge. Biz bu uyuşmazlıkların bölgemizde yaşanabileceğini düşünüyoruz. Arabuluculuk sürecinde de daha hızlı bir şekilde; üreticinin alacağı olabilir, ürününü, mahsulünü yetiştirip satmış olduğu bir fabrikadan ya da bir tüccardan alacağıyla ilgili bir sözleşme olabilir. Bunu çok daha hızlı bir şekilde alabilir ve bu durum anlaşmayla sonuçlanabilir. Bu da muhtemelen bölgemizde arabuluculuk kapsamında karşımıza gelecek uyuşmazlık türlerinden olacak.” ifadelerini kullandı.
“Arabuluculuk, uzak kaldığımız uzlaşı kültürünü canlandıracaktır”
Türk toplumunda uzlaşının önemli olduğunu, kültürel olarak buna zaten alışkın olduğumuzu ancak zamanla unutulduğunu düşündüğünü söyleyen Erduran, sözlerinin sonunda şunları vurguladı:
“Arabuluculukla, bizim biraz uzağında kaldığımız uzlaşı kültürüyle ilgili sürecin tekrar tarafların katılımıyla oluşabileceğini düşünüyoruz. Çünkü arabulucu bu konuda zaten gerekli eğitimi almış, gerekli iletişim tekniklerini kullanmayı bilen ve bu konuda da sürekli olarak yenileme eğitimleri alan, hukuk fakültesi mezunu ve bahsettiğim gibi hem sınavında başarılı olmuş hem de eğitimi tamamlamış kişilerden oluşuyor.
Tabii ki yasal düzenlemeye de hakim olduğumuz için, tarafların başvurması durumunda, hem bu tekniklerle tarafların anlaşma ihtimalini görmediği bazı uyuşmazlıklarda anlaşma noktaları bulunabiliyor hem de tarafların bazı konularda hak ve yükümlülükleri konusunda bilinçlenmesi sağlanabiliyor.
Aynı apartmanda yaşadığımız, aynı ortak alanı kullandığımız; kira ilişkileri ile alakalı olsun, kat mülkiyetiyle, komşu hukuku ile ilgili olsun, bu gibi durumlarda özellikle uzlaşı kültürünün, anlaşmazlığın giderilmesinden sonraki süreçleri tarafların daha huzurlu bir şekilde aynı alanı kullanacağı düşünülerek, daha huzurlu bir şekilde yaşamlarını devam ettirme noktasında önemli olduğunu düşünüyorum.“
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Arabuluculuğa en yatkın toplum biziz”
“2013’ten bu yana arabulucuya giden 3 milyon 37 bin 865 dosya anlaşmayla sonuçlandı”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geride bıraktığımız Eylül ayında yaptığı bir açıklamada; 2013’ten bu yana 4 milyon 667 bin 454 dosyanın arabulucuya gittiğini, bunların 3 milyon 37 bin 865’inin anlaşmayla sonuçlandığını bildiriyor..
Tunç, “2013’ten bu yana 4 milyon 667 bin 454 dosya arabulucuya gitmiş. Bu dosyalardan 3 milyon 37 bin 865’i anlaşmayla sonuçlanmış. Oran yüzde 70. İhtiyari arabuluculukla zorunluyu ayırmak gerekir. İhtiyari arabuluculukta taraflar anlaşmaya daha yakın, orada başarı oranı yüzde 99’a varıyor ama zorunlu arabuluculukta yüzde 49. Bu bile önemli bir rakam.” ifadelerini kullanıyor.
Yaklaşık 3 milyon dosyanın yargıya intikal etmeden arabulucuda sonuçlandırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, böylece 600 mahkemenin 10 yılda yapacağı işi arabulucuların çözdüğünü aktarıyor.
“Kiracı ve ev sahipleri anlaşmazlıklarında arabuluculuk dönemi
1 Eylül itibarıyla başladı”
Bakan Tunç, kiracı ve ev sahipleri anlaşmazlıklarında 1 Eylül itibarıyla arabuluculuk döneminin başladığını hatırlatarak, “Kira davaları, ortaklığın giderilmesi, komşuluk hukuku, kat mülkiyeti… Burada taraflar birbirine çok yakın, komşular bunlar, yani kiracı ve kiralayan aynı sitede, binada oturabiliyorlar.” diyor.
Dolayısıyla bu kişilerin birbirleriyle hasım olmasının toplumsal barışı da bozduğunu ifade eden Tunç, bu durumun arabuluculuk yoluyla bir nebze giderilebileceğini belirtiyor.
“Arabuluculuğa en yatkın toplum biziz” diyen Tunç, “İnşallah özellikle kiracı ve kiralayan arasındaki uyuşmazlıkları en aza indiren ve yargı süreçlerinde vatandaşlarımızın uzun süren yargılamalardan kurtulmasını sağlayacak olan bir sistemi hep beraber hayata geçiririz.” şeklinde konuşuyor.